Kendimizi iyileştirerek dünyayı iyileştirebilir miyiz?

Kendinizi iyileştirerek dünyanın iyileşmesine katkı sağlayabileceğinizi hiç düşündünüz mü? “Kendimizi iyileştirdiğimizde, dünyayı iyileştiririz. Çünkü beden, bireysel hücreleri kadar sağlıklıdır ve dünya da bireysel ruhları kadar sağlıklıdır.” diyor Mark Nepo, The Book of Awakening: Having the Life You Want by Being Present to the Life You Have kitabında. Hayatta karşılaştığımız zorluklar, yaşadığımız kötü günler bazen kendi başımıza, bazense yaşadığımız şehrin ya da ülkenin başına gelenler bizi durma noktasına getirebiliyor.

Hepimizin hiçbir şey yapmak istemediği, üretmeye devam etmek için motive olamadığı zamanlar illaki olmuştur -olacaktır da- ancak çözüm hayata küsüp bir kenarda beklemek değil. “Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol!” diyor Mahatma Gandhi ve işler iyi gitmediğinde neyin değişmesini istiyorsak önce kendimizden başlamamız gerektiğine işaret ediyor.

Gerçek bir iyileşme süreci başlatmanın, pozitif bir dönüşüm yaratmanın anahtarı, kendimizden başlamak! Daha iyi dünya istiyorsak önce kendimizin daha iyi versiyonuna ulaşmalıyız. İyileşen bir dünya için iyileşen bireyler… Gelin, bunu nasıl başarabileceğimize bakalım.

Neden iyileşmeye kendimizden başlamalıyız?

Başkalarının davranışlarını veya dış etkenleri değiştirmek zor olabilir, ancak kendi tutumumuzu, tepkilerimizi ve davranışlarımızı değiştirebiliriz. İyileşme sürecinde kendimizden başlamak, kontrolü elimize almamıza yardımcı olur ve kendi duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde etkili bir şekilde çalışabiliriz. Her birimizin içinde potansiyel olarak büyük bir güç yatıyor, kendimizden başlamak, bize bu içsel güçlerimizi keşfetme ve kullanma fırsatı verir.

Kendimizden başlayarak içsel dönüşümü gerçekleştirdiğimizde, yani iyileşme sürecimiz için ilk adımları attığımızda, ruhsal ve duygusal açıdan daha dengeli ve sağlıklı bir duruma geliriz. Bu da içsel huzur ve refahımızı artırırken, etrafımıza da daha olumlu bir enerji yaymamızı sağlar. Pozitif bir ruh haliyle, işimizi daha iyi yapar, ilişkilerimizde daha sağlıklı iletişim kurar, başkalarına destek olacak gücü bulur ve adeta ‘bir sevgi topuna’ dönüşebiliriz -zıpladığı her yere sevgi götüren cinsten-. Sevginin iyileştiremeyeceği hiçbir şey olmadığını hatırlayarak…

Kendimizi iyileştirmeye odaklandığımızda önce kendimize karşı sevgi, saygı, şefkat, anlayış gibi olumlu duygular geliştirmeye başlarız; sonra bu duyguları etrafımıza saçarız. Dalga etkisini (ripple effect) hatırlayalım: Dalga etkisi, bir olayın veya eylemin başlangıç noktasından yayılarak diğer insanlara ve ortama etki etmesidir. Örneğin, güler yüzle bir ortama girdiğinizde daha fazla insanın size gülümsediğini fark edersiniz, sevgi dolu bir tutum sergilediğinizde çevrenizdeki insanlardan da benzer tavırlar görmeye başlarsınız. Kısacası, kendi içsel dönüşümünüz size olduğu kadar etrafınızdakilere de ilham verir ve onları da kendi dönüşümlerini başlatmaları için teşvik eder. Bu da toplumsal değişimin başlamasına yardımcı olur ve daha geniş bir ölçekte dünya üzerinde pozitif bir etki yaratabilir.

Kendimizi iyileştirme sorumluluğunu aldığımızda, dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesi için ‘bireysel katkılarımızı’ dahil etme gücünü keşfedebiliriz. Sonuç olarak, dünyayı iyileştirmek için kendimizden başlayacağız ve küçük adımlarla kendi yolculuğumuza odaklanarak dünyada çok daha büyük bir etki yaratma potansiyelimizi keşfedeceğiz.

İyileşme sürecini nasıl başlatabiliriz?

Evet, kendimizden başlayacağız, daha iyi bir dünya için ‘daha iyi bir ben’ diyeceğiz… Peki ama nasıl?

Kendinize odaklanın

Kendini iyileştirme, kişisel gelişimimize yatırım yapmak ve kendimizi daha iyi bir versiyon haline getirmekle başlar. Bu süreç, dünyada barışı ve sevgiyi yaymak için de önemli bir adımdır. Özellikle zor zamanlardan geçerken kişisel ihtiyaçlarınızı karşılamak, öz bakım pratiklerini benimsemek imkansız görünebilir, ancak değişmek, gelişmek, iyileşmek istiyorsanız kendinize iyi bakmanız gerektiğini unutmamalısınız. Dengeli beslenin, yeteri kadar uyuyun, bedeninizin ihtiyaçlarına kulak verin, gereken takviyeleri alın; bedeniniz, ruhunuza ve zihninize iyi bakın.

Hedeflerinizi gözden geçirin

Değişmesi gereken neler var? Daha önceki hedeflerinizde başarısız mı oldunuz? Yeni hedefleriniz neler olabilir? Nerede yanlışlıklar var, daha iyi nasıl olabilirdi? Hepsini düşünün. Değişmesi gereken hedefleriniz varsa değiştirin, daha iyilerini koyun. Beklentileriniz üzerine yoğunlaşın, uyarlamalar yapın. Değişmeyen tek şey, değişimin kendisi. Takılıp kalmayın. Devam edin. İhtiyacınız olan motivasyon, değişimin içinizde başlamasıyla gelecektir, göreceksiniz. Sadece inanın ve adım atın.

Olumlu duygularınızı pekiştirin

Sevgi ve şefkat dolu, sürekli iyilik haliyle donatılmış bir toplumda, dünyada yaşamak istiyorsanız içinizdeki olumlu duyguları yeşertin. Negatif düşünmenin, karamsar inançlar arasında boğulmanın kimseye faydası yok. Kendinizi sevin, insanları sevin, affedin, şükredin. Olumlu düşünceler, sevgi, neşe ve minnettarlık gibi duyguları güçlendirmek, ruh halimizi yükseltir ve içsel iyileşme için gerekli zemini oluşturur. Şükran günlüğü tutabilir, mindfulness pratiklerinden faydalanabilir, yoga ve meditasyon gibi iyi yaşam alışkanlıklarını benimseyebilirsiniz.

İyiliği küçük alışkanlıklarla yayın

Her sabah karşılaştığınız komşunuza selam veriyor musunuz? İş arkadaşlarınızı yeterince tebrik ediyor musunuz? Sevdiklerinize onları sevdiğinizi sık sık dile getiriyor musunuz? Kendiniz üzerinde çalışmaya devam ederken çevrenize de sevgi ve iyilik yaymaya devam edebilirsiniz. İçinizde büyüttüğünüz olumlu duyguları etrafınıza yayarak diğer insanları da iyileşme sürecinin içine dahil edebilir, yaşadığınız dünyayı güzelleştirebilirsiniz.

Üretmeye devam edin

İster bir öğretmen ister bir doktor ister bir yazar olun… Mesleğiniz veya yaptığınız iş ne olursa olsun elinizden gelenin en iyisini yapın. Üretmeye devam edin. Böylece yaratıcılığınızı ve tutkularınızı canlı tutabilir, hayat amacınız üzerinde çalışabilir, hem kendinize hem çevrenize ilham vererek motive olabilirsiniz. Eğer çalışmaya bir süre ara verdiyseniz ya da işlerden biraz uzak kalmak istiyorsanız da odağınızda olan şey ne ise onun ‘en iyisini’ yapmaya çalışın. Dinlenecekseniz onun da hakkını verin. Kısacası, ne yapıyorsanız en iyisini yapın. Üretmek, sadece fiziksel olarak bir çıktı almak anlamına gelmez.

Dünyayı iyileştirmek, büyük bir hedef gibi görünebilir, ancak gerçekte her birimizin yapabileceği küçük adımlarla başlayabiliriz. Kendimizi iyileştirerek, içsel dönüşümümüzü gerçekleştirerek ve toplumsal bir etki yaratarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirebiliriz.

Kendi içsel yolculuğumuza çıkarak, empati kurarak, pozitif enerji yayarak ve toplumsal bilinçle hareket ederek, çevremizde olumlu bir değişim yaratma gücümüzü keşfedebiliriz. Unutmayalım ki, her birimizin yaptığı küçük iyilikler, toplumsal bir dönüşüm yaratmak için birleştiğinde büyük bir etki yaratabilir. Kendimizi iyileştirerek dünyayı iyileştirmek bizim elimizde!

İlginizi çekebilir: Her şeyi yapabilirim zihniyeti nedir? Bize ne gibi faydalar getirir?

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!