X

Kendine değer vermeyen kimseye değer vermez: Özdeğer nedir? 

“Özdeğer düşüklüğü dünyadaki tüm kötülüklerin kaynağıdır.”
Eric Fromm

Biliyorum bu aralar “öz” ile başlayan ifadeler çok popüler: Özsaygı, özgüven, özşefkat gibi… Bunlar temelde, kendimiz hakkında nasıl hissettiğimizi, nasıl düşündüğümüzü ve kendimize nasıl davrandığımızı anlatan ifadeler. Yazımızın konusu olan kendine değer vermek, yani öz-değer kavramı ise Merriam-Webster tarafından şöyle tanımlanıyor: “Saygı duyulmayı hak eden iyi bir insan olduğunuzu hissetmek.

Özsaygı ile özdeğer birbirine çok yakın kavramlar olmakla beraber, aralarında ince bir ayrım var. Christina Hibbert bu ayrımı şöyle açıklıyor: “Özsaygı kendiniz hakkında düşündüğünüz, hissettiğiniz ve inandığınız şey iken, özdeğer bu sayılanların hepsinden daha fazlası olduğunuzun farkında olmaktır. Değerli, sevilebilir ve bu yaşam için gerekli bir değere sahip olduğunuzu kabul etmektir.

Bu tanımlardan özdeğerin öğrenilebilir bir kavram olduğunu görüyoruz. Peki özdeğer nasıl öğreniliyor? Bu sorunun cevabı yaşamın ilk yıllarında gizli. Bir bebeğin özdeğerinin nasıl gelişeceğini başka insanların ona karşı nasıl davrandığı, nasıl bir tutum içinde oldukları, kısaca çevreden aldığı olumlu-olumsuz geri bildirimler belirliyor.

Özdeğeri yüksek olan kişilerde hassasiyet, sevgi, dürüstlük, şefkat ve yeterlilik duygusu da gelişmiş oluyor. Kendilerini değerli gören bireyler kararlarını alırken başvuracağı son kişinin kendisi olduğunun da farkında oluyor. Bu nedenle bir karar alırken ve seçim yaparken suçluluk hissetmeden ve başkalarını suçlamadan sorumluluk almakta zorlanmıyorlar. Kendi değerinin farkında olan kişiler diğerlerinin de değerini biliyor ve onlara saygı gösteriyorlar. Özdeğeri düşük olan kişiler ise, genellikle iyi şeyler yerine, kötü şeyleri hak ettiklerine inanıyor ve bu nedenle en kötü senaryoya odaklanıyorlar. Hayatları adeta kendini gerçekleştiren kehanete dönüyor. Böyle insanlar için bir süre sonra umutsuzluğa kapılmak ve yalnızlaşmak kaçınılmaz hale geliyor. 

 

Özdeğeri düşük kişiler kendilerini resmen hor görüyorlar. Kendini hor görme davranışı bu kişilere çok fazla hata yaptırıyor. Bu hatalar öncelikle bilişsel hatalar oluyor. Özdeğeri düşen biri, dünyayı siyah ya da beyaz algılamaya başlıyor. Esneklikten uzaklaşan zihni kendi davranışlarını da iki uç noktadan birinde görmesine sebep oluyor: Ya mükemmel ya da kötü gibi. İşte bu “ya hep ya hiç” şeklindeki düşünce tarzı, bilişsel çarpıtmalara yol açarak hayal kırıklıklarını, çaresizliği, umutsuzluğu ve endişeyi de beraberinde getiriyor.

Bu duygularla baş etmekte zorlanan ve özdeğeri iyice düşen kişinin iş yaşamının, ilişkilerinin gittikçe bozulduğunu, aşırı yeme, sosyal izolasyon, alkol ve hatta madde kullanımı gibi olumsuz başa çıkma stratejilerine başvurduğunu görüyoruz. Bu kişiler kendilerini değersiz hissettikçe etrafındakileri de değersiz hissettirmeye başlıyorlar ve Eric Fromm’un da dediği gibi, özdeğer düşüklüğü dünyadaki kötülüklerin kaynağı haline geliyor. Özdeğer bu nedenle çok önemli, çünkü kendilerine değer veren insanlar başkalarına zarar vermezler.

“Özdeğer düşük olduğunda yaşıyormuş gibi görünen ama aslında ruhen ölmüş insanların sayısı çoğalır. Yaşanmamış yaşamlar çoğalır. Dünyadaki bütün kötülüklerin ve savaşların temelinde yaşanmamış yaşamlar vardır.”
Eric Fromm

Özdeğeri yükseltmek için ne yapılabilir?

Öncelikle değerli, sevilebilir ve bu yaşam için gerekli olduğunuzu kabul etmediğiniz sürece özdeğer problemi hep karşınıza çıkacaktır. Yaşamınızın ilk yıllarına dair deneyimlerinizden şu ana getirdiğiniz olumsuz yaşantılar varsa, bunlar üzerinde çalışmak gerekir. Böyle bir çalışma bir ruh sağlığı uzmanıyla yapılabilir, bu nedenle bir psikolojik danışman veya psikologdan yardım almanızı tavsiye ederim. Özdeğerle ilgili kendi başınıza yapabileceğiniz çalışmalar da var. Size aşağıda vermiş olduğum çalışmayı kendi kendinize uygulayarak özdeğer konusunda farkındalık kazanabilirsiniz.

Özdeğer farkındalığı egzersizi (Sicinski)

“Kendini değerli bulan birini kötü hissettirmek zordur.”
Abraham Lincoln

Değerli bir insan olup olmadığınıza karar vermeden önce kim olduğunuzu ve ne istediğinizi bilmelisiniz. Bunun için kişisel farkındalık kazanmak, sahip olduklarınız olmaksınızın kim olduğunuzu fark etmek önemlidir. Aşağıdaki çalışmayı yapmadan önce işlerinizi tamamlamanızı, sakin bir yere geçmenizi ve kendinize zaman vermenizi öneririm. Kağıt ve kaleminizi hazırlayın.

Sahip olduğunuz her şeyin bir anda sizden alındığını hayal edin (eviniz, arabanız, işiniz, ilişkileriniz, arkadaşlarınız, statünüz, kariyeriniz ve tüm başarılarınız). Şimdi kendinize şu soruları sorun:

Sahip olduğum her şey aniden elimden alınsaydı ve kendimle bir başıma kalsaydım nasıl hissederdim? Aslında benim için değerli olan ne olurdu?

Bu sorulara verdiğiniz cevapları düşünün. Hangi sonuca vardığınızı inceleyin: “Dışarıda ne olursa olsun, sahip olduklarımdan ne kadar mahrum kalırsam kalayım, içsel olarak bundan hiç etkilenmedim veya çok etkilendim.

Daha sonra şu sorularla daha da derinleşin: “Ben kimim? Ben şuyum:……. Ben şu değilim:……….. Nasıl biriyim? Bu dünyada nasılım? Diğerleri beni nasıl görüyor? Diğerleri benden nasıl bahsediyor? Hangi önemli yaşam olayları bugün olduğum kişiyi tanımlar? Bana en büyük tutku, tatmin ve mutluluğu getiren şey nedir?” 

Kim olduğunuzu ve sizi nelerin mutlu ettiğini gördükten sonra, şimdi siz olmanın çok da harika ve kolay olmayan yönlerine bir bakalım. Kendinize şu soruları sorun: En çok neyde zorlanıyorum? Kendimde en çok neyi geliştirmeye ihtiyacım var? Hangi korkular beni engelliyor? Hangi duygular beni incitiyor? Hangi hataları yapma eğilimindeyim? Kendimi sürekli olarak nerede hayal kırıklığına uğratıyorum?

Şimdi birkaç dakika durun ve cevaplarınızı inceleyin. Şu soruları sorun: “Hangi konularda yetenekliyim?” “Ben neyde iyiyim?”

Yukarıdaki çalışma size özdeğer konusunda farkındalık kazandırabilir. Kendinizle kurduğunuz ilişkiye göz atmak için buna zaman ayırmaya değer. Bu konuda tek başınıza çalışmakta zorlanıyorsanız profesyonel destek alın. Bir psikolojik danışmandan yüz yüze veya online destek almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com vasıtasıyla ulaşabilirsiniz. Sevgiyle kalın.

Kaynaklar:
Ackerman, C. (2019). What is self-esteem? A psychologist explains. From positivepsychology.com
Hibbert, C. (2013). Self-esteem vs. self-worth. Dr. Christina Hibbert. Retrieved from drchristinahibbert.com
Sicinski, A. (n.d.). How to build self-worth and start believing in yourself again. IQ Matrix. Retrieved from www.blog.iqmatrix.com

İlginizi çekebilir: Sağlıklı bir benlik için önce kendinize saygı duyun: Özsaygı nedir?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale