X

Kendini bilmenin anlamı ve pratiği üzerine

Bu yazımda sizlerle kendini daha derinden tanımanın pratik yollarını, kendi sürecim ve koçluk perspektifinden aktaracağım.

Her gün bir koşuşturmaca içindeyiz, zamanın hızına yetişmeye çalışıyoruz. Ancak bu koşuşturmaca içinde kendimizi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Konfor dolu hayat vaadi, insana maddi hedefler sunuyor. Bu da insan ruhuna kaygı ve endişenin soğuk nefesini üfleyerek hayaller dünyasını dondurmuştur. Halbuki sadece büyük hayaller insanın ruhunu harekete geçirecek güce sahiptir.

Günümüzde artık her şey internette bulunuyor. Bunun artısı ve eksisi de var. Yüzeysel ve mekanik bir şekilde edinilen bilgi ve fikirleri kendimiz için yeterli görüyoruz. Derin araştırma ve sorgulamanın devamlı bir yolculuk olduğu unutup, bildiklerimize yapışıyor hatta bildiklerimizi çevremize de empoze etmeye çalışıyoruz. Antik yunan filozofu Sokrates’in dediği gibi ”Bir insanın bilmediği bir şeyi biliyormuş gibi söylemesi cehaletin en utanç verici türü değil midir?”

Böyle bir sistem ve koşulların içinde insanın kendini bilmesi imkansızdır. Kendini bilmek isteyen insan ise tüm bu koşulları kendi lehine değiştirebilecek tek başınalıktan, kendini ve diğerleriyle bağlantı kurmaktan geçer.

Bağlantı kurmak

İnsanın kendisiyle olan bağlantısı iç dünyasındaki duygu, düşünceleriyle bağlantıda olması demektir. Bu bağlantının niteliği ise gözlemleyen boyutundadır. Kendini bilme yolculuğunda eski öğrenilmiş kalıp ve tutumlar karşımıza çıkar. Bağlantının sağlam, şefkatli ve kabul çerçevesinde olması ise kesinlikle bir tutum ve zihniyet değişimini beraberinde getirir.

Kendinizi bir konuda yetersiz ya da çaresiz hissettiğinizde, istediğiniz desteği alamadığınızda, içe dönük olarak kendinizle olan bağlantınız, konuşmalarınız açığa çıkar. Bu konuşmaların tonu “Yine yapamadın, ne kadar başarısızsın, yine erteleyeceğim” ile eş değerdir. Bu tutumlar bağlantıya hizmet etmeyeceği gibi bizi farklı döngülere ve kendimizi yargılama eleştirme boyutunda tutmaya hizmet eder.

Peki kendimizle olan bağlantımızın niteliğini nasıl değiştirebiliriz? Bu noktada içe dönük konuşmanın gücü, günlük tutma/yazma ve meditatif çalışmalarla bilişsel mesafeyi arttırmak faydalı olacaktır.

Latin bir deyişte geçen bir sözde ifade ettiği gibi ”Proxumus sum egomet mihi” ”Benim umudum kendimdir.”; ”Bana en yakın olan kişi yine benimdir.”

Tek başınalık

Tek başına olma deneyimi, derin diyalog ve sorgulama için zengin bir zemin sağlar. Koçluk görüşmelerinde, tek başınalık kendini keşfetme ve anlama sürecine derinlik katar. Bu süreç, bireyin içsel dünyasına odaklanmasını sağlar ve derin düşünme, kendini sorgulama ve duygusal farkındalık geliştirmesine yardımcı olur.

Tek başına olmak, bireyin kendi iç dünyasına dalması ve içsel sesini dinlemesi için bir fırsat sunar. Bu süreç, kişinin kendi değerleri, inançları, tutkuları ve hedefleri üzerine derinlemesine düşünmesine olanak tanır. Tek başına olma deneyimi, dış etkenlerin gürültüsünden arınmış bir ortamda, kişinin içsel huzuru bulması ve kendisiyle daha derin bir bağlantı kurması için bir fırsattır.

Bir koçluk görüşmesinde, bireyin tek başına olma deneyimi hizmet eder çünkü bu deneyim, koçluk sürecinde derinlemesine bir içsel keşif ve dönüşüm sağlar. Birey, kendi düşüncelerini ve duygularını daha derinlemesine sorgulayarak, koçluk sürecinde ortaya çıkan soruları daha etkili bir şekilde ele alabilir ve kendi içsel bilgeliklerini keşfedebilir.

Tek başına olma deneyimi, yalnızlıkla sıklıkla karıştırılsa da, aralarında önemli farklar vardır. Yalnızlık, genellikle sosyal bağlantıların eksikliği veya izole hissetme durumunu ifade ederken, tek başına olma, bilinçli bir tercih veya içsel keşif süreci olarak algılanabilir. Yalnızlık genellikle negatif bir duygu olarak algılanırken, tek başına olma pozitif bir deneyim olabilir ve kişinin kendini daha iyi tanımasına ve anlamasına hizmet edebilir.

Sonuç olarak, tek başına olma deneyimi, koçluk görüşmelerinde derin diyalog ve sorgulamaya hizmet ederken, kişinin kendini bilme ve anlama pratiğine değerli bir katkı sağlar. İşi ”dinlemek ve anlamak” olan birinden profesyonel destek almayı da içerebilir. Bu deneyim aynı zamanda yalnızlıkla karıştırılmamalıdır; çünkü tek başına olma, içsel bir keşif ve dönüşüm süreci olarak algılanabilir ve kişinin içsel dünyasına derinlemesine dalmak için bir fırsat sunar.

Kendini ortaya koymak/risk almak

Kendini ortaya koymak, görünür olmak insanın kendi iç dünyasında yer alan birçok dev/yaratık ile (korkular) yüzleşmesini gerektirir. Kendini ortaya koyup risk alan kişi kahramanca bir eda ile bu devlerin üzerine atılarak erdemler kazanır. Cesaret, çaba, irade gibi yansıttığı erdemler yaşamda kendini bilme ve anlama yolundaki önemli kazanımlardır.

Mitolojik hikayelerde de kahramanın yolculuğunda gördüğümüz gibi kahraman birçok risk alır ve zorlukla karşılaşır. Bu zorluklar aşıldığı vakit kahramanın benliği ve bilincinde bir dönüşüm gerçekleşir.

Gerçekleşen dönüşümle birlikte kahraman ben’den biz’e hizmet etmeye, insanı ve yaşadığı toplumu da düşünerek kurtarmaya bir nevi gönüllü olur.

Dolayısıyla kendini ortaya koyan, risk alan insan içsel olarak güçlenmiş, bu vesileyle daha iyi bir insan olmuştur. Daha iyi bir insan olma yolunda kendini bilmeye ve anlamaya adamış kişi ise nihayetinde çevresine ve yaşadığı topluma da ”iyi” idealine karşı kendine ettiği liderliği, herkese liderlik ederek gösterecektir.

Herkes için başlattığımız ”Uygun Bütçeli Koçluk” projesi Mayıs ayı içinde 5 kişi ile sınırlı olarak devam ediyor. Başvuru için son tarih 10 Mayıs. Başvuru ve detaylar için aşağıdaki formu doldurmanız yeterli.

https://docs.google.com/forms/d/1qxAOjp4QmMUEdHcIgftGraEYrnvNrkukux7mp_k1vfE/edit

Kendini bilmenin ve anlamanın pratiği bir süreçtir ve varoluş boyutudur. Bu yüzden de yolculuktur. Siz de güvenli ve şefkatli bir topluluk içerisinde kendiniz ile bağlantınızı güçlendirmek ve arzuladığınız olumlu değişimleri yaratmak için 17-18-19 Mayıs İzmit Karacabağ Evleri‘nde düzenleyeceğimiz ”İçsel Büyüme Yolculuğu” kampımıza katılabilirsiniz.

Kamp programı ve erken kayıt indiriminden faydalanmak için bana @isilcetinkaya Instagram adresimden ya da isilcetinkaya35@gmail.com e-mail adresimden ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

İlginizi çekebilir: Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Suçluluk ve utanç

Işıl Çetinkaya: Anka Koçluk Okulundan temel koçluk eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika University of Northwest "Yönetici Koçluğu ve Mentörlük" yüksek lisans programı "Transaksiyonel Analiz", "Gestalt Psikoloji", "Bilişsel ve Pozitif Psikoloji", "Sistemik Takım Koçluğu", "Fasilitasyon" alanlarında eğitim görmektedir. Ayrıca Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung koçluk ekolüne bağlı Jungian Coaching School’dan eğitimler almıştır. Yalnızca Hedeflerinize ulaşmak değil, gerçek öz benliğiniz ile temas kurup yaşamınızda kalıcı ve sürdürülebilir değişiklikler yapmalarına yardımcı olan Jung Teorisi, Doğu Maneviyatı ve Sosyal Sinirbilime dayalı bir koçluk modelini uyguluyorum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale