X

Kendine gülebilme sanatı: Hayat sahnenizde hangi rolü oynuyorsunuz?

Bu konu çok uzun çalışmalar sonucu bu yazıya dönüşmüş ve benim için çok büyük önemi olan bir konudur. Günlük yaşantımda da çok kez karşılaşıyorum ve hepimizin de çok fazla ihtiyacımız olduğunu görebiliyorum. Bu yüzden bu yazımda sizinle oldukça fazla “gülümseme” içeren bir yolculuğa çıkalım istiyorum.

Şimdi tabi ki kendime ve sizlere yönlendireceğim bazı sorular olacak, bunlar güldürmekten fazla belki düşündürecek ama inanın yazının sonunda sizler de benim gibi gülümsüyor olacaksınız. Evet en son kendinize ne zaman güldünüz, en son oturup gerçekten beş dakika boyunca yaptığınız bir şeye kendinize yermekten önce ne zaman gülerek bakabildiniz, örneğin bir yere geç kaldığınızda, ufak bir araba kazası yaptığınızda, bir kişinin güvenini boşa çıkardığınızda, mutlaka geçmeniz gereken bir sınavı geçemediğinizde, deliler gibi kabul edilmeyi beklediğiniz bir pozisyon için sizi tercih etmediklerinde veya çok istediğiniz maaş zammını alamadığınızda, en son kendinize genel olarak “hayatım bitti” veya “bu haksızlık” diye düşünmeden yani o tanıdığımız hepimizin en derinlerinde yatan “kurban” anlayışımız ortaya çıkmadan hemen önce ne zaman içten gelerek güldünüz?

İşte bugün sizinle hayat akışımızda “artık benim yaşamak için sebebim yok” dediğimiz noktalarda ortaya çıkan kurbanımızı görerek, bu kurbanın tam karşısında duracak olan “kendimize gülmek sanatımızı” geliştiriyor olacağız. Peki nedir kendimize gülebilmek, yani herhangi bir şey akışta “istediğimiz, planladığımız veya umduğumuz” gibi gitmediğinde ne yaptığımız sanatıdır aslında. Hemen duyar gibi oluyorum Pınar burada yazıyorsun yazıyorsun ama sen sanki hayatında öyle “gülüp” geçebildin mi, yapabiliyor musun gerçekten? Evet gülüp geçememiştim ya da gülmek sanatıma çalışmamaktaydım ve hatta farkında bile değildim…

İlk şokun ertesinde, boşanma sürecimde hayatım gerçekten tezahür ettiğim o doğrusal akışından şaşmıştı, önce A noktası evlenmekti, sonra B noktası çocukların olması ve sonra C noktası çocukların büyütülmesiydi. Fakat işte ben D noktası “boşanmaktaydım”, ve bu doğrusallık akışında D noktası tezahürümün, hayatta beklediklerimin veya aklıma gelebileceklerin içinde yer almamaktaydı. Tabi ki kurban rolüm koşarak gelip yetişti “ben artık yaşayamazdım, ben artık nefes alamazdım, hayatım devam edemezdi, ben nasıl onsuz yaşayacaktım, hayat anlamını yitirmişti, bu haksızlıktı, neden ben kaybediyordum, çok çaresizdim, aldatılmıştım, acılar içindeydim, bu dünyada en çok acı çeken insan bendim”… Şimdi yazarken bile “kurban” anlayışımın ne kadar derin ve bu derinliği ile beni ne karanlıklara sürüklemiş olduğunu sizlerle birlikte yeniden görebilmekteyim.

Peki kendine gülmek sanatı nedir nerede devreye girmektedir? Bugün kendine gülebilen bir Pınar yarattım evet gerçekten bazen oturup yaptıklarıma, başıma gelenlere veya yine A,B veya C noktaları (hayatta doğrusal olarak beklediğim) dışında karşıma çıkıveren o D noktalarına gülebiliyorum. Gelin bu sanatı basamaklarıyla inceleyelim;

Karşınıza çıkan hiçbir şey diğerinden daha “iyi” veya “kötü” değildir

Kendinize gülebilmenin birinci basamağı, karşınıza çıkan olayları hayatın gözünden anlayabilmeye dayanır. Eğer bizler istediğimiz gibi karşımıza çıkan şeylere tam anlamıyla “iyi” ve bu şekilde olmayanlara ise “tam anlamıyla kötü” olarak yorumlarsak, o tam anlamıyla kötü dediğimiz şeylerin hayatımıza katacağı güzellikleri göremeyiz. Örneğin; boşanma ertesinde tek başıma yapmış olduğum muhteşem seyahatler, tek başıma gerçekleştirmiş olduğum birçok yeni deneyim ve ertesinde yaşamış olduğum muhteşem ilişkim, bunların hepsi benim için birer şanstı. Fakat halen kendime gülmek sanatını gerçekleştirmemiş olsaydım tüm bunlar “sadece kayıp” olarak hayatımdan gelip geçeceklerdi…

Planladığınız dışında gelişen her olay size muhteşem bir alternatif sunmak için gerçekleşmektedir

Bizler hayata dair planlarımıza o derece bağlıyızdır ki sanki doğumumuzdan ölümümüze kadar hayat planımızı bir kağıda yazabilecek kadar hayat akışımızı planlamış durumdayızdır. Ve hayat belki bizim beynimizin alabileceği o milyon farklı olasılığın üzerine milyon farklı olasılık daha katacak kadar büyük bir espri anlayışına sahiptir. İşte bizler bakış açımızı kısıtladıkça veya yaşayabileceğimiz muhteşem serüvenleri kabul etmedikçe aslında karşımıza çıkan her plansız olayın ne muhteşem tecrübeleri hayatımıza getirmek için tezahür ettiğini de görememiş oluruz. Bu hafta yaşadığım bir örnekte; ev anahtarımı unutmuş olduğumu fark edip gerçekten uzun bir yolculuk yaparak çok yorgun olmama rağmen gece geç saatte araba kullanmak durumunda kaldım. Fakat boğazın manzarası o derece muhteşemdi ve yol boyunca uzun süredir dinlemediğim parçalar radyoda karşıma çıkmıştı ki o gün geçirdiğim muhteşem koşuşturma ertesinde ne kadar yorgun olsam da o yolculuğun benim için tüm plansızlığa rağmen planlanmış bir “kendine ayrılmış muhteşem bir gece yolculuğu” olarak gerçekleştiği açıktı…

Yaşadıklarınıza sahnede izlediğiniz bir komedi oyunu gözünden bakabilmek güzeldir

Kendine gülmek sanatının en önemli parçası aslında bir komedi oyunu izliyormuş gibi yazarın hayatın akışındaki o muhteşem espriyi o ince güldürü anlayışını kavrayabilmektir. Bu öyle güzel bir bakış açısıdır ki, örneğin çok istediğiniz bir filmin bir seansını kaçırdığınızda “yine yetişemedin, hep geç kalıyorsun, yine başarısız oldun, bir sinema bileti bile almayı beceremiyorsun” gibi mesajlardan önce içimizden kahkahalar ile geçecek “yarın yine deneriz, belki bu sefer yetişebiliriz” veya “bu filmi görmeden ölürsem bu sinemaya heykelimi yaparlar kaç kez geldi bir kez giremedim” gibi kendimize gülebileceğimiz ve aslında hayatta herkesin olduğu üzere bizim de mükemmel olmama hakkımızın olduğunu bilmek halimizdir.  

İşte kendimize gülebilmek sanatı, bu yüzden biten bir evliliğin ardından “yeni bir serüven beni bekliyor” diye yolculuğa atılan bir korsan edasında olabilmek, kaybettiğimiz bir yakınımızın arkasından “ben onu çok severdim şimdi gittiği yerde çok mutlu olacak ben de ona yine güzel hikayeler anlatmaya onunla gülmeye devam edeceğim” diyebilmeye uzanır. Kendimize gülebilmek aslında hayatımızdaki o “mükemmel olmayanlara” odaklanmak yerine “anımızın muhteşemliğine odaklanabilmemiz” demektir.

Ayrılma döneminde evden tek bir bavul alarak çıkmış ve aynı gün içerisinde kendime ev tutmuştum. Evde sadece yatağım vardı ve oturacak hiçbir yer yoktu, ev bomboştu. Aileme hiç bahsetmemiş olduğum bu kararı ilk kez kardeşime açıklamıştım o gece eve birlikte geldiğimizde bu “bomboş” evde, 13. katta cama vuran muhteşem ay manzarasına karşı yerde şarap kadehlerimizle huzuru kutlamıştık, gerçekten “hiçbir şey” olmayan bu ev daha sonra geçen iki buçuk yıl boyunca benim “her şeyim” olmuştu… Daha sonra eşyalar almış olsak da hala kardeşim de ben de o yerde oturduğumuz muhteşem ay manzarasına karşı fiizksel olarak belki bizimle olmayan “her şeye” güldüğümüz gecenin tadını unutamadık… İşte bu kendimize gülmek sanatı “yokluk” anlayışı yerine “bizimle olan” her şeye minnet duyabilmemize açılan yoldur. Eğer bir sahne olsaydı ve izleyiciler bizi seyrediyor olsalardı bizler gibi halimize neşe ile gülebilirlerdi ve bu hala düşündükçe beni en çok mutlu eden hatıralarımdan biridir…

Kendimize gülebilmek gerçek bir sanattır, evet hayat her zaman umduğumuz gibi ilerlemeyebilir, karşımıza çok değişik olaylar ve kişiler çıkabilir… Biz kendimize güldükçe, yani başımıza gelen olaylarda kurban olmak yerine “bir kez daha dene”yi seçebildikçe, belki seçimlerimize doğrusu ve yanlışı ile gülerek bakabildikçe, hayatı ve kendimizi çok sevdikçe oynadığımız rol de bol bol alkış alacaktır… Hayata ve kendinize bol bol gülümseyin çünkü gülümsemek en güzel ilaçtır…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale