Kendi içine yolculuk yapmaya cesaret eden, kendiyle bütünleşir
Çok kapsamlı bir bilimsel alan olan psikolojinin, hayatımızın birçok farklı yerinde karşımıza çıktığının farkında mısınız? Okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlere varıncaya kadar psikoloji bilimi yaşamın birçok farklı alanına nüfuz eder. Psikolojiyle yakın ilişki içinde olan konulardan biri de modadır. Hem moda hem psikoloji eğitimi almış biri olarak, Dior modaevinin yeni koleksiyonunu tanıtmak için çektiği kısa filmi seyreder seyretmez hemen Jung’u hatırladım. Bu kısa ama etkileyici filmde, filmin ana kahramanı olan kadının çıktığı içsel yolculuğa tanık oluyoruz. Film boyunca karşımıza Jung’un bazı arketipleri çıkıyor. Bunlardan ikisi anima ve animus.
Jung ezoterizme ilgi duyan bir insandı. Jung çalışmalarında Budizm gibi Doğu felsefelerinden de etkilenmiş, hatta Kundalini yoga hakkında bir kitap yazmıştır. 1927’de Sinolog Richard Wilhelm’in Almanca’dan çevrilmiş Taocu simyaya dair “Altın Çiçeğin Gizi” adlı eseri Jung’a göndermesinin ardından, Jung simya ile de ilgilenmeye başlamıştır (Kavut, 2020). Uzun yıllar süren arkadaşlıklarında Freud, Jung’un ezoterizme duyduğu bu ilgiden hoşlanmadığını sık sık dile getirmiştir. Freud, Jung’un sık sık mistisizmden bahsetmesinin, kariyerlerine negatif etkisi olacağını düşünüyor ve veliahtı olarak gördüğü Jung’u bu konu hakkında devamlı uyarıyordu.
Jung’un Analitik Psikoloji kuramında, kişiliğin tümü psişe olarak adlandırılır. Jung, psişeyi 3 ana gruba ayırmıştır; ego (bilinç), kişisel bilinçaltı ve kolektif bilinçaltı. Jung’un psikolojiye katkılarından biri kolektif bilinçaltı kavramıdır. Jung’a göre insanlar bu kolektif bilinçaltı ile doğarlar. Jung, kolektif bilinçaltı imgelerine arketip adını vermiştir. Jung’un psikoloji dünyasına kazandırdığı “arketip” terimi, psikoloji literatüründe, algılarımızı örgütleyen, bilinç içeriklerini düzenleyen, değiştiren ve geliştiren yapılar olarak tanımlanır (Darıcı, 2013: 77, Akt. Kızıl, 2015).
Jung’un arketiplerinden ikisi anima ve animustur. Anima, erkek psişesinin dişil yanını, animus ise kadın psişesinin eril yanını temsil etmektedir. Jung’a göre “bir erkeğin bilinçdışında kalıtımla aktarılan, bir kadın ortak imgesi vardır” (Gürol, 1977: 16, Akt. Kızıl, 2015). Bir erkeğin animası annesi tarafından, bir kadının animusu ise babası tarafından şekillendirilir. Anima ve animus kişinin karşı cinsi keşfetmesinde yardımcı olur. Jung’a göre her erkek kendindeki kadın imgesine (anima) uyan kişileri çekici bulur. Kadın ise kendi animusuna uygun olan erkeklere çekim duyar.
Dior’un bana Jung’u hatırlatan koleksiyon tanıtım filmine dönecek olursak, bu filmin aynı zamanda feminist öğeler taşıdığını da belirtmeliyiz. Zaten Dior modaevinin İtalyan kreatif direktörü Maria Grazia Chiuri koleksiyonlarında feminizme sık sık yeren bir tasarımcı. Chiuri’nin Fransız modaevinin başına ilk geçtiği yıl hazırladığı koleksiyonda “We Should All Be Feminists” (Hepimiz feminist olmalıyız) yazan tişörtler çok dikkat çekmişti. Hepimizin bildiği gibi masalların kadın kahramanlarının kaderi, masaldaki yakışıklı prensler tarafından kurtarılmayı beklemektir. Ancak Matteo Garrone tarafından yönetilen bu kısa filmde, kurtarılmayı bekleyen bir prenses yok. Filmin ana kahramanı kadın kendi içine doğru bir yolculuğa çıkarak, kendinin bastırdığı yönleriyle karşılaşıp onlarla bütünleşiyor ve en nihayetinde bir nevi kendi kendisinin kurtarıcısı oluyor. İşte burada da devreye yine Jung’un psikoloji dünyasına kazandırdığı bir terim olan bireyleşme (individuation) giriyor.
Jung psikolojisinde bireyleşme nihai hedeftir. Bireyleşme, anima ve animus’un farkına varıp onu gölge arketipi de dahil olmak üzere bilinçaltının bastırılmış kısımlarıyla birleştirerek otantik benliğimizi bulmaktır. Bilinçle, bilinçaltını birbirine bağlamaktır. Böylelikle tüm yönleriyle barışık, tam bir insan oluruz. Amaç kişinin bölünmez bir bütün durumuna gelmesidir; tek, uyumlu, biricik birey olmak demek insanın kendi özü olması demektir (Jung, 2006). Bireyleşme kişinin olması gereken insan olmasıdır.
Garrone’nin filminde de kadın kahramanımız kendi içine doğru bir seyahat yapmaya cesaret ediyor ve gölgesi dahil ruhunun tüm bölümlerini keşfederek, anima ve animusuyla bütünleşiyor. Size benliğinizin tüm yönlerini keşfe çıkma cesaretiyle dolu günler diliyorum. Jung ilginizi çekiyorsa dilimize çevrilmiş kitaplarını okuyabilir ve Jungçu psikoterapistlere danışabilirsiniz.
2021 yılını “Kendini Sevme ve Hayatı Güzelleştirme Yılı” ilan ettim. Her hafta @ranakutvan kullanıcı isimli Instagram hesabımdan bu konuyla ilgili psikoloji ödevleri paylaşıyorum. Hadi hep beraber kendimizi sevmeye ve dünyayı güzelleştirmeye. Bu arada sizlere bir eğitim haberim var. Zoom üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Darıcı, S. (2013). Bilinçaltı Reklamcılık ve İletişim Teknikleri. İstanbul: İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları.
Gürol, Ender (1977). Carl Gustav Jung. İstanbul: Cem Yayınevi.
Jung, C.G. (2006). Analitik Psikoloji, Çeviren: Ender Gürol, İstanbul: Payel Yayınları.
Kavut, S. (2020).Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 6 (2), Kış, s. 681-695.
Kızıl, G. S. (2015). Yeni Gözetim Ve Jung’un Kolektif Bilinçdışı Kuramı Arasındaki İlişkinin Filmsel Anlatım Olanakları Açısından Değerlendirilmesi. Doktora Tezi.
İlginizi çekebilir: Rol modellerimizden ilham alıp motivasyonumuzu artıralım