Doğamız gereği, çevremizdeki diğer insanlarla kendimizi kıyaslamaya eğilimliyiz. Bu kıyaslamalar, genellikle başarılar, görünüş, yetenekler ve sosyal statü gibi alanlarda gerçekleşir. Ancak, bu kıyaslamaların neden bu kadar yaygın olduğunu ve psikolojimizi nasıl etkilediğini anlamak da çok önemlidir.
Kültür ve toplum, kişiler arasında kıyaslama yapmaya etken olan alanlardan biri olabilir. Toplumsal normlar, başarı, güzellik, standardize gibi kavramları belirlerken, bu normlara ulaşma çabası içinde olan insanlar kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslarlar. Örneğin, medyadaki idealize edilmiş bedenler veya sosyal medyadaki mükemmel ve mutluluk dolu hayatlar, insanların kendilerini başkalarıyla kıyaslamasına neden olabilir.
Dahası, bazı insanlar kendilerini değerlendirirken dış etkenlere çok fazla bağlılık gösterirler. Başkalarıyla kıyaslamak, kendi değerlerini belirleme sürecinde önemli bir rol oynar ve bu nedenle sürekli bir kıyaslama eğilimi içinde olabilirler. Örneğin, bir kişi iş başarısını, maddi varlıklarını veya fiziksel görünümünü dikkate alarak kendini değerlendirebilir ve bu değerlendirmeleri başkalarıyla karşılaştırabilir.
Kıyaslamaların altında yatan bir diğer sebep de duygusal ihtiyaçlardır. İnsanlar genellikle başkalarıyla kıyaslamayı, kendilerini daha iyi hissetmek ve güvenlerini artırmak için yaparlar. Özellikle düşük benlik saygısı oluşan bireyler, başkalarıyla kıyaslamayı bir tür güven arayışı olarak kullanabilirler. Bu durumda, başkalarıyla kıyaslanarak duygusal boşlukları doldurma eğilimi gösterebilirler.
Öte yandan, kıyaslamalar bazen hedef belirleme ve motivasyon kaynağı olarak da kullanılabilir. Başkalarının başarıları, insanların daha iyi olmaya çalışmalarına ve hedeflerine odaklanmalarına yardımcı olabilir. Özellikle rekabetçi bir ortamda bulunan bireyler, başkalarının başarılarından ilham alarak daha fazla çaba harcayabilirler. Ancak, bu durumun aşırıya kaçması ve sağlıksız bir rekabet ortamı yaratması da mümkündür.
Sürekli olarak kişinin kendisini başkalarıyla kıyaslaması, birçok olumsuz etkiye yol açabilir. Düşük benlik saygısı, stres, kaygı, mutsuzluk ve kıskançlık gibi duygusal sorunlar bu durumdan kaynaklanabilir. Ayrıca, sürekli bir rekabet ortamı içinde olmak, insanların mutluluğunu ve içsel huzurunu olumsuz yönde etkileyebilir. Özellikle sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, insanlar başkalarının mükemmel gibi görünen hayatlarını görerek kendilerini daha fazla kıyaslayabilir ve bu da depresyon ve kaygı gibi ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir.
Sonuç olarak, kendimizi sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamak doğal bir eğilim olsa da, bu eğilimin farkında olmak ve olumsuz etkilerini azaltmak önemlidir. Kendinizi tanıyın, değerlerinizi belirleyin ve kendi yolunuzda ilerlemeye odaklanın. Herkesin farklı bir yaşam hikayesi ve değerleri vardır, bu nedenle kendinizle barışık bir şekilde yaşamınızı sürdürmek çok kıymetlidir. Başkalarıyla kıyaslama yapmak yerine, empati gösterip takdir edebilirsiniz. Hem kendinizi hem karşınızdakini… Herkesin farklı güçlü yanları vardır ve bu çeşitlilik, yaşamı renklendiren şeylerden biridir.
Sevgilerimle.
İletişim: Instagram @klinikpsikologbetulcavlak
İlginizi çekebilir: Sanat terapisi ile içten dışa uzanan yolculuğumuz