X

Kendine iyi davrandığında hayatın ne kadar kolaylaştığını görmeye hazır mısın?

Ne de komik gelirdi bana bu laf birkaç sene evveline kadar. “Kendine iyi davran!” ay ne saçma, ne demekti ki o şimdi? Bir insan neden kendisine kötü davransın? Öyle bir şey olabilir miydi? Ancak başkasına iyi ya da kötü davranabilir. Deli mi kendisine kötü davranacak? 

Evet! Hepimiz deliyiz eğer öyle bakarsak. Çünkü hepimizin en acımasız davrandığı kişi yine kendimiziz, ben bunu gördüm. Kendimizi yargıladığımız kadar, küçümsediğimiz, öfkelendiğimiz, dövdüğümüz kadar kimseye hiçbir şey yapmıyoruz. 

Herkes kendini biraz uzaktan izleyebilse zaten yakalayacak çok anı olacaktır eminim. Sınavda kötü not mu aldın? Çok hazırlandığın bir iş başvurusunda neler diyeceğini mi unuttun? Hemen kız kendine! Ben nasıl bunu yaparım, nasıl unuturum, ben aptalım vb. Hiç sonu gelmez bir de. Kızdıkça daha da kabarır o öfke.

Yeni evlendin ve ilk defa bir yemek deniyorsun ve tutmadı, olmadı diyelim. Hemen “beceriksizim” sıfatını yapıştırırsın değil mi kendine? Bir dakika bile düşünmeden… Ailendeki tüm insanlar çok güzel resimler yapıyor ve sen çöp adam çizemiyorsun. Şimdi de hemen kendin için “yeteneksiz” oldun değil mi? İş yerinde senden yapman beklenilen bir tabloyu yapamıyorsun; şimdi de başarısız diyeceksin kendine eminim. 

Kendimizi yargıladığımız kadar, küçümsediğimiz, öfkelendiğimiz, dövdüğümüz kadar kimseye hiçbir şey yapmıyoruz. 

Neden? Bu kadar kolay mı bu ana kadar yetiştirdiğimiz, getirdiğimiz kendimizi bir olayla ya da durumla böyle acımasızca yargılamak? Aynı şeylerin kardeşinizin ya da en yakın arkadaşınızın başına geldiğini düşünün bir de şimdi. İşler değişti değil mi hemen? Yumuşadınız. 

“Sonuçta insanlık hali, olabilir, hemen kızmaya gerek yok. Bu defa olmaması bir daha olmayacak anlamına gelmez. Hem belki başka konularda yetenekleri vardır. Neden bir resim yapamadı diğerleri gibi yeteneksiz olsun ki? Yemek yapmayı ilk defa denedi sonuçta. Kendisine zaman versin değil mi? Herkes hemen her şeyi bilemiyor”. 

Aynen böyle yaklaşırdınız başkası olsa değil mi? Peki bunun aynısını neden hiçbirimiz kendimize yapamıyoruz? Kendi geçtiğimiz zorlu yolları en iyi biz biliyoruz yine. E yumuşaklığı, şefkati en çok biz hak etmiyor muyuz yine kendimize karşı?

Kendimize de en yakınlarımıza yaklaştığımız gibi sevgi ve şefkatle yaklaşmayı denesek artık? Bir şeyi yapamadığımızda kızmak yerine kendimize: “Tamam bunu yapamamış olabilirsin ama elinden geleni yaptın aferin Gamze. Bir dahakine daha iyi yapacaksındır. O defa da yapamayabilirsin, unutma; hiç problem değil. Belki bu konuda değil de başka bir konuda iyisindir. Deneyip görelim bakalım” gibi bir anlayışla yaklaşsak kendimize mesela?

O zaman daha iyi hissetmez miyiz? O zaman hayata motivasyonumuz daha yüksek olmaz mı? Kendimize akıttığımız sevgi ve şefkatle yapmak istediklerimiz hayata daha rahat ve hafif akmaz mı? 

İlk önce özür dileyin kendinizden. O özrü o kadar çok hak ediyorsunuz ki.

O başınızda hep konuşan ve asla susmayan, sizi hep başkalarıyla kıyaslayan, sizi direk kalıplara sokmaya çalışan şeyin adı EGO. Hani hep duyuyoruz ya. Ama bugüne kadar öğretilenin aksine ben egonun korkunç bir şey olmadığını söyleyeceğim şimdi aslında. O ‘ben’ denen şeyi korumaya çalışıyor sadece. Ama tabi kendi bildiği yollarla. Gücü ona verirsek hiç sınır falan tanımıyor. Karşınızda güçlü bir komutan gibi size kızıyor ve emirler yağdırıyor. Ve karşısında küçük bir çocuk gibi küçülüyor da küçülüyor insan. 

Halbuki işbirliğine girsek o egoyla nasıl olur sizce? “Sevgili ego, biliyorum ki ‘ben’i korumaya çalışıyorsun. Seni fark ediyorum ve duyuyorum ama ben şu an bunu/şunu yapamadığım diye panikleyecek bir durum yok. Sakin ol” gibi bir konuşma yapsak ona? Görüldüğünü bildiği için rahatlasa ve söylenmeyi kesse? Çok rahat etmez misiniz? Artık hayatta daha rahat nefes almaya başlamış olmaz mısınız? Gördünüz onu, aldınız kalbinize ve sarıp sarmaladınız. Artık o da mutlu, siz de…

Kendinize çok kızdığınızı, aşağıladığınızı, küçümsediğinizi yakaladığınız an DURUN! İlk önce özür dileyin kendinizden. O özrü o kadar çok hak ediyorsunuz ki. Hak ediyoruz her birimiz. Sonra da anlamaya çalışın. Yumuşayın. Sevgi ve şefkat ışıltılarıyla donatın kendinizi kendinize saplayıp durduğunuz kılıç, kalkan yerine. 

Yani özetle, kendinize iyi davranın. 

İlginizi çekebilir: Ruhunuzu beslemek ve kendinizi iyi hissetmek için uygulayabileceğiniz 7 adım

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale