X

İste, dile, teslim et: Kendimizi neden bir türlü sürece bırakamıyoruz?

Ara sıra kavga etsek de canım dostum, en sevdiğim olan tanrı ile müthiş bir iş birliği içinde olduğumu şahsen yeni fark ettim (Bu hepimiz için geçerli tabii, bana özel değil). Nasıl mı?

Biz istiyoruz, diliyoruz, hayalimiz yolunda elimizden gelen çabayı gösteriyoruz; sonra da bir noktadan sonra durumu kendisine teslim ediyoruz. Sonrası O’nda. O’nun sırası geldiğinde muhtemelen o da gerekli koşulları hazırlıyor, bizim için faydalı olup olmadığına, bizi bu hayatta geliştirip geliştirmeyeceğine, olgunlaştırıp olgunlaştırmayacağına bakıyor, o süreçteki tepkilerimizi gözlemliyor derken o dileğimiz gerçekten ruhumuzun ihtiyacı ise bizim için en doğru zamanda önümüze koyuyor. “En doğru zaman” kavramını da kendisi belirliyor. Bizim küçük beyinlerimizde öyle bir yetimiz henüz yok sanırım. Ve çoğunlukla da O’nun uygun gördüğü doğru zamanda ya biz dilemiş olduğumuzu unutuyoruz ya da iş işten geçmiş oluyor bizim için; hayatımızın bambaşka bir evresinde olmuş oluyoruz. Genelde zamanları öyle seçiyor sağ olsun.

Bize düşen ne peki sıra O’ndayken? Söyleyeyim hemen: Sabır, güven, teslimiyet kendisine. Yapabiliyor muyuz? Ahhhhh! Yapabilsek var ya neler olacak neler zaten!

Ben çok net bu üç kavramı kendi hayatımda gözlemlediğim bir dönemdeyim. Çok farkındayım bana bunları öğretmeye çalıştığını, şu an özel hayatımda içinde bulunduğum durumla.

Sen dile ve gerisini bana bırak, ben senin için en iyisini gerçekleştireceğim zaten merak etme” diyor. Ama gelin görün ki nasıl zorlanıyorum anlatamam. Hatta olmuyor! Her defasında kendimi telkin ediyorum: “Hayırlısı, bırak en iyisi olacak” vb. diyorum ama kendimi gene birtakım ‘hadi’lerin içerisinde, sen yoksa benim mutlu olmamı istemiyor musun gibi sorgulamalarda, en iyisi bu işte ben biliyorum gibi ego bazlı yaklaşımlarda, dipsiz karanlık korku ve endişelerde buluyorum.

Yahu ne zor kendisini teslim etmesi insanın. Neden bu kadar zor? Ne kadar kontrol delisi insanlarız biz (Böyle olmayan üstüne alınmasın, genel konuşuyorum). Kontrol delisi, egolu ve şımarık diye bile sıfatlandırılabiliriz bazen.

Her şeyin en iyisini biz biliyoruz ve ne istersek hemen anında gerçekleşmeli mesela. Gerçekleşmezse vay haline bu dünyanın! Bence çoğumuzun 3 yaşında şekerini düşürüp avaz avaz ağlayan çocuktan farkı kalmıyor.

Neden duramıyoruz? Neden bırakamıyoruz? Neden güvenemiyoruz? Sevmek ve güvenmek çok farklı iki kavram unutmayın. Çok büyük çoğunluğumuz yukarıdakini seviyor eminim, fakat kaçımız güveniyor ben pek emin değilim. Bunu şimdi düşünmeye başlarsanız da kendiniz için hangi noktada olduğunuza dair, sizden ricam; dürüst olun kendinize. Ceza, meza almayacaksınız merak etmeyin güvenmezseniz de. O bizi her halimizle çok seviyor ve kabul ediyor.

Sanırım ego ve zihin çok devreye girip haykıra haykıra şarkı söyleyip dans ettikleri için kafamızda, onlara aldanıyoruz. Öyle yüksek ki sesleri… Yukarıdakinin de öyle kısık ki, fısıltı adeta… Anca gerçekten sessizliğinizde duyabildiğiniz sessiz ses… Hangisine daha çok kulak verirsek kazanan o oluyor ve genelde de zihin öyle yüksek sesli oluyor ki sağ olsun; kulak arkası yapmak söylediklerini, aşırı zorluyor.

Bu sefer elimde bir veri ve çıkardığım bir sonuç yok. Şöyle, böyle yapın da diyebileceğim bir noktada değilim. Sadece ben de bu sabır, güven, teslimiyet konularının tam da ortasında kalmış durumdayım bu ara. Ama en azından farkında yaşamak bile öyle çok şey değiştiriyor ki insanda. Sadece şu oluyor sanırım bu defa: İstikrarla, düzenli meditasyon yaptığım için ve o sessizliğimden hiç kaçmadan orada mutlaka vakit geçirdiğim için o fısıltıyı daha rahat duyar oldum. Evet tabii ki zihin, ego var; hep olacak çünkü insanım. Ama en azından eskiye göre bütün gün kafamı şişirmiyorlar diyebilirim. O açıdan evet, kesinlikle çok daha rahatım! Önerebileceğim bir şey varmış şimdilik: Düzenli meditasyon pratikleri!

Bir de bu ara kardeşimden duyduğum bir şey var: Beyne komut vermek!

Baya çalış beyninle, komut ver, eğit” diyor bana. Bu da onun yolunda keşfettiği yollardan bir tanesi. Ben henüz adapte edemedim ama yazarken iyi oldu hatırladım. Ben biraz da beynimle iş birliğine gireyim; o yola bakayım en iyisi… Belki önüme başka başka kapılar, yollar açılır bu sırada, hayatımızı kolaylaştıracak bu doğrultuda. Bulursam paylaşacağım söz!  

Peki sizin var mı bırakmaya, güvene, sabra ve teslimiyete yönelik kalbinize iyi gelen yollarınız?

Sakince, neşe ve coşku dolu, sınırsız yaratım yaptığımız, güvenerek yaşadığımız hayatlara…

Çok çok bol bol sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Kalıpları yıkıp kendinize hiçbir şey yapmama izni verin

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale