X

Kendimizi akışa teslim edebilmek için: Her şeyi, elimizden gelen en iyi şekilde yapmış olmak neden önemli?

Sistemler, yaşayan tüm varlıkların ortak görüş ve haklarını saklı tutmak için kurgulanırlar. Yaşamın sürekli devinen ve gelişen haline uyum sağlamak, kurgulanan sistemlerin ayakta kalmasını ve sağlıklı olmasını sağlar. Bu dönüşüme ayak uyduramayan sistemler ise çöküşe geçer ve yok olurlar. Bazı durumlarda ise, çöküşe geçen sistem şimdiye kadar edindiği gücü elinden bırakmamak için, kendi varlık değerini dışarıdan aldığı için, bağlı bulunduğu tüm varlıkları manipüle ederek varlığını sürdürmeye çalışır.

Egonun sistemleri, devlet sistemleri, toplulukların sistemleri hiç farketmez aynı şekilde çalışır. Sağlıksız bir ego, kendi gücünü “kişisel öneminden”, yani yarattığı kimliklerden, illüzyonlardan, oynadığı oyunlardan gelen alkışlardan, uçlarda yaşanan “sevgi-öfke” duygularından, korkularından alır. Bunlardan sıyrılmayan varlık, egosunun yarattığı sanal varlığına enerji yetiştirmek, onu beslemek için her şeyini feda eder. Kendini feda eder. Artık, içsel gücü iyice zayıflar ve neredeyse bir robot gibi, kimliklerin ihtiyaçları doğrultusunda özünden bağımsız hareket etmeye başlar.

Aynı şey devlet sistemleri için de geçerlidir. Devlet, varlıkların haklarını saklı tutmalıdır. Bu yüzden geliştirilmiş bir sistemdir. Eğer kendini güçsüz ve başarısız hissettiği noktada dönüşüp değişmeyi kabul etmez ise, “kişisel önemi” doğrultusunda hareket etmeye başlar. Edindiği ve tutunduğu sahte kimliklerini öne sürerek, o kimlikleri beslemek adına bağlı olduğu tüm enerji varlıklarını manipüle ederek oradaki enerjiyi sömürür. Sonunda özüyle bağlantısını koparır. Bu durumda, varlığının amacını unutmuş içi boş bir yapı olarak kalır.

İnsanlar ve insanların yarattıkları arasında hiçbir fark yoktur. Bunları, yazmamdaki sebep, elbette halihazırda yaşadıklarımız ve son kertede İzmir’de yaşadığımız deprem ve sonrasında kendini boşlukta, sahipsiz, güvensiz hisseden insanlardır. Kendi yarattığımız, kendimizin beslediği, varlığını sürdürmesine izin verdiğimiz yapı bizleri olması gerektiği kadar korumuyor. Aynı sağlıksız bir egonun, kişinin kendisini korumadığı gibi. Sistem, sadece kendini koruyor.

Burada bakmamız gereken, çözmemiz, anlamamız gereken bir durum var. Hermetik felsefe “Aşağıdaki yukarıdaki gibidir, yukarıdaki aşağıdaki gibidir der” yani; en küçük parçada olan bütünde de öyledir. Bizler, kendi hürriyetini “kişisel önem”lerine devretmiş insan varlıkları isek, yani duygu ve düşüncelerimizin sorumluluğunu almaktan imtina ediyor ve korkularımızın ardına gizleniyor isek, kurduğumuz sistemler de aynısını yapacaktır. Bizler, kendi duygu düşüncelerimizi ne pahasına olursa olsun ifade ediyor ve dönüşüme “evet” diyorsak kurduğumuz sistemlerde ihtiyaçlarımıza “evet” diyecektir.

Kişisel çıkarlarımız, kopyalanmış fikirlerimiz, tembellikten veya korkudan adım atmayan hallerimiz, sorumluluktan kaçmak için kurduğumuz oyunlara takılı kalır hareket etmezsek, kısa yollar ile günü geçirmeye çalışır isek, yaşadığımız her doğa olayı felaketimiz olur. Bizi bir arada tutsun ve adaletimiz baki kalsın diye kurduğumuz sistemler efendimiz olur.
Peki ya özgürlük? Hani nerede “özgür irade”? Hani yaşamın mucizeleri?

Bunları yaşamak için, bunları görünür kılmak için kendi zihinsel özgürlüğümüze kavuşmalı, kendimizi ayıklamalıyız. Korkulardan, konfor alanlarından, bağımlılıklardan, inanç kalıplarımızdan, kendimizden daha fazla değer verdiğimiz metalardan, kibirimizden…

En küçük parça değişsin ki, büyük parça da değişsin.

Ali Şeriati, kitabında insanı yaratan, sorgulayan ve seçen olarak tanımlıyor. Zihnin ve sistemin girdabında bu üç öğeye yer yok. O zaman kamil bir insandan bahsetmek mümkün müdür? Biraz daha çaba ve istikrara ihtiyacımız var.

Spiritüel alem, çiçek böcek alemi değil, tam tersine sorumluluk ve gerçekler düzlemidir. Tahammül kapasitemizi genişletip susmayı öğreneceğimiz yer değil, fikrinin hürriyeti ardında dimdik durabilecek gücü yarattığın ve kendine koşulsuz güvendiğin yerdir. Sağlık budur.

Her şeyi, yaptığımız her işi, elimizden gelenin en iyi şekliyle yaptığımızda, hürmeti ve saygıyı her zaman saklı tuttuğumuzda, ilahi akışın ve teslimiyetin içinde manaya kavuşuruz.

O zaman yer sallandığında biliriz ki “Toprak ananın doğasına uygun, onun şiddetine dayanıklı, onunla aynı ritimde hareket eden yapılarımızın içindeyiz ve güvendeyiz.” Biliriz ki “bazı şeyleri kontrol edemeyiz ama bizler elimizden geleni yapmış olmanın ve sorumluluğunu sonuna kadar almış olmanın huzurunda olacağız”, biliriz ki,“hep beraber ve birbirimiz için buradayız.”

Dürüstlük, sorumluluk almak, çalışkanlık, açık gönüllülük, netlik, hürriyet, aklı kullanma üzerine bolca çalışmamız gereken konular.

Kendi ışığımızın, enerjimizin, yaşamımızın sahipleri yine kendimiziz. Bunlara sahip çıkalım, çıkalım ki dünya gezegenini güzel bir yuva yapalım.

Hepinize çok sevgiler…

İlginizi çekebilir: Kendimizi yeniden yaratmak mümkün: Bir heykeltıraş gibi kendimizi yontarak şekil verebiliriz

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale