X

Kendin olma cesareti ve olduğun gibi davranabilme: Otantiklik

Kendiniz olun; zaten başka herkes alınmıştır.” Oscar Wilde

Davranışlarınız, kurduğunuz cümleler karşınızdaki insana göre değişiyor mu? Giydikleriniz, yaşadığınız hayat, eviniz, mesleğiniz, arkadaşlarınız özünüzü yansıtıyor mu? Dünyada çok az kişinin kendine, özüne uygun yaşamaya cesareti vardır. Çoğu insan kendi biricikliğinin altını çizmektense sürünün bir parçası olmayı tercih eder. 

İngilizce “authentic” kelimesinin karşılığı olarak kullanılan otantik kelimesi doğal, içten, samimi, doğru anlamına gelmektedir (Turhan, 2007:4). Yaşamda otantiklik bireyin kendinin farkında olması, kabul etmesi ve yaşamını buna göre şekillendirmesi anlamında kullanılmaktadır (Yener, 2018). Harter, otantikliği, bireyin içsel deneyimlediği değerler, arzular ve duygularla tutarlı yollarla kendini açıklaması ve göstermesi olarak tanımlamıştır (2002). Kernis ve Goldman (2006) otantikliği, bireyin günlük yaşantısında gerçek benliğini engellenmemiş bir biçimde yaşama geçirmesi olarak tanımlamaktadırlar. Kısacası otantiklik, başka insanlar tarafından algılanabilecek, kendine karşı dürüst olma duygusu, bireyin gerçek benliğinin farkındalığı, kendine bağlılık ve kendini ifade etme öğesine sahiptir (Chan vd., 2005). Otantik olmak olduğun gibi davranabilmektir.

Araştırmaların da bize gösterdiği gibi otantik olmak bizi mutlu etmektedir. Tel Aviv Üniversitesi’nden Yona Kifer ve meslektaşları tarafından yapılan bir araştırmada katılımcılar iki gruba ayrılmış. Birinci gruptaki katılımcılardan kendilerini otantik hissettikleri, yani kendilerine uygun davrandıkları, düşüncelerini olduğu gibi yansıttıkları bir durumu hatırlamaları ve bu durumu zihinlerinde canlandırmaları istenmiş. İkinci gruptaki katılımcılardansa kendilerini otantik hissetmedikleri bir durumu hatırlamaları ve bu durumu zihinlerinde canlandırmaları istenmiş. Daha sonra her iki gruptaki katılımcılara o anlık durumlarıyla ilgili bir mutluluk testi verilmiş. Bu mutluluk testine göre kendilerini otantik hissettikleri bir durumu hatırlayan birinci gruptaki katılımcıların, ikinci gruptaki katılımcılardan daha mutlu olduğu ortaya çıkmış.

Evet biz gerçekten de kendimize, özümüze uygun yaşadığımız zaman daha mutlu oluruz. Ancak çoğu insan çocukluğundaki otorite figürlerinden kendisinde bir sorun olduğuna dair yanlış mesajlar alarak büyür. Ve bu yüzden de kendini ve özünü saklayarak yaşamayı öğrenir. Sürekli kendi özünü inkar ederek, bastırarak yaşamak insan ruhunda onulmaz yaralar açar. Kişinin kendini sürekli olarak bastırması, kişinin kendine yabancılaşmasına ve mutsuzluğa yol açmaktadır. Bireyin kişiler arası ilişkilerde gerçek benliğini ortaya koyması yani otantik olması psikolojik sağlığa katkı sağlamakta, dış baskıdan ya da cezadan kaçınmak için benliğini ortaya koyamaması psikolojik bozukluklara neden olabilmektedir (İlhan ve Özdemir, 2013).

Gelelim yazımızın başındaki sorulara. Örneğin siz arkadaşlarınızdan veya çevrenizdeki insanlardan onay almak adına kendinizi yadsıyan cümleler mi kuruyorsunuz? Sırf sizi sevsinler diye özünüzü açığa çıkarmadan mı yaşıyorsunuz? Ya da sırf karşınızdakiler mutlu olsunlar diye kendinizi olduğunuzdan daha az zeki, daha az başarılı ya da daha az güzel mi göstermeye çalışıyorsunuz? Daha ne kadar kendinizi bu şekilde feda ederek yaşamınızı sürdürmeye niyetiniz var? Sizce, siz sadece kendiniz olarak yaşamayı hak etmiyor musunuz? Daha önceki yazılarımdan birinde onay ihtiyacımızdan bahsetmiş ve bu ihtiyacı sadece ve sadece kendimizin karşılayabileceğini söylemiştim. Bu fikrimi yineliyorum. Bize nihai onayı verecek insan yalnızca kendimiziz. Biz artık onaylanma ihtiyacı yüksek olan çocuklar değil, hayatını başkalarının onayına ihtiyaç duymadan sürdürebilme kapasitesine sahip yetişkinleriz.

İlginizi çekebilir: Hayal kırıklıklarından korunmak için kendi onayını kendin ver

Siz de birçok yetişkin gibi senelerdir kendinizle iletişim içine girmiyor olabilirsiniz. Hayat mücadelesi yüzünden kendi isteklerinizi, hayallerinizi ve özünüzü unutmuş olabilirsiniz. Dilerseniz kendinizi hatırlamanız için birkaç egzersiz yapabiliriz. Lütfen sevdiğiniz bir deftere bu soruların cevaplarını yazın…

  • Sizce siz kendinize uygun mu yaşıyorsunuz? Giyiminiz, eviniz, arkadaşlarınız ve çalışıyorsanız mesleğiniz sizi yansıtıyor mu?
  • En çok nerede ve ne yaparken kendiniz oluyorsunuz?
  • Siz herkes için aynı kişi misiniz?
  • Kendiniz olmaya en çok kimlerin yanında cesaret edebiliyorsunuz?
  • Çocukken en çok hangi aktiviteleri yaparken mutluydunuz?
  • En büyük çocukluk hayaliniz neydi? Bu hayal gerçekleşti mi?
  • Otantik, kendi özüne uygun yaşayan insanlardan bahsedince aklınıza kimler geliyor? Bunun bir listesini yapabilir misiniz? Sizce bu insanların ortak özellikleri nelerdir?

Tabii ki biz karşımıza çıkan her insana varlığımızın tüm yönlerini açamayız. Zaman zaman kendimizi korumak adına sosyal maskemizi yüzümüze geçirmek zorundayız.

Ama ya bu maskeler derimize sımsıkı yapışıp bizi artık aynada gördüğümüz insana tamamen yabancı hale getiriyorsa? Unutmamak gerekir ki hayatımız kendimizi yaşayabilme cesaretimize göre büyür ya da küçülür. Otantik insanlar kendi özlerine uygun yaşadıkları için bulundukları ortama farklı bir ışık yayarlar. Otantik insanlar kendilerini toplumun onlara dayattıklarına uymak zorunda hissetmezler. Onlar kendi doğrularının peşinde gidecek kadar yüksek bir özgüvene sahiplerdir. Dünyanın en ünlü şarkıcılarından Barbra Streisand sürünün bir parçası olsa ve kemerli burnuna estetik yaptırsaydı sizce içindeki gerçek enerjiyi bize bu denli kuvvetli yansıtabilir miydi? Stresiand estetiksiz burnu ile “ben buyum ve bu olmaktan memnunum” mesajı vermektedir. Ve bu mesaj gerçekten de çok güçlü bir mesajdır. Unutmayın bir insana en çok yakışan kendi olmaktır. Peki ya bizim varlığımızla, fiziğimizle, giydiklerimizle, konuştuklarımızla alabildiğine kendimiz olma cesaretimiz var mı?

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Kendini iyi hissetmekle ilgili egzersizleri ise Instagram hesabımdan paylaşıyorum.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Varoluşsal bir huzursuzluk hali: Huzursuz ruh sendromu

Kaynaklar:

  • Chan, A., Hannah, S. T. ve Gardner, W. L. 2005 ‘Veritable Authentic Leadership: Emergence, Functioning, and Impacts’, Monographs in Leadership   and management, 3, 3-41.
  • Harter, S. (2002), “Authenticity”, C. R. SNYDER ve S. J. LOPEZ (Ed.), Handbook of Positive Psychology, London: Oxford University Press, 2002, 382-394.
  • İlhan, T., Özdemir, Y. (2013). Otantiklik Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlanması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. 5(40), 142-153.
  • Kernis, M. H.,& Goldman, B. M. (2006). A multi-component conceptualization of authenticity: Theory and research. In M. P. Zanna (Ed.), Advances in experimental social psychology (pp. 283-357). New York: Academic press.
  • Kifer, Y., Heller, D., Perunovic, W.Q.E. and Galinsky, A.D. (2013). The good life of the powerful: The experience of power and authenticity enhances subjective well-being. Psychological Science: Research, Theory, and Application in Psychology and Related Sciences, 24, 280–8
  • Turhan, Muhammed. 2007. Genel ve Mesleki Lise Yöneticilerinin Etik Liderlik Davranışlarının Okullardaki Sosyal Adalet Üzerindeki Etkisi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Elazığ, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007
  • Yener, Serdar. (2018). Psikolojik Rahatlık Algısının Otantik Liderliğin Sinizm Üzerindeki Etkisinde Aracı Rolü. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi. 13. 10.17153/oguiibf.335447.
Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale