Öz yeterlik liderliğin temel taşıdır. Bir kişinin, daha kararlı ve etkili bir problem çözücü olmasını sağlar. Kendimize liderlik etmek için önce kendimize inanmamız gerekir. Hatta iş hayatında liderlik pozisyonları için teknik olarak nitelikli ancak öz yeterliliğin yarattığı güvenden yoksun bir lider, başkalarına liderlik etmeyi zor bulacaktır.
Çoğu zaman, özgüven, kim olduğunuza dair içsel bir otorite duygusu geliştirmenin yaşam boyu süren bir sürecinden gelir. Dirençli ve cesur bir şekilde hayata doğrudan dahil edilerek geliştirilir. Kim olduğunuzu ve nasıl davrandığınızı etkilemeye çalışan yaşam, iş ve ailenin dışsal taleplerinin dengelenmesini gerektirir. İşte bu, öz-yeterliliktir.
İç otorite, kim olduğunuzu ve insanlarla, yerlerle ve yaşam deneyimleriyle nasıl ilişki kurduğunuzu kendiniz tanımlama cesaretini geliştirmekten gelir. Albert Bandura, bu içsel otoriteyi derinlemesine bilme duygusunu öz yeterlilik olarak literatüre kazandırmıştır.
Öz yeterlilik nedir?
Bandura’ya göre, öz-yeterlik, “Olası durumları yönetmek için gerekli eylem planlarını organize etme ve yürütme konusunda kişinin yeteneklerine olan inancıdır.” Başka bir deyişle, öz yeterlik, bir kişinin belirli bir durumda başarılı olma yeteneğine olan inancıdır. Bandura, bu inançları insanların nasıl düşündüğünün, davrandığının ve hissettiğinin belirleyicileri olarak tanımlamıştır.
Öz yeterliliğin rolü
Neredeyse tüm insanlar başarmak istedikleri hedefleri, değiştirmek istedikleri şeyleri ve başarmak istedikleri şeyleri belirleyebilir. Ancak çoğu insan, bu planları uygulamaya koymanın o kadar da kolay olmadığının da farkındadır. Bandura ise, bir bireyin öz yeterliliğinin, krizler, başarısız projeler ve zorluklar dahil olmak üzere bunlara nasıl yaklaşıldığı konusunda önemli bir rol oynadığını bulmuştur.
Yüksek öz yeterliliğe sahip kişiler, zor görevlere kaçınılması gereken tehditler olarak değil, üstesinden gelinmesi gereken zorluklar olarak yaklaşırlar. Böylesine etkili bir bakış açısı, ilgiyi ve faaliyetlere derin bir şekilde dalmayı teşvik eder. Kendilerine zorlu hedefler koyarlar ve onlara güçlü bir bağlılık gösterirler. Etkili performansa rehberlik eden görev tanılama odağını korurlar. Başarısızlık karşısında çabalarını artırır ve sürdürürler. Başarısızlığı yetersiz çabaya veya edinilebilir eksik bilgi ve becerilere bağlarlar. Başarısızlıklar veya aksiliklerden sonra yeterlik duygularını hızla geri kazanırlar. Tehdit edici durumlara, onlar üzerinde kontrol sağlayabileceklerinden emin olarak yaklaşırlar. Böylesine etkili bir bakış açısı kişisel başarılar sağlar, stres ve kaygıyı azaltır.
Belirli bir alanda öz yeterlik duygusu düşük olan kişiler ise, kişisel tehdit olarak algıladıkları zor görevlerden çekinirler. Hedeflere bağlılıkları zayıftır. Başarılı bir şekilde nasıl performans göstereceklerine odaklanmak yerine kendi kendilerine teşhis koymaya odaklanırlar. Zor işlerle karşı karşıya kaldıklarında kişisel eksiklikleri, önlerine çıkacak engeller ve her türlü olumsuzluk üzerinde dururlar. Çabalarını gevşetirler ve zorluklar karşısında çabuk pes ederler. Başarısızlık veya aksiliklerin ardından yeterlik duygularını geri kazanmakta yavaştırlar. Yetersiz performansı yetersiz yetenek olarak teşhis ettikleri için, yeteneklerine olan inançlarını kaybetmeleri çok fazla başarısızlık gerektirmez.
Öz yeterlik nasıl gelişir?
Bu inançlar, çocuklar çok çeşitli deneyimler, görevler ve durumlarla uğraşırken erken çocukluk döneminde oluşmaya başlar. Bununla birlikte, öz yeterliliğin gelişimi gençlik döneminde sona ermez, insanlar yeni beceriler, deneyimler ve anlayış kazandıkça yaşamları boyunca gelişmeye devam eder.
Bandura’ya göre, öz yeterliliğin üç ana kaynağı vardır:
- Ustalık deneyimleri: Bandura, güçlü bir yeterlik duygusu geliştirmenin en etkili yolunun ustalık deneyimlerinden geçiyor. Ustalığın kritik bir bileşeni, kişinin neyin gerçek neyin hayal olduğunu doğru bir şekilde değerlendirmesini gerektirmesidir. Yoğun stres altındayken, gerçeklerin ne olduğu her zaman net değildir.
- Sosyal modelleme: Diğer insanların bir görevi başarıyla tamamladıklarına tanık olmak, öz yeterliliğin bir diğer önemli kaynağıdır. Bandura’ya göre, kendine benzeyen insanların sürekli çabayla başarılı olduğunu görmek, gözlemcilerin onların da başarılı olmak için karşılaştırılabilir faaliyetlerde ustalaşma yeteneklerine sahip olduklarına dair inançlarını artırıyor.
- Psikolojik tepkiler: Kendi tepkilerimiz ve durumlara verdiğimiz duygusal tepkiler de öz yeterlilikte önemli bir rol oynar. Ruh halleri, duygusal durumlar, fiziksel tepkiler ve stres seviyeleri, bir kişinin belirli bir durumda kişisel yetenekleri hakkında nasıl hissettiğini etkileyebilir. Topluluk önünde konuşmadan önce aşırı derecede gergin olan bir kişi, bu durumlarda zayıf bir öz yeterlik duygusu geliştirebilir.
Dolayısıyla, önemli olan duygusal ve fiziksel tepkilerin yoğunluğu değil, birey tarafından nasıl algılandığı ve yorumlandığıdır. İnsanlar, zorluklarla karşı karşıya kaldıklarında stresi nasıl en aza indireceklerini ve ruh hallerini nasıl yükselteceklerini öğrenerek, öz-yeterlik duygularını geliştirebilirler.
Kaynak: https://www.clevelandconsultinggroup.com/articles/self-efficacy.php
İlginizi çekebilir: Kendine liderliğe giden yol 1: Bilinçli farkındalık