Uyanık yaşadığımız saatlerde farkında olmadan konuştuklarımız, düşündüklerimiz, duygularımızla bazen karşımızdaki ile, bazen de kendimizle çelişiriz. Dikkat etmezsek, çoğumuz çelişkilerimizi fark etmeyiz. Kendimizi takip eder, bedenimize kulak verirsek bu çelişkilerin yarattığı gerginlikleri, anlamsız boşlukları keşfedebiliriz. Eğer uyanıkken bunları fark etmek zor geliyorsa, rüyalarımızı takip ederek iç sesimize kulak verirsek, kendimizi iyileştirebilir, anlayabiliriz.
Bu yazımda, “Kendimizle çeliştiğimiz özelliklerimiz rüyalarımıza nasıl yansır?”, “Hangi sembollerle görürüz?” sorularının cevaplarını yazacağım.
Rüyalarımızda gördüğümüz karakterin kadın mı, erkek mi olduğuna karar veremiyorsak (beden olarak görmesek bile kadın sesi mi, erkek sesi mi karar veremediklerimiz de dahil) bir arayışta olduğumuzu ve tam olmak için kendimizi anlayarak, karşı çıkan taraflarımızı iyileştirmeye çalıştığımızı, bedensel ve ruhsal olarak dengemizi bozan taraflarımızın farkında olduğumuzu, onlara karşı savaşı bırakıp uzlaşmayı seçtiğimizi rahatlıkla anlayabiliriz.
Rüyasında yeni, farklı bir bedende doğduğunu görenler, sezgilerine kulak vermediklerini, sadece mantıkları ile hareket ettiklerini, duygularını ve iç seslerini dinlemelerini fark edebilirler. Bu rüya, rüyanın görüldüğü sırada özellikle bir olay için geçerli olabildiği gibi genel olarak hayata bakış açımızla ilgili de olabilir.
Rüyanızda bir ülke yöneticisini görmek, ebeveynlerimizle ilgilidir. Gördüğümüz yönetici erkek ise babamızın bizden farklı bulduğumuz, yargıladığımız özelliklerini kabul etmemiz gerektiğini, yönetici kadın ise annemizi ve otorite olarak gördüğümüz diğer dişi karakterleri (çalışma ortamındaki işveren, patron gibi) kabul etmemiz gerektiğini anlatır. Gördüğümüz yönetici farklı bir ülkenin yöneticisi ise uyanık yaşantımızda da ailemize karşı çok uzak ve mesafeli olduğumuzu, yöneticiyi ölüm döşeğinde görürsek yukarıda yazdığım cinsiyet özelliklerine göre ebeveynlerimizi modernlikten uzak ve değersiz bulduğumuzu anlayabiliriz.
Bir kahramanla karşı karşıya olduğumuz film tadında senaryolar görüyorsak, kendimizin farkına varmak için artık yola çıktığımızı anlayabilir ve rüyayı görürken hissettiklerimizin karışıklığına, korkusuna, kaygılarına bakarak uyanık hayatta neler yaşadığımız hakkında fikir sahibi oluruz.
Uykumuzda büyüdüğümüz sosyal çevrenin, toplumun, ailenin öğretilerine göre kutsal sayılan sembolleri gördüğümüzde ise o sembolü iyi ve kötü olarak nasıl sınıflandırmamız gerektiğini anlamalıyız. İyi olarak nitelendirdiğimiz bir sembol gördüysek kendimizi desteklediğimizi, çeliştiğimiz taraflarımızı iyileştirmek için bedenen ve ruhen kendimize iyi gelecek duygular, davranışlar içinde olduğumuzu, kötü olarak nitelendirdiğimiz bir sembol gördüğümüzde çelişen taraflarımızı zorlayan durumların içinde olduğumuzu anlayabiliriz.
Unutmayalım ki, iç sesimiz her zaman bize cevap verir, rüyalarımıza inanmak, kişisel farkındalık yolculuğunu dengeli, keyifli, sakinlikle geçirebilmemiz için bize sunulan lütuftur. Kıymetini bilelim… Farkındalıklı yolculuklar dilerim.
İlginizi çekebilir: Gece gördüğümüz rüyalar günlük deneyimlerimizin devamı mıdır?