X

Kendi sağlıklı yaşam hikayemizi nasıl yazabiliriz?

“Sağlık ticari değildir” diye kocaman tabela yaptığım bir paylaşımım var sosyal medya hesabımda. Ve elbette sağlık en karlı ve her zaman ticari olacak sektörlerden birisi. Temel ihtiyaçlarımızı ekonomiden bağımsız tutamıyoruz ve bedel karşılığında hizmet ya da ürün olarak alıyoruz. Buraya kadar herkesin bildiği arz ve talep dengesinden bahsediyorum. Diğer taraftan ben her insanın sağlık hizmetlerine erişiminin, işlenmemiş taze gıdaya, temiz çeşme suyuna, güneş alan bir eve erişiminin bedelsiz ve koşulsuz olması gerektiğini düşünüyorum. Benim değerlerime göre sağlıklı bir yaşam ticari olmamalı. Benim söylediğim ve istediğim olabildiğince gerçek ve samimi bir dilek olsa da bir hikayesi yok.

Robert Shiller’ın “Narrative Economics” kitabını okumaya başladım (Türkçe bir terminoloji görmedim ama sanırım “Anlatı Ekonomisi” diyebilirim çevirisi için), bu benim için kesinlikle konfor alanından çıkmak demek çünkü ekonomi ve finans hiçbir zaman ilgi alanım olmadı. Peki, bu kitap ve isim neden dikkatimi çekti?

Nobel ödül sahibi bir ekonomist olmasının yanı sıra, Yale Üniversitesi’nde verdiği bir dersinde girişi şöyle yaptı: “It’s not about how to make money, it is about making things work” (“Finans nasıl para kazanılacağıyla ilgili değil, işlerin yürümesiyle ilgili”). Verdiği dersin adı ise Financial Markets (Finansal Piyasalar), bu yazının içeriğine konu olmuşken, sayın Shiller’in çok iyi bir anlatıcı olduğunu eklemeliyim ve dersini kesinlikle tavsiye ederim. Ekonomi ve finansı, bireysel sağlıktan bu zamana kadar ayrı tutmuş olmamı biraz naif bulabiliriz. Peki, anlatı ekonomisinde işlerin yürümesini sağlayacak hikayemiz nedir? Sağlığın neden ticari olmadığını anlatmak için biraz daha Yale Üniversitesi’nden eğitim almaya devam ederken, gelin bireysel sağlığımızı planlamayı konuşalım.

Çıkış noktam, herkes için ücretsiz ya da minimum giderle bir sağlık planı oluşturmak ve bunun sürdürülebilir olması. Elimizde ücretsiz olan neler var: Temel sağlık bilgisine erişim, bu sebeple okur yazarlığımızı artırabiliriz, makro ve mikro besinler nelerdir, hormonlar ve etkileri, genel anatomi, hareket etmenin gerekliliği, sağlıklı ruhsal bir dünyanın iç yansımaları nasıldır, sağlıklı düşünme biçimleri, karar alma teknikleri, hayır diyebilmek, sınırları tanımlamak, kişisel alan tanımı, en önemlisi değerleri anlamak mümkün. Her gün güneşe çıkmak ücretsiz, her gün su içmek mümkün, yürümek ücretsiz, imkanlar dahilinde protein almak ve liften zengin beslenmek mümkün. Şu ana kadar size ticari bir öneride bulunmadım, bir yaşam biçimi önermedim. Kendi sağlığınızı planlamayı size bıraktım, sadece temel sağlık prensiplerinin altını çizdim.

Ama hala eksik bir şeyler var değil mi? Araya sihirli bir kelime, özel bir kür, popüler bir diyet, mucize bir formül, sihirli bir dokunuş koymadım.

O zaman baştan başlayalım.

Duygusal yeme bozukluğu yaşıyorsunuz, özellikle stres yönetiminde zorlanıyorsunuz. İş ve özel yaşam dengesini kuramıyorsunuz, belki hayır diyemeyerek stresi derinleştiriyorsunuz. Farkında olmadan kendinizi akşamları sınırsız bir atıştırma döngüsünde buluyorsunuz. Koşmaya başlamışsınız, yararını da görüyorsunuz fakat bir süredir yediğinizi yakmak için kullandığınız bir araca dönüşmüş. Diyetisyen kontrolünde zayıflamayı ve yeme ataklarınızı kontrol etmeyi de denemişsiniz, fakat doygunluk hissini yakalayamamışsınız. Aynı döngü içindesiniz. Belki de “Başka türlüsü mümkün değil” dediğiniz andasınız. Daha fazla denemek ve yanılmak istemiyorsunuz. Belki bir takviye olabilir ya da uygulaması basit başka bir çözüm önerisi… Fakat alışkanlıklarınızı değiştirmek şu anki yaşam döngünüzde yönetebileceğiniz bir süreç değil.

Hikayenizi burada durduruyorum. Bir kaç sorum var:

  • 7 yaşındaki siz stresle nasıl başa çıkıyordunuz? Neler yapıyordunuz? Daha önemli bir soru: Aile ortamında nasıl bir enerji hakimdi? Aile bireyleri stresi nasıl yönetiyordu?
  • 17 yaşındaki siz stresle nasıl başa çıktınız? Özellikle üniversite giriş sınavları yaklaşırken, kariyerinizin temellerini oluşturacak öğretim ve eğitimi seçmeye nasıl karar verdiniz? Aileniz aldığınız karara müdahale etti mi?
  • Zorlu kısımları tamamladığınızda -üniversiteyi kazanmak, bitirmek, iş hayatına başlamak gibi- stresinizde azalma ya da artma oldu mu? 27 yaşındaki siz stresle nasıl başa çıktınız?

Gelelim bu ana… Duygusal yeme bozukluğu sizin kişisel tarihinizde ne zaman başladı, bu konuda farkındalığınız var mı? Başladığı dönemdeki duygularınızı anımsıyor musunuz? Yaşadığınız olay ya da travma önemli değil, ne hissetiniz? İlk başlarda, ilk deneyimlediğinizde size ne hissettirdi? Yaşadığınız travmaya ya da problem haline gelen olaylara baktığınızda şunu gözlemliyor musunuz: Aslında olmak istemediğiniz bir durum içindesiniz, durumu iyi analiz edemediğiniz için hayır diyememişsiniz, olay içindeyken fark ediyorsunuz.

Şimdi öğrenmeye başlayalım mı?

Bir örnek aktardım, bu tip bir örnek yaşayan kişinin imkanı dahilinde bir psikologdan destek değil ama danışmanlık almasını dilerdim ya da bu bizim bir çalışma seansımız olsaydı muhakkak isterdim.

Burada hareket etmek, ruhsal sağlık, bedensel sağlık, beslenme, alışkanlıklar arasındaki dengeyi bulma konusunda fikrim olsa da, durum analizi, sınır koyma, stresle baş etmeyi öğrenme ve belki düşünce kalıplarını değiştirme, bir disiplinle, yani psikoloji ya da psikiyatri ile daha sağlıklı olur. Bu bir öğrenmedir.

Danışmanlık önerisine kadar olan süreç kişinin bireysel sağlığını kontrol ettiği ücretsiz bir çalışma yöntemi olabilir. Hikayeleştirmek, sanıyorum döngüleri anlamada daha yararlı oluyor. Diğer taraftan güneş ve yürümek hala bedava.

Çıkış noktam Robert Shiller’in hikayelerin viralleşmesinin büyük ekonomik olaylara nasıl sebebiyet verdiğini anlattığı kitabıydı aktardığım gibi. Tam da zamanında dikkatimi çekti. Popüler sağlığın, sağlık ekonomisi üzerindeki etkilerini görüyoruz, hem dijitalleşen sağlık, mesela kalp ritminizi takip eden akıllı bir kol saati ya da yüzük, beslenme planınızı değiştiren sosyal bir akım, mesela Veganizm, yeme sıklığınızı değiştiren pioneer (öncü) bir yaklaşım, mesela Silikon Vadisi’nde CEO’ların “life hacking” dedikleri sağlıklı yaşam önerileri, ayakta çalışmak, tek öğün beslenmek, karbon değeri ölçülmüş Hindistan cevizi suyu içmek gibi… Hepsinin etkisini ekonomik olarak görüyoruz. Tüm bu sebeplerle “Anlatı Ekonomisi” dikkatimi çekerken, bu kadar çok majör değişimde kendi sağlık hikayemizi ve dolayısı ile dengemizi nasıl koruyacağımızı daha sık düşünüyorum.

Hadi baştan başlayalım mı?
Kendi hikayemizi yazalım.

İlginizi çekebilir: Genel sağlığınıza ne kadar hakimsiniz: Mini bir soru-cevap yapalım mı?

Deniz Özalp: Merhaba, Ben Deniz Özalp. Berlin doğumluyum, ilk anadilim Almanca. Hayatıma Almanya'da başladım, daha sonra Adana'ya dönüş ve eğitim hayatına devam ettiğim Adana Koleji ve takibinde İstanbul Bilgi Üniversitesi ve biraz sonra ekleyeceğim eğitimlerimle bir çok disiplini çalıştığım bir iş hayatım var. Bilgi Üniversitesinde iki anadal çalıştım: İşletme ve Reklamcılık. İkisinden de derece ile mezun oldum. Mezuniyetimi takiben staj için Londra'ya gittim ve iki yıla yakın bir çalışma hayatım oldum. İlk iş hayatıma Londra'da başladım. Madison Avenue olmasa da, ajans girişi burada yaptım; mükemmelliyetçi çalışma ortamının ve her yazılanın bir sözleşme olabileceğini, dili doğru kullanmayı İngiliz Kültürü ile öğrendim. İstanbul'a dönüşüm ile sırasıyla 3 global ajansta çalıştım. Bu çalışmalarım sürerken spor hayatım ve yazın hayatım devam ediyordu. Yamaç paraşütü, dağcılık, rüzgar sörfü, tırmanış, cycling, pilates, fitness gibi bir çok spor alanında eğitim aldım ve eğitmenlik yaptım. Sağlık Ajansı iş tecrübemle beraber Wellness alanına hem kurumsal hem de bireysel olarak giriş yapmaya ve bu alanda kendimi geliştirmeye başladım. Son yaklaşık dört yıldır Wellness alanında çalışmalarımı sürdürüyorum ve öğrenmeye devam ediyorum. Integrative Nutrition, 'Sağlık Koçu' sertifikamı, Leiden Üniversitesinden 'Mindfulness' eğitimimi, Stanford Üniversitesinden 'Food and Health' eğitimimi, Yale Universitesinden 'The Science of Welbeing' dersini, Team ICG'den 'Indoor Cycling Trainer' sertifikasını, Michael King Pilates'ten sırasıyla 'Mat Stage 1 Trainer', 'Mat Stage 2 Trainer', 'Reformer Pilates Trainer' sertifkalarını ve 'Master Group Class Workshop' katılım sertifikasını aldım.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale