Birinin bize yaptığı iyiliğin de kötülüğün de sebebi biz değiliz.
Bizimle ilgisi yoktur, kişinin kendi habitatı ile, kendi dünyasının anayasası ile ilintilidir. Biz iyi olduğumuz için bize iyi davranmaz ya da biz bunu hak ettiğimiz için iyicil değildir.
O öyle olduğu için olduğu gibi davranır, bunda bir yargıya vararak sınıflandırıp etiketleyen bizlerizdir. Ve bunu negatif veya pozitif bir davranış olsun, kullanmak istediğimiz için üzerimize alırız.
O kadar sevilmiyorum ki bana kötü davranıyor
O kadar seviliyorum ki bana çok iyi davranıyor.
İkisinin de bizimle bir ilgisi yoktur. Davrananın kendisi ile ilgilidir.
Sevgi dolu biri, herkese karşı “iyi” davranır, sevgi dolu davranır.
Bunu kendimize mal etmek isteyenler bizleriz.
İçinde sevgi barındırmayan birisi herkese “sevgisiz” davranır.
Bunu da üzerimize alıp kendini değersiz hisseden bizleriz.
Değer duygumuzu dışarıdan almaya çalışanlar isek, sonsuza kadar köklenmemiş duygulara gark edeceğimiz bir kehanet değil, doğal bir sonuçtur.
Bizler, dışarıdaki duygu marketinden, ihtiyacımız olanı, kendimize “hak” gördüğümüzü gider alırız.
Kendimize “değersizliği” hak görüyorsak içeriden, habitatında kendine değer vermeyen bir evreni olan insan ile alışverişe gireriz.
“Ne güçlü bir değersizliğin var, bir tutam alabilir miyim?”
O bizim ekmeğimiz, aşımızdır.
Bundan sebep, yaşadığımız duygu durumlarının karşımızdaki ile değil, bizim alışverişimizle ilgili olduğunu görmek gerekir. Günün sonunda, hiçbir evren sahibi, kendi evrenine izinsiz, “vizesiz” başka bir duyguyu almaz.
Yaptığımız alışveriş bizim talebimizledir.
Kendimize güzellikleri hak görüyor isek, habitatı çiçek bahçesi bir dünyaya gitmemiz doğaldır.
Açlığımızın kaynağı ne ise ona gideriz, iyi veya kötü değil, bize özel de değildir.
Bir ağacın meyvelerini bize özel büyütmediği gibi. Elma ağacından elma alırsınız. Elma ağacı o sene meyve vermedi ise, bize küstüğünden veya garezi olduğundan değildir. Bu, onun dünyası ile ilgilidir.
Ne kadar çeşitli duyguya sahip isek, o derece alışverişe nail oluruz.
Biri bir tutam duygu alır ve ihtiyacımız olan bir tutamı onlardan alırız.
Hiçbir şey bize özel değil, farkında isek bizim seçimimiz ile olur.
Tam olarak bunu idrak ettiğimiz anda, kızmak, öfkelenmek, büyük sevinçler yaşamak, duygulardaki manik hal yerini “coşkulu bir huzura” ve “gerçek büyümeye” bırakır.
Bu başımızı illüzyon dünyasından kaldırdığımız andır.
Derin bir nefes…
İlginizi çekebilir: Özür teraziniz doğru tartıyor mu?