X

Kendine sahip çık: Değersizlik ve yetersizlik tuzağından vazgeç

Danışan: O kadar zavallıyım ki!
Terapist: Yani sen bir zavallısın? Söylediğin şeyle kendini zavallı olarak etiketliyorsun. Kendine şu an verdiğin zavallı etiketi, yalnızca davranışının değil özünün de berbat olduğunu iddia ediyor. Kendini tümüyle berbat bir kişi olarak tanımlamış oldun. Eğer bu doğruysa, yaptığın her şeyi istisnasız olarak berbat yapmak zorundasın ve dahası özellikle böyle yapmalısın çünkü berbat biri ancak böyle yapar. Öyleyse bu senin kaderin. Sence de aşırı genelleme yapmıyor musun?

Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi’nin kurucusu Albert Ellis, danışanların “Ben değersiz biriyim.” ya da “Ben işe yaramaz biriyim.” gibi kendilerini ve diğerlerini kötüleme söylemleri ile başa çıkmayı şu şekilde anlatıyor: “Mantıksal ve bilimsel olarak herhangi bir insanın diğer insanlardan daha değerli olduğuna dair bir kanıt yok. İnsan değeri hakkında farklılıkları analiz etmenin hiçbir yolu olmadığından tek bir seçenek olarak sıfır hipotezi kalır, yani tüm insanlar eşit değerdedir.” Ancak ilerleyen dönemlerde Ellis “değer” kelimesini kullanarak “değersizliği” de vurgulamış olduğu için bu varsayımını “kendini koşulsuz kabul ediş” kavramıyla değiştirmiş (Digiuseppe ve ark., 2017).

Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi’ye göre psikolojik sorunların kökeninde irrasyonel inanışlar denilen bazı sınırlayıcı düşünce kalıpları yatıyor. Yeterlilik ihtiyacı, irrasyonel inanışları (irrational beliefs of competence) hemen hemen hepsinin temelini oluşturuyor. Yeterlilik ihtiyacı, Öz Belirlenim Kuramı’nda (ÖBK) yer alan üç temel psikolojik ihtiyaçtan biri. ÖBK’ya göre insanlar yaşamlarında üç temel psikolojik ihtiyacı (özerklik, yeterlilik ve aidiyet içinde olma ihtiyaçları) karşıladıkları oranda mutlu ve motivasyon içinde oluyorlar (Artıran, 2019). Kurama göre kendilerini yetersiz hisseden veya diğerleri tarafından yeterli hissettirilmeyen bireyler mutsuzluk yaşarlar. Yeterlilik ihtiyacı konusunda danışanların irrasyonel inanışları bu psikolojik ihtiyacın elde edilmesini zorlaştırıyor. Örneğin “Benim için önemli olan işlerde mutlaka yeterli bir şekilde başarıya kavuşmak zorundayım, aksi halde değersiz biriyim.” irrasyonel inanışı danışanın yeterlilik ihtiyacını karşılaması açısından engelleyici olabiliyor. Terapide bunun yerine “Benim için önemli olan işlerde yeterli olmayı çok isterim ve çabalarım ancak mutlaka yeterli olacağım diye bir kurak yok, yetersiz kalsam da hala değerli birisi olduğuma inanırım.” inanışı yapılandırılmaya çalışılır. Böylece danışanların yeterlilik ihtiyaçlarını karşılamalarında daha işlevsel, sağlıklı, amaçlarına erişmede yardımcı olan esnek inanışlara sahip olmaları sağlanıyor (BDT Sözlüğü, 2023).

Yeterlilik, psikolojik ihtiyacı şu dört unsurun bileşiminden oluşuyor: Esneklik, Anti Felaketleştirme, Katlanabilirlik ve Koşulsuz Kabul Ediş. Yani güçlü olmak için katı ve sert olmaktan ziyade esnek bir form almak zorlayıcı olaylardan daha az zararla çıkmamızı sağlıyor. Anti felaketleştirme ise, gerçek bir felaket olmasa bile zihnimizin olayları sürekli felaketleştirmesinin bir işimize yaramadığını, katlanabilirlik insanları ve olayları kontrol edemeyeceğimiz için tahammül eşiğimizin artmasını, koşulsuz kabul ediş ise ne isek o olduğumuzu artısı ve eksisi ile kabul etmekle işe başlamayı ifade ediyor. Aslında tüm bunlar oldukça gerçekçi ve bilimsel, ayakları yere basan bir yeterlilik zihniyetinin özeti.

Olayları sürekli yeterlilik üzerinden yorumlayan bir zihin ister istemez değersizlik duygusuyla mücadele ediyor. Değersizlik duygusu en az ifade edilen duygulardan biri. Çoğu insan değersizlik hissettiğinin farkında bile değil. Aslına bakarsanız kendimizi neye layık gördüğümüz bizim değerimizi ortaya koyuyor. Eğer ki çocuklukta ekonomik zorluklar çekmişseniz bu kıtlık bilinci bugün ne kadar para ve kariyer sahibi olsanız da değersizlik hissi olarak çalışmaya devam ediyor. “Yetmiyor”, “Yeterli değil” inançları şu anda sahip olduklarınızın tadını çıkarmaya engel oluyor. Kendinizi neye layık bulduğunuz veya bulmadığınız değer ya da değersizlik duygusunun en açık ifadesi. Kendi değerinizi kendiniz belirlersiniz. Bunu da zihninizdeki düşünceler belirliyor (Çetintaş, 2023).

Kendinizin veya bir şeylerin eksik, yetersiz olduğu düşüncesi zihninizde otomatik olarak beliriyorsa bunu telafi etmek için sürekli bir şeyler yapmanız gerektiğini düşünürsünüz. Buna göre daha çok çalışmalı, daha başarılı olmalı, daha güzel/yakışıklı/genç olmalı, daha dişil/eril olmalı, daha çok eve, arabaya, paraya sahip olmalı veya hayatınızda mutlaka bir sevgili veya eş olmalıdır. Bir de yaptığınız iş çok büyükse değerinizin artacağı yönünde bir inanışınız olabilir. Ama tüm bu inançlar yapılan şeylerin başkaları tarafından nasıl algılandığıyla ilgili. Ancak değerinizin başkalarının algısıyla hiçbir ilgisi yok. Zaten kimse de kimseden daha değerli ya da değersiz değil. Hatta olayın değerli veya değersiz olmakla bile ilgisi yok. Eğer “değersiz hissediyorum” tuzağı içindeyseniz bu kendinizden vazgeçmenize yol açabilir. Kendinize sahip çıkmak için, şu anda nasılsanız onu olduğu gibi kabul ederek ve yetersizlik irrasyonel inanışlarınızı açığa çıkararak işe başlayabilirsiniz. Bu konuda bir psikolojik danışmandan online psikolojik danışmanlık almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz.

Kaynakça:
Artiran, M. (2019). Ergenlerde Olumlu ve Olumsuz Duygulanımın Yordanmasında Temel Psikolojik İhtiyaçlar İrrasyonel İnanışlarının Rolü. Anemon Muş Alpaslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7, 79-85.
Bilişsel Davranışçı Terapiler Sözlüğü. Editör: Doç. Dr. Murat Artıran. DR Yayınları. 2023.
Çetintaş, Ç. (2023). Duyguların Efendisi. Destek Yayınları.
Digiuseppe, R., Doyle, K., Dryden, W., Backx, W. (2017). Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi Uygulayıcısının Bir Klavuzu. Editör ve 3. Baskıdan Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Murat Artıran. Nobel Yayınevi.

İlginizi çekebilir: Zihinsel acının sebebi benlik yanılsamasıdır: İyi oluş için zihninin hikayelerini tanı

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale