Kendimize dair sahip olduğumuz 6 yanlış yargı

Çocukluğumuzdan beri çeşitli bilgiler, ön yargılar ve inanç sistemleri içinde yaşıyoruz. Bunların içinden doğruyla yanlışı, gerçekle hurafeyi ayırt etmek zamanla mümkün olsa da, özellikle hayata bakış açımız ve düşünme şeklimiz büyük oranda çevresel etkenlerle şekilleniyor. Kişilik bozuklukları ve özellikle de genç nesil içinde sıkça görülen kendini sevmeme, kendinden emin olmama durumları işte bu yanlış inançların yerleştirdiği sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.

Öz sorumluluk almamak, yani başına gelenlerin kendi hatalarından değil, başkaları yüzünden başına geldiğini düşünmek, narsisizmin en önemli çıktılarından biri.

Kendimize dair şüphe ve inançsızlığımızın aslında bu -çoğu acımasız ve hatalı olan- inançlardan kaynaklanması, tatsız bir ironi taşıyor. Ailesel travmalar ya da geçirilen zor bir çocukluk, maddi ve/veya manevi yokluk hissiyle büyümek, sataşılan çocuk olmak, mahalle baskısına maruz kalmak ya da değerimizin sahip olduklarımızla ya da sosyal statümüzle ölçülmesi, bizi daha hırçın, sert mizaçlı ve kendine karşı acımasız bir hale getirebiliyor. Bu da çeşitli kişilik bozukluklarına yol açabiliyor; aşırı derecede öz güvensizlik ya da, biraz şaşırtıcı da olsa, narsisistik kişilik bozukluğu gibi.

Kendimizi sevmekten narsisizme

Narsisistik kişilik bozukluğu sadece kendini fazla sevmek ve önemsemek değildir. Öz sorumluluk almamak, yani başına gelenlerin kendi hatalarından değil, başkaları yüzünden başına geldiğini düşünmek, narsisizmin en önemli çıktılarından biri. Dikkat! Narsisistik kişilik bozukluğu empati eksikliğini, başkalarından beklenen takdir ve onayı, kendi çıkarları uğruna başkalarının ayağını kaydırma gibi davranışları ve sürekli diğerleri tarafından kıskanıldığı hissini beraberinde getirebilir.

Oysa kendimizi kabullenmek ve sevmek, narsisizm gibi bir aşırılık içermediği sürece geçen zamandan keyif almaktan, işimizi iyi yapmaya kadar hayatımızın her alanını etkileyen olumlu bir eylemdir.

Kendimizi sevme yolundaki engeller

Uzmanlara göre, kişisel gelişimimizi yavaşlatan ve kendimizi olduğumuz gibi kabullenmemizi engelleyen 6 hatalı yargı şöyle:

1. Kendimi sevmeyi hiç öğrenmediğim için bunu yapmam mümkün değil. Başkaları beni sevmeli.

Ebeveynlerinden yeterli ilgi ve sevgi görmeyen çocukların sıkça hissettiği bir duygudur. Bu çocuklar ileri yaşlarda, rol modeli eksikliklerinden ötürü hiçbir zaman iyi ebeveynler olamayacakları endişesi ile, kendilerinden asla memnun olmama döngüsüne girebilirler.

Başkasını suçlama eğilimini, kendi hatalarıyla onlarınkini ayırabilme becerisiyle karıştırmamak gerekir. Sevilmemesinin öncelikle kendi hatası olmadığını kabullenmek, kişinin bu durumu kabullenip atlatmasına yardımcı olur.

2. Kendimi sevmek çok zor ve bunun için bir neden bulmak zaman alıyor.

Kendimize düşman olmak, hiçbir işimize yaramaz.

Bizi sevmeleri için başkalarını manipüle etmenin, kendimizle uğraşmaktan daha kolay olduğu gibi yanlış bir düşünce vardır. Oysa kendimize dönmek çoğu kez daha kolaydır, tabi kendimize karşı açık olabilirsek. Beğendiğimiz yönlerimizi bulmak o kadar da zor olmasa gerek. Bunları not etmek faydalı olabilir.

3. Başkasının beni sevmesi, kendimi sevmekten daha iyi hissettirir.

Aslında en güzeli, bu ikisinin birlikte olması! Kendimizi sevmediğimiz sürece başkasının bizi neden sevdiği sorusu da yanıtsız kalacağından, bu sevginin bizi tatmin etmesi mümkün olmaz.

4. Eğer kendimi seversem başkaları beni sevmez ve yalnız kalırım.

Kendini sevdirmek için başkalarına ihtiyaç duyduğunu göstermesi gerektiği düşüncesi, büyüme çağındaki gençler arasında oldukça yaygın. Sanki sadece muhtaç insanlar sevilebilirmiş gibi… Oysa yukarıda bahsettiğimiz gibi, sevgi sevgiyi çeker. Yanlarında olduğumuz gibi davranabildiğimiz, bizi yıkıcı eleştirilere boğmayan insanlarla çevrelenmek, kendimizi kabullenmemize fayda sağlar.

5. Canımı başkaları acıttığına göre beni iyileştirmek ve sevmek de onlara düşer.

Beğendiğimiz yönlerimizi bulmak o kadar da zor olmasa gerek. Bunları not etmek faydalı olabilir.

Ne yazık ki kimse bunu yapmayabilir, özellikle de başkalarının sorumluluklarını üstlenmeleri gerektiğinde… Yaralarımızı sarmak ve kendimizi toplamak en çok bize düşeceğinden, kendimize düşman olmak hiç işimize yaramaz.

6. Sevilmeye layık değilim.

İşte bu en yanlış düşünce. Kendimizi reddettiğimiz ölçüde değersiz hissediyor, kendimizden hoşlanmıyoruz ve bu bizi bir kısır döngüye sokuyor. Oysa her insan sevilmeye layık ve onu özel kılan pek çok inceliğe sahip… Kendi inceliklerimizi de kendimizi iyi tanıyarak bulabilir ve sevilmeye layık olduğumuza önce kendimizi ikna edebiliriz.

İlgili yazı: Kişilik özellikleriniz zor zamanlarınızda nasıl davranışlar doğuruyor?

Kaynaklar:
mindbodygreen
Halcyon
Tiny Buddha

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!