X

Kendi güvenli alanınızı oluşturmak için sınırlarınızı fark edin

Kendi sınırlarınızı gözetmek deyince aklınızda neler canlanıyor? Benim gözümde sanki başkaları tarafından ısrarla istila edilmeye çalışılan kalemi savunmak gibi bir senaryo canlanıyor. Benim kalem, gerçekten benim sınırlarımı, benim güvenli alanımı ifade ediyor. Peki, kalemi savunmak, yani sınırlarımı korumak ne anlama geliyor?

Sınırlar konusu tek seferde açıklanıp çözülemeyecek kadar kapsamlı bir konu olsa da, bu yazımda giriş niteliğinde sınırlarımızın çeşitlerine ve sınırlarımızı belirli kılmanın hayatımıza olası etkilerine değineceğim. Söz konusu sınırlar olunca akla gelen ilk kavramlardan biri güven olur. Sınırlar kendimizi güvende hissetmekle çok yakından ilişkilidir. Güvenin yanına bir tane daha kavram eklemek gerekirse buna da ihtiyaçlar diyebiliriz. Kendi ihtiyaçlarımızı belirlemeye başladığımızda sınırlarımız kendiliğinden belirlenmeye başlar.

Öncelikle fiziksel sınırlarımız, yani bedenimiz ve birtakım fiziksel ihtiyaçlarımız var. Fiziksel ihtiyaçlarımızın karşılandığının farkında olmak yetişkin olarak bizim sorumluluğumuzda. Örneğin, ben doyduğum halde daha fazla yemeye zorlanırsam veya biri bana izin verdiğimden fazla yaklaşmak isterse (bu fiziksel yakınlık kurmak isteyen biri veya tıklım tıkış bir toplu taşıma aracında burnumun dibine kadar gelmiş biri olabilir) bu durumlarda fiziksel sınırlarımın ihlal edildiğini anlarım. Fiziksel sınırlarımız zorlandığında bunu nispeten daha rahat fark edebiliyorken, duygusal sınırlarımız zorlandığında bunu o kadar kolay fark edemeyebiliriz. Örneğin arkadaş grubumuza uyum sağlamak adına, sevdiğimiz insanla çatışma yaşamamak adına, başkalarına karşı ayıp etmemek adına zaman zaman istemeyerek bazı davranışlar gerçekleştirebiliriz. Nerede durmak istediğim konusunda net olmam, beni böyle bir duruma düşmekten kurtarabilir.

Sınırlarımızın aşıldığının en büyük göstergesi öfke duygusudur. Öfkelendiğimizi hissetmek bu noktada çok kıymetlidir… Bize sınırlarımızla ilgili neler anlattığına bakmayı deneyebiliriz. Bizim isteğimiz dışında çevremizdekilerin hakkımızda yorum yapması, kararlarımıza karışması, sormadığımız halde fikir beyan etmesi söz konusu olduğunda sinirleniriz. Canımız çok yandığında “Ay, bu kadarcık şeyden insanın canı acır mı?”, çok yorulduğumuzda “Ben sabahtan akşama kadar şunu, bunu yapıyorum, amma çabuk yoruldun!” tepkilerini almak kapasitemize ve sınırlarımıza saygı duyulmadığını gösterir. Sınırsızlığın kabul gördüğü ve sınırların çoğu zaman iç içe geçtiği ilişkiler yaşanan toplumumuzda kendi sınırlarımızı gözetmek oldukça önemli hale geliyor.

Kendi sınırlarımızı araştırmak ve keşfetmek oldukça önemli. Nerede durmayı tercih ediyorum bunu bilebilirsem, ancak o zaman sınırım aşıldığında bunu fark edebilirim. Bir diğer açıdan baktığımızda, eğer ben kendi sınırlarımı belirleyip bunları ortaya koymazsam, başkaları bunu benim yerime yapacaktır. Kendimle ilgili sınırların başkaları tarafından belirlenmesine izin verdiğimde ise belki uyumlu olurum, akıllı-uslu olurum, ancak kendim olmaktan vazgeçmiş olurum. Kendi ihtiyaçlarımı bilemem ve karşılayamam, kendi duygularıma duyarsızlaşabilirim veya biriktirdiklerim hiç olmadık yerde öfke patlaması şeklinde kendini gösterebilir. Oysa sınırlarımın farkında olup sınır ihlali yaşadığımı fark ettiğimde tepkimi gösterirsem, sağlıklı bir yerden kendimi ifade etmiş ve kendiliğimi ortaya koymuş olurum.

Kendi alanımızı, yani sınırlarımızı belirlemek merak etmek ile başlar. Bana ne iyi geliyor, ne iyi gelmiyor? Bu bana uyuyor mu, uymuyor mu? Ben hayatıma neyi almak, neyi almamak istiyorum? Bana iyi gelmeyen şeyler konusunda nasıl sınır koyacağım? Kale benzetmesine geri dönecek olursak sınırlarımızı belirleyip kendimizi ifade etme cesaretini gösterebildiğimiz zaman, bize iyi gelen şeyleri içeri alıp iyi gelmeyen şeyleri dışarıda bırakabilir ve böylece kendi kalemizde güvenle yaşayabiliriz.

Dilerseniz @dorecoaching Instagram hesabını takip ederek paylaşımlarımı görebilir, benimle iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Başkası için yaşamayı bırakıp gerçek benliğimize nasıl yaklaşırız?

Beyza Turan: Profesyonel olarak yaşam koçu, amatör olarak yazarım. “Bu hayatı nasıl daha iyi yaşarım?” sorusuna kafayı takmış biri olarak öğrendiklerimi paylaşmayı çok önemsiyorum. İlgi alanlarım arasında olan duygu, davranış, bilinçaltı, motivasyon ve ilişkiler konularında okumayı, konuşmayı ve yazmayı çok severim. Geçmişimden kısaca bahsetmem gerekirse; Koç Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği okudum ve Uluslararası İşletme yüksek linans programını tamamladım. İş hayatımda Google, Facebook (Londra) ve Adphorus şirketlerinde çalıştım. Daha sonra kendi kişisel gelişimimi de önceliklendirerek, profesyonel koçluk eğitimimi tamamladım ve Dore Coaching’i kurarak danışanlarıma destek vermeye başladım. Dilerseniz bir selam vermek veya sorularınızı iletmek için bana @dorecoaching Instagram hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale