X

Kendi yolumuzu seçerken kalbimizin sesini mi dinlemeliyiz?

“Her yola tek tek yakından ve dikkatle bakın. Her bir yolu gerekli olduğunu düşündüğünüz kadar çok deneyin. Sonra kendinize ama yalnız kendinize şu soruyu sorun: ‘Bu yolun bir kalbi var mı?’ Varsa, o yol hayırlıdır. Yoksa size hiçbir faydası olmayacaktır.”  Carlos Castaneda

Hayat boyunca birçok yol ayırımı yaşarız. Birçok farklı zamanda birçok farklı yolu yürürüz. Kimi zaman zorunda kalırız, kimi zaman bilerek seçeriz. Kimi zaman beğenilmek isteriz, kimi zaman takdir görmek. Bunları ardımıza alabilirsek bazen yolu seçeriz ama bir bakmışız yapayalnız kalmışız. Yol bu, bir kez girdiğimizde kalabalıklar içinde olmayı da yalnız kalmayı da göze almış oluruz bir kere.

Ben bugün bu yazımda sizlerle yürümek durumunda olduğumuz fakat tekrar tekrar uğraş vermemiz gereken yollara bakalım istiyorum. Bir kez başladığımızda bir yerinde düştüğümüz, sonra yeniden kalktığımız, belki yaralarımız dolayısıyla çokça acı çektiğimiz… Nerede hata yaptığımızı anladığımız ve yeniden yola çıktığımız… Yola çıkmak ve yeniden adım atmak cesaretine eriştiğimiz o tüm acılara rağmen yol almaktan vazgeçmediğimiz; adeta “kalbimizi koyduğumuz” yollara bakalım istiyorum.

Sizlerle birlikte daha yakından soralım istiyorum bu yazımda: “Eğer bizler bu dünya üzerinde rastgele bulunmuyorsak ve bir yol seçmemiz gerekiyorsa bu yolu nasıl seçeriz? Bu yolu seçerken kalbimiz bize yol göstermekte midir? Onu ne kadar dinleriz? Kalbi olmayan bir yol bizi nereye götürmektedir? Kalp ve yol nerede birleşir? Birleşmediğinde nereye sürükleniriz? Ya birleştirebildiğimizde bu yol bizi nereye kavuşturur? Ve evet, kalbi olmayan bir yol gerçekten yürümeye değer mi?

Hayatımız boyunca diğer insanları memnun etmek için çıkarız yollara. Kimimiz için motivasyon en iyi maaşı kazanmaktır. Ne de olsa yüksek bir maaş tam olarak hayal ettiği mutluluğa kavuşmasına giden en ulvi yoldur. Kazandığımız anda ne olur? Gerçek ile yüzleşiriz, aşırı derecede stres ile boğuşuruz. Belki geceleri uyuyamayız. Kazandığımız o muhteşem büyük maaşı harcamaya yeterince zamanımız da olmuyordur. Ya hayat kalitemiz ya hayatımız ya kapalı bir ofiste geçen günümüzün on belki on iki (hatta bazen on beş bile olabilir) saati… Yine de bu bizim yolumuzdur, motivasyonumuzun yüksek olduğu muhteşem yolumuz. Bu yolda kalp nerede diye sormuyoruz, sorduğumuzda ise cevap alamıyoruz. Kalbi sabah kendimiz için ayırdığımız beş dakikalık kahve kokusuna veya öğle arasında koştura koştura bir arkadaşımızla yediğimiz yemeğimizde lütfedilen bir dost muhabbetinde arayabiliriz belki… Bilgisayar ekranı, bitmeyen toplantılar ve kocaman hesap dosyalarımız bize kalpten haber veremezler ne yazık ki.

Başka memnun etme yolları da vardır. Çocuklarımızın geleceği için çok sevdiğimiz işimizden ayrılmak örneğin. Eşimiz istemiyor diye çalışmaktan vazgeçmek. Evimizde çok sevdiklerimiz için yemek yapmayı, evimizin kadını olmayı seçeriz… Peki ya çocuklarımız büyüyüp uçup gittiklerinde hayatımızın amacına ve sonucuna kalp ile bakmayı başarabilir miyiz? Kendi kalbimiz o yıllar boyunca nerede kalmıştır. Diğerlerini mutlu ettiğimiz bu yol boyunca bir kere bile dönüp bakmak aklımıza geldi mi? Yapayalnız kaldığımızda “tek yolun” gerçekten çalışmayı sevdiğimiz işi bırakmak olduğunu mu göreceğiz? Yeterince denedik mi? Kalbimizin olduğu yolda kalabilmek için yeterince ısrar ettik mi? Kalp bu yolda ne yazık ki bulunmamaktadır…

Başkalarını muhteşem şekilde mutlu ederiz. Aslında kalbimizin atmadığı evliliklerimizle, ilişkilerimizle, sevgili gibi olduklarımızla… Dürüstçe kalbimizi koyup da yürüyemediğimiz yollardır bunlar. Kalp yoktur ama elimizi tutan iyi kötü bir adam ya da bir kadın vardır değil mi yanımızda… Öyle ya, kalbimiz olup veya o yola kalbimizi koyup da yürüyeceğimize kalbimizi ezip de yürümek daha kolay gelir. Hem dışarıdan bakıldığında herkesin takdiri ancak bu şekilde toplanabilmektedir. Bir gün biri çıkar karşımıza ve hiç duraksamadan soruverir kalbimizin nerede olduğunu. Ya da bir kalbimiz olduğunu hatırlatır. Bu yol ne yazık ki yürümekte olduğumuz yoldan çok çok uzaklardadır ve bu yolda kalp yoktur.

Bir de her ne olursa olsun diğerlerini memnun edemediklerimiz vardır. Takdir toplayamadıklarımız, yine mi diye sorulanlar, ne zaman vazgeçeceksin diye kaşımıza dikilenler… Ve her seferinde asla cevabını verebildiğimiz… İşte o yollarda kalp vardır, o yolların kalbi vardır. O yollarda kalbimiz katlarca hızlı atar. Her şeye ve herkese rağmen yürürüz bu yollarda. Dikenlerle kaplı olduğunu bilsek de yapayalnız olsak da dünya üzerinde bir kişi bile bize inanmıyor olsa da biz o yolların kalbi olduğunu biliriz. O yolların kalbi vardır. Tıpkı akıntıya karşı öleceğini bile bile yol almaya çalışan somonlar gibi. Tıpkı sonunun ne olduğunu bilmeyen ve yuvadan ilk kez kocaman bir yükseklikten aşağıya kendini bırakma cesareti ile uçmayı veya ölmeyi öğrenecek olan yavru kuş gibi. Tıpkı ilk kez nefes almak ve oksijenle yanacağımız o andan sonra hayatın gerçeğine ermek gibi. Ve tıpkı geri dönemeyeceğini bilse de okyanusa açılmaktan korkmayan, bilinmeyen kıtaları keşfe çıkmak hayaliyle tutuşan Kolomb gibi…

Bugün bu yazımı okuyorsanız hayat yolunuza kalp gözünüzle bakmanızı dilerim. Yürüdüğünüz yolların kalbini, kalp atışlarını, varlığını duyabiliyor musunuz? O yollar sizi muhteşem kalp atışlarıyla karşılayabiliyor mu? Her kim ve her nasıl olursanız olun, yanınızda bir kişi bile olmasa dahi bu yolların kalp sesine kalbinizi bağlamaya hazır mısınız?

Bugün sizin o muhteşem yolunuzun bir kalbi var mı?

 

İlginizi çekebilir: Çok sevmek özgürlüğün önüne geçtiğinde sevgili kalabilmek mümkün mü?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale