X

Kendin gibi olmaktan korkmamak: Gerçek olmak

Aklındakini, kalbindekini, fikrindekini her kiminle olursa olsun ne olursa paylaşmak… Maske takmadan, rol yapmadan, karşımdaki üzülür mü bozulur mu diye kaygılanmadan, kaybetmekten korkmadan sadece dürüst yaşamak. Bu yolun en başı kendine dürüstlüğünden geçiyor insanın. Bu yolun başlangıç noktası kendini bilmesinden doğuyor insanın.

Aramızda kaç kişi gerçek anlamıyla gerçek kendi gibi yaşıyor? Kaç kişi sokakta da evde kendisiyle yalnız kaldığındaki gibi oluyor? Kaç kişi her düşündüğünü, hissettiğini karşısındakine direkt söyleyebiliyor? Kaç kişi kendisi olmaktan korkmuyor?

Umarım çok ama çok kişidir. Umarım bu sorunun cevabı bir gün dünya üzerindeki herkes olur. Şu an değil biliyorum. Biliyorum çünkü şu an bu cevabın içinde ben yokum. Ben kendi çapımda gerçek yaşamaya çalışırken daha derinlere indikçe fark ediyorum ki aslında pek de dürüst değilim zaman zaman; ne kendime ne de çevreme.

Yakın çevremden bir kişi ile ilişkimden epeydir memnun değildim. Uzun zamandır sevgi, hayranlık derken son zamanlarda bu ilişkinin bu şekilde yaşanmasının beni kızdırdığını, eksik hissettirdiğini fark ettim. Gözle görünen kötü diyeceğimiz hiçbir şey yoktu ortada. Her şey aksine harika görünüyordu, fakat bir şeyler bana iyi gelmemeye başlamıştı. Zaman içerisinde uzaklaştım, sonra yakınlaştım, sonra paylaştım, paylaşmadım derken aslında ilişkimin hiç de böyle olmasını istemiyordum. Nasıl bu hale gelmişti hiçbir fikrim yoktu ama gelmişti işte. Kendimle ilgili yaptığım çalışmaların sonucunda gün geçtikçe iyice görüyordum ve daha fazla susmak, kaçmak da istemiyordum. Yorulmuştum maskelerden; tatlılık maskesi, iyi görünme maskesi… Zaten durmuyor, duramıyor, gerçek değilse bir noktadan sonra çok ağırlık yapıyor, çok. Hele kendiniz olma yolunu seçmiş insanlardan biriyseniz benim gibi… Maske olduklarını fark ettikçe dikenli tel gibi batmaya başlıyor o maskeler.

Ben kendime bunları yüksek sesle söyleyebilmeye başladıkça daha da çıktı gün yüzüne durumla ilgili sıkıntılarım. Bu arada bu nokta önemli, es geçmeyiniz. Her şeyden evvel kendisine yüksek sesle söyleyebilmeli insan. Hatta bana göre en zor aşama da bu. Eğer o gerçeği her şeye rağmen kendine yüksek sesle söyleyip duyabiliyorsan, sonrasından korkma. Kendine söyleyebildikten sonra söyleyemeyeceğin kimse yok bu hayatta.

Nitekim öyle de oldu benim için. Bahsettim yakınıma bu durumdan geçenlerde bir sohbet esnasında. Her ne ise beni bazen ona karşı öfkelendiren, eksik hissettiren, zaman zaman görev gibi ona yönlendiren o his ne ise paylaştım. Korkmadan, daha fazla kaçmadan, kendimi aptal gibi hissetmeme izin vermeden; aksine cesaretle, kendimi severek, kendime şefkat göstererek paylaştım; tüm farkında olduğum noksanlarımı sahiplenerek. Ve koca bir oh dedim! Karşımdakine nasıl gözükeceğimi, onun ne tepki vereceğini düşünmeden ağzımdan çıkan her cümle ile beraber koca bir oh çıktı kalbimden. Kalbim her cümleyle daha açılıyordu sanki. Her maske ile beraber çevresine bağladığım ve onu sıkıştıran her kilit daha da çözüldü.

Yakınım söylediklerime cevap olarak şöyle söyledi: “Yani açıkçası rahatladım. Bu ilişkide benim durduğum nokta da benim için pek kolay değildi. Ben de ikimizin ilişkisinin bahsettiğin gibi zorunluluklardan değil de gerçek hislerden, samimiyetten oluşmasını isterim.

Gerçek olmak ne kadar güzeldi. Gerçek olmak ne kadar doğaldı. Gerçek olmak ne kadar da büyük bir ihtiyaçtı. Gerçek olmak ne kadar müthiş bir histi. Ve bu konuşmadan sonraki ilişki dinamiğimize baktığımda gerçek olmak ne kadar doğruydu.

İkimiz de rahatladık, hafifledik sanki. Hafifledikçe daha iletişim kurar olduk. İletişim kurdukça gerçek birbirimizi hatırladık. Birbirimizi hatırladıkça da o samimiyete, yalınlığa ne kadar hasret kaldığımızı anladık.

İnsan kendine gerçek olmaya başladıkça, kendine dürüst olmaya başladıkça maskelerin, sahteliklerin hepsi eriyip gidiyor. Onlar eriyip gittikçe emin olun hayatı çok daha hafif, neşeli yerlerden yaşamaya başlıyor insan. Meğerse ağırlık yapan o maskelermiş insana; takmak zorunda olduğunu sandığı, takarak aslında iyi bir şey yaptığını sandığı o maskeler.

Peki siz ne kadar cesaret sahibisiniz gerçeklerinizi yüksek sesle kendinize söylemeye?

Yo, hemen olmak zorunda değil. Hemen olmaması kimseyi eksik ya da korkak yapmaz asla. Kendisini etiketlemeye meyilli insanlar varsa aramızda size söylüyorum ki kendinizi sakın etiketlemeye kalkmayın hemen. Lütfen. Bu sadece zamana ihtiyacınız olduğunu gösterir o kadar. Zamandan da hiç korkmayın. Neden bilmem ama özellikle Türkiye’de insanları zamandan korkutmak gibi bir huyları var insanların. Her şeye her an geç kalıyoruz havası ve telaşı yaratılmakta. Tıkayın kulaklarınızı bunlara. Babaannemin dediği hep kulaklarımda: “Sen hayat kısa diyenlere hiç inanma kızım. Hayat çok uzun, her şeyi bol bol, rahat rahat yapabileceğin kadar çok uzun!

O zaman harika gerçekliklerimize! Her haliyle, fikriyle, hissiyle tam ve harika olan kendimize kocaman sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Sosyal medyayla paralel olarak giderek yalnızlaşıyor muyuz?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale