dummy

Kendin olma yolu: Kırıldığımız yerlerimizden çiçek açabilir miyiz?

Seneler önceydi…

dummydummy

Sen bunu beceremiyorsun,

Bunu yapamıyorsun,

Ayşe daha iyi yapıyor diye başlayarak uzayan kırıcı bir konuşmanın sahnesini hatırlıyorum!

Geriye dönüp baktığımda fark ediyorum ki, o sahne gibi birçok sahne yaşanmış hayatımda.

Eminim bu konuda yalnız değilim…

Biz karşımızdakilerine izin verdikçe acıtıp duruyorlar.

Seneler geçti, Özde’yi anlamaya senelerimi veriyorum! Ve anladım ki, bazı insanlar sadece kırmayı biliyor. 

Ah, evet öğretmenler!

Ah, evet biz seçtik!

Ah, evet yeniden ve yeniden bakalım kendimize!

Ama onları anlamak zorunda da değiliz!

Sevmek zorunda hiç değiliz!

Tek yapabileceğimiz, yapamadıklarımız, yaptıklarımız ne varsa kendimize şefkatli bir yerden bakabilmek…

Anlayış gösterebilmek önce sadece kendimize.

Gerisi mi?

O bölüm anladığım üzere insanın kendisine gösterdiği anlayıştan sonra otomatik olarak gelişiyor biliyor musunuz?

Geriye dönüp baktığımda tüm canımı acıtan durum, kişi ne varsa tüm nedenlerin onların hayatın içindeki kırık dallarının yönelimi ve bununla gelişen varoluş şekilleri olduğunu da anlıyorum. Anladığımda zaten ortaya sevgi çıkıyor. Ben çıkartmak istemesem de çıkıyor!

Burası cidden çok garip…

Dolayısıyla arkadaşlar,

Birileri bizi hep kıracak! Bazen hayat, bazen durumlar, bazen hayatın doğası gereği ayağımızın altındaki alan yerle bir olacak.

İşte tüm mesele burası.

Her şeye rağmen kırmadan dökmeden zarafetle var olabiliyor muyuz?

Bunu konuşalım!

Tüm hayatın sertliklerine, gördüklerimize rağmen zarafetle açabilmek…

Hayat doğası gereği kırıp duruyor. Önemli olan kırıla kırıla coşkuyla var olmayı seçmekte yatıyor.

“Kırıldığın yerle de gurur duyuyorum!” diyebilmek en ileri pratik değil mi?

Ne zaman arkama dönsem yapamadıklarıma, yaptıklarıma sevgi duyuyorum!

Gözlerim doluyor, kalbim genişliyor o zamanki kendimi anlamaktan.

Biliyorum ki, her kırılan yer, çiçek açma potansiyeli taşıyor. O potansiyel hepimizde mevcut.

Bir ağaç, diğer ağaca nasıl ki benzemiyorsa, hepimiz kendimiz gibi var olabiliriz… Bir ağaç, fırtınada ne kadar dalı kırılırsa kırılsın yaşam coşkusuyla köklerini toprağın derinlerine yerleştirdikçe meyve vermiyor mu?

Kırılsa da kendi olmaya çalışmıyor mu? Ben yandaki ağaç gibi olacağım diyen ağaç duydunuz mu?

Ve ne kadar kolay yazılıyorsa, uygulaması bir o kadar sert!

Hele ki şimdi modern dünyada… Sürekli birileriyle kıyaslanmıyor muyuz?

Seneler önce bir  yoga dersine gitmiştim. Yaşadığım bir sağlık sorunu nedeniyle yoga derslerine bir süre ara vermek zorunda kalmıştım. Birkaç ay sonra derslere aşkla dönmüştüm. Çok sevdiğim yoga hocam Özde hoş geldin daha iyi misin diye sormuştu. Ben de en narin tavrımla evet ama şu pozları yapamıyorum (bilenler için pozları yazayım: köprü, kafa duruşu) demiştim. Araya giren deneyimli başka bir hoca öyle yoga mı olur demişti.

Birkaç gün kendimi ne kadar yetersiz hissettiğimi hatırlıyorum, yapamadıklarım nedeniyle… Kendimi başkalarıyla karşılaştırıp durmuştum.

Çok şükür hayat, her kırıldığım yerden defalarca geçirdi, geçiriyor ve bugün anlattığım, anlatmaya çalıştığım her şey o kırılan yerlerimin meyvesi, ilhamı…

İnanıyorum ve biliyorum ki, bu yaşam sahnesinde var olduğumuz süre boyunca kırmadan, dökmeden kendimiz gibi var olabilme pratiğimizi herkese rağmen yapabiliriz.   

Pratiğimizin kolay olması dileğimle…

İlginizi çekebilir: ‘Biri olmak zorunda değilim’: Hepsi ve hiçbiri olabilirimBiri olmak zorunda değilim’

Özde Çolakoğlu: Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ardından farklı uzmanlar ve stillerle çalışma şansı yakaladı. Bedende başlayan bu öğretiyi daha da derinleştirmek isteyen Çolakoğlu bu amaçla ilk temel yoga uzmanlık eğitimini 2012 yılında aldı. O zamandan itibaren farklı birçok eğitime katıldı ve katılmaya devam ediyor. Ocak 2018’de Yoga Alliance’ın E- RYT 500 Sertifikasını almaya hak kazandı. 2013 senesinden itibaren çeşitli yoga merkezlerinde ders vermeye başlayan Çolakoğlu, 2017 yılında Githa Yoga ekibine katıldı ve stüdyonun ana hocalarından biri oldu. Bu dönemde stüdyonun büyümesi için kurucu ekip ile birlikte çalıştı, atölyeler ve eğitimler verdi. Çolakoğlu, yoga uzmanlık programları düzenleyerek uzmanlar yetişiyor. 200 ve 300 saatlik temel ve ileri yoga uzmanlık programları ve kamplar düzenliyor. 2021’de bu mesleğini stüdyo sahipliğine dönüştürmüştür. Kadıköy, Moda’da kurulan, Yoga ve Ayurveda merkezi Goa Yoga’nın kurucu ortağıdır.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp