X

Kemik erimesini önlemek, eklem ağrılarını gidermek ve kas kütlesini artırmak için mutlaka tüketmeniz gereken mikro besin öğeleri

Dünyayı keşfetmek, yazı yazmak, kitap okumak, yemek yemek, oturmak ya da koşmak… Hayatımız boyunca bedenimizi ayakta tutan, organlarımızı destekleyen, hareket etmemizi sağlayan, attığımız her adımı borçlu olduğumuz en önemli sistemlerin başında kas ve iskelet sistemimiz geliyor. Kas ve iskelet sisteminin sağlığının korunması için en az hareketli bir yaşam tarzı ve düzenli egzersiz kadar önemli olan şeyse beslenme düzeninde bu sistemi destekleyen temel besin öğelerine yer verilmesi. 

Kas, kemik ve eklem sağlığının korunmasında beslenmenin rolü

Kaslar, kemikler ve eklemlerden oluşan iskelet sistemi sağlığının korunması; kas, kemik ve eklem ağrılarının önlenmesinde, vücudun postürünün korunmasında, tüm sistemlerin uyumlu ve düzgün çalışmasında, hareket kabiliyetimizin artırılmasında, güç gerektiren en ufak işleri bile tamamlayabilmemizde hayati bir öneme sahip.

Eklem iltihaplanmaları, romatoid artrit gibi enflamasyona bağlı eklem rahatsızlıkları, darbe ve burkulmalar sonucu yaşanan kırılmalar ve çatlamalar, kas ağrıları ancak kemik ve kas sistemini güçlendirici etkiye sahip bir beslenme düzeni izlenerek önlenebiliyor. Bu nedenle kemiklerin, kasların, kıkırdak ve bağ dokunun yapısında bulunan yapı taşlarını çok iyi bilmek ve bu yapı taşlarının korunmasına, dokulardaki hücrelerin çoğalmasına destek olacak besinleri tüketmek oldukça önemli. Gelin bu mikro besin öğelerinin neler olduğunu ve hangi besinlerde bulunduğunu yakından inceleyelim.

Proteinin kas, kemik ve eklem sağlığına faydaları

Protein, vücudumuzda hücre üretiminde kullanılan en temel besin öğelerinden biri. Solunumdan boşaltıma, metabolizma faaliyetlerinin tamamında hayati bir rol üstlenen protein, söz konusu kas, kemik ve eklem sağlığı olduğunda adını anmadan geçilmemesi gereken besin öğelerinin başında geliyor. Kaslarımızın %20’sinden fazlası proteinden oluşuyor. Yeterli ve dengeli miktarda protein tüketmek, yeni kas liflerinin oluşturulmasında, zarar gören kasların ve kemiklerin tamir edilmesinde, kas ve kemik kütlesinin korunmasında son derece önemli bir rol oynuyor.

Kişiden kişiye değişmekle birlikte birçok insan bir öğünde yalnızca 30-42 gram kadar protein sindirebiliyor. Bundan daha fazla protein aldığımızda ise vücudumuz bu fazladan alınan proteini kas yapımı ya da hücre onarımı için kullanamıyor. Bu yüzden fazladan alınan protein, yağ olarak depolanıyor. Kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, kuruyemişler gibi bitkisel pek çok protein kaynağı bulunsa da, hayvansal ürünlerde bulunan proteinlerin çok daha yüksek kalitede olduğu söyleniyor. Bunun sebebiyse, hayvansal kaynaklardan elde edilen proteinlerin kas sağlığı için optimum fayda sağlayacak aminoasitlerin tamamını bir arada içermesi.

İlginizi çekebilir: Yeterli miktarda protein tüketiyor musunuz: Protein eksikliğinde vücudunuzda gerçekleşen 5 değişiklik

Kolajenin kas, kemik ve eklem sağlığına faydaları

Vücuttaki hücrelerin yapısında bulunan, en önemli yapısal proteinlerden biri olan kolajen sadece daha genç ve dolgun görünen bir cilt için değil, aynı zamanda daha sağlıklı kemikler ve eklemler için de son derece önemli bir bileşen. Güçlü kolajen lifleri dokularınızı bir arada tutar. Kolajen, kemiklerinizin zayıflamasını ve kırılmaya yatkın olmasını engeller. Ayrıca kemiklerinizi iskeletinize sabitleyen tendonları, kemikleri birbirine bağlayan eklemlerdeki bağ dokuyu ve kırkırdakları da güçlendirir. Kemikteki dokulara esneklik vererek kırılma ve çatlamaları önleyen, eklemlerdeki kıkırdak ve bağ dokunun yapısında bulunarak kemiklerin birbirine sürtünmesini ve eklem iltihaplanmalarını engelleyen, yeni kas ve kemik hücresi üretilmesine yardımcı olan kolajenler vücudumuzda doğal olarak üretilse de, yaşımız ilerledikçe üretimi yavaşlayabiliyor. Bu nedenle uzmanlar, kemik ve kas sağlığının korunması için, özellikle ilerleyen yaşlarda kolajen içeren besinlerin daha fazla tüketilmesini, vücuda dışarıdan alınan kolajenlerin emilimi konusunda bir problem yaşanması durumundaysa emilimi görece daha kolay olan kolajen takviyelerinin alınmasını ve vücutta kolajen sentezlenmesine destek olan C vitamini kaynaklarının tüketilmesini öneriyor.

İlginizi çekebilir: Hem cilt hem vücut için değerli bir protein: Kolajen nedir, ne işe yarar, hangi besinlerde bulunur?

C vitamininin kas, kemik ve eklem sağlığına faydaları

C vitamini, kas-iskelet sistemi sağlığında önemli rol oynayan vitaminlerin başında geliyor. Kaslarınızı, eklemlerinizi ve kemiklerinizi oluşturan dokular, yukarıda da bahsettiğimiz gibi yapısal bir protein olan kolajen içeriyor. C vitamini eksikliği yeterince kolajen üretilmemesine neden olarak kolajen dokunun parçalanmasına ve eklemlerinizde şişlik ve ağrılara yol açabildiği gibi kemiklerinizdeki dokuyu da zayıflatabiliyor. Araştırmalar ortalama boyutlardaki yetişkin kadınların günde en az 75 miligram erkeklerinse 90 miligram C vitamini alması gerektiğini söylüyor. Mevsiminde tüketilen pek çok meyve ve sebze, özellikle de çilek, kivi, kırmızı biber ve turunçgiller bol miktarda C vitamini içeriyor.

İlginizi çekebilir: C vitamini hakkında her şey: Nasıl işe yarıyor, nasıl kullanılıyor?

D vitamininin kas, kemik ve eklem sağlığına faydaları

Güneş ışığıyla birlikte vücutta sentezlenen D vitamini kemik, eklem ve kas sisteminin olmazsa olmaz vitaminleri arasında yer alıyor. D vitamini, kemiklerin yapısında bulunan, yiyecekler aracılığıyla vücuda alınan kalsiyum mineralinin bağırsaklar tarafından emilmesinde ve kemik hücresi yapımında kullanılmasında önemli bir rol oynuyor. Yağda çözünebilen bir vitamin olan D vitamini, kandaki kalsiyumun kemik hücrelerine aktarılmasında adeta bir köprü görevi görüyor. Deri yoluyla vücuda alınan güneş ışınları vücudumuzdaki D vitaminin en önemli kaynağı. Ancak sardalya, somon, ton balığı gibi yağlı balıklarda ve süt ürünlerinde de az miktarda da olsa D vitamini bulunuyor.

İlginizi çekebilir: D vitamini depolarınız ne durumda: D vitamini neden bu kadar önemli?

Kalsiyumun kas, kemik ve eklem sağlığına faydaları

Yaşın ilerlemesiyle birlikte kolajen üretiminin azalması, kas ve iskelet sisteminin zayıflamasına neden olabiliyor. Kalsiyum, özellikle kemik sağlığının korunması ve güçlendirilmesinde en önemli rolü oynayan minerallerden biri. Vücudumuzdaki kalsiyumun yaklaşık %99’u iskeletimizde bulunuyor. Bu nedenle kandaki düşük kalsiyum seviyeleri, kemik ve iskelet sağlığınızda problem olabileceğine işaret edebilir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte vücuttaki kemik doku yavaş yavaş azalmaya başlar. Yeterli miktarda kalsiyum tüketilmesi, kemik erimesinin yavaşlatılması ve kemiklerin güçlendirilmesi için son derece önemlidir. Kalsiyum eksikliği olan kişiler kemik kütlesini normalden çok daha hızlı kaybederler. Kemiklerin zayıflaması, iskelet sistemini kırılmalara ve çatlamalara karşı daha korunmasız hale getirebilir.

Kemik dokuyu güçlendirmesinin ve desteklemesinin yanında kalsiyum minerali ayrıca kaslarınızı beslemeye de yardımcı olur. Her bir kas lifi, kasılmak için az miktarda da olsa kalsiyuma ihtiyaç duyar. Hareket kabiliyetinin sürdürülebilmesi, kasların çabuk yorulmaması ve kas spazmları yaşanmaması için kalsiyum ihtiyacının günlük olarak çeşitli besinler yardımıyla ya da besin takviyeleriyle karşılanması gerekir. Özellikle süt ve süt ürünlerinde bol miktarda bulunan kalsiyum, soya ürünleri ve koyu yapraklı sebzeler aracılığıyla, bitkisel kaynaklardan da alınabilir.

İlginizi çekebilir: Günlük kalsiyum ihtiyacımız hakkında bilmeniz gereken noktalar

Omega-3 yağ asitlerinin kas, kemik ve eklem sağlığına faydaları

Eklemler sürekli hareket halinde oldukları için iltihaplanmaya duyarlıdır. Eklemlerdeki dokuların harekete ve sürtünmeye bağlı olarak zarar görmesi ve iltihaplanması şişliklere ve ödem oluşumuna neden olarak eklemlerdeki sürtünmenin artmasına ve eklem ağrılarının ortaya çıkmasına aracı olabilir.

Omega-3 yağ asitleri antioksidan ve antienflematuar etki göstererek eklemlerdeki iltihapların azaltılmasına yardımcı olur. Yapılan araştırmalar, sağlıklı ve doymamış yağlarda bulunan omega-3 yağ asitlerinin romatoid artrit gibi eklem iltihabı nedeniyle oluşan hastalıkların semptomlarının görülme sıklığını azalttığını gösteriyor. Omega-3 yağ asitleri ayrıca kemiklerdeki kıkırdak dokunun onarılmasına ve yeni hücre üretilmesine destek olarak eklem esnekliğini artırıyor ve eklem ağrılarını azaltıyor. Yağlı balıklar, keten tohumu ve ceviz en önemli omega-3 kaynakları olarak biliniyor.

İlginizi çekebilir: Omega-3 yağ asitlerini yakından tanıyın: Ne kadarı faydalı, nasıl tüketmeli, hangi besinlerden almalı?

Magnezyumun kas, kemik ve eklem sağlığına faydaları

Kalbin kasılıp gevşemesi, midenin sindirim fonksiyonunu gerçekleştirmesi, besinlerin yutulması gibi yaşamsal tüm fonksiyonlar kasların doğru şekilde kasılıp gevşemesiyle mümkün. Kasların gerekli ve doğru şekilde kasılmasını ve gevşemesini kontrol eden sinirsel uyarımlarsa magnezyum minerali aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Magnezyum minerali vücudumuzdaki tüm hücrelerin yapı taşı olan yaşamsal proteinlerin sentezlenmesinde, kas fonksiyonlarının düzenlenmesinde, metabolizmanın enerji üretmesinde, vücuttaki tüm kasların kasılıp gevşemesinde hayati bir role sahip. Magnezyum ayrıca, kalsiyum mineralinin kandan kemiklere ve eklemlere iletilmesinde de görev aldığı için sadece kas sağlığı değil, kemik sağlığı için de yaşamsal öneme sahip bir mineral.  Yeşil yapraklı, lifli sebzelerde; işlenmemiş tam tahıllarda, kuruyemişlerde bolca; hayvansal ürünlerde az miktarda bulunan magnezyumun bağırsaklar tarafından emilebilmesi için ihtiyaçtan fazla lif tüketilmemesi ve yeterli miktarda protein alındığından emin olunması gerekiyor.  

İlginizi çekebilir: Magnezyuma neden ihtiyacımız var: Yeterli miktarda magnezyum almak için doğru beslenme

Sağlıklı ve güçlü bir iskelet sistemine sahip olmak ve kas kütlenizi artırmak için hangi besinleri tüketmelisiniz?

Kas ve kemik sağlığınızı korumak, eklemlerinizi güçlendirmek, kas ve kemik kütlenizi artırmak; kemik erimesi, eklem ve kas ağrıları gibi problemlerin önüne geçmek için için yukarıda sağdığımız tüm mikro besin öğelerinden zengin bir beslenme düzeni izlemeniz şart. Besin değeri yüksek mevsim meyve ve sebzeleri, taze ve işlenmemiş gıdalar daha sağlıklı bir iskelet ve kas sistemine kavuşmanıza yardımcı olabilir.

Aşağıdaki besinler sağlıklı kemikler, eklemler ve kaslar için gerekli olan mikro besin öğelerince en zengin ve en fazla çeşitliliğe sahip olan kaynaklar olmalarının yanı sıra tüm sistemlerinizin düzgün çalışmasına, bağışıklık sisteminizin desteklenmesine ve daha sağlıklı olmanıza da yardımcı olacaktır.

Koyu yeşil yapraklı sebzelerin faydaları

Kalsiyum denince ilk aklımıza gelen besin süt ve süt ürünleridir. Ancak koyu yeşil yapraklı sebzelerin de kalsiyum içeriği oldukça yüksektir. Ispanak, marul, karalahana, pazı, maydanoz gibi sebzeler ve yeşil yapraklılar sağlıklı bir iskelet sisteminin en önemli destekleyicilerindendir.

İlginizi çekebilir: Kış mevsiminde yetişen sebzeler: Bağışıklık destekleyici kış sebzeleri, faydaları ve sebzeli yemek tarifleri.

Turunçgillerin faydaları

C vitamini, kolajen gibi yapısal proteinlerin üretimini desteklediği için kemik erimesini önlemeye yardımcı vitaminlerin başında geliyor. C vitamininin en önemli kaynaklarıysa kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi turunçgiller. Günlük olarak ihtiyaç duyduğumuz C vitamini ihtiyacını karşılayabilecek kadar çok C vitamini içeren turunçgillerden greyfurt, portakal, limon ve mandalina gibi meyveleri özellikle kış aylarında bol bol tüketmeniz öneriliyor. 

İlginizi çekebilir: Kış mevsimi meyveleri: Bağışıklık destekleyici, vitamin deposu kış meyveleri, faydaları ve meyveli tarifler

İncirin faydaları

Hem tazesi hem de kurusu oldukça yoğun miktarda kalsiyum ve magnezyum içeren incir, kemikler için ilaç niteliğinde bir meyve. Şeker oranı yüksek olduğu için, dolayısıyla da yüksek kalori içerdiği için dikkatle tüketilmesi gereken inciri kemik ve kas sağlığınız için öğünlerinize dahil edebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Sağlıklı tarifler: Pratik taze incir tatlısı

Yağlı balıkların faydaları

Omega-3’ün ve D vitamininin kemik sağlığı için son derece önemli olduğunu biliyoruz. Morina, somon, ton balığı gibi yağlı balıklar bu iki değerli bileşeni de içerdiği için haftada en az 2-3 kez öğünlerinize dahil etmeniz gereken besinlerin başında geliyor. 

İlginizi çekebilir: Somon Balığı: Besin Değerleri ve Sağlığımıza Faydaları

Bademin faydaları

Kalsiyum ve protein açısından en zengin kuruyemişlerin başında badem geliyor. 2 yemek kaşığı badem yaklaşık 112 mg kalsiyum içeriyor. Bu nedenle de kemik ve kas gelişimimiz için mutlaka tüketmemiz gerekiyor. 

İlginizi çekebilir:Badem sütü inek sütüne iyi bir alternatif mi: Ne kadar besleyici, hangi vitaminleri barındırıyor?

Süt ve süt ürünlerinin faydaları

Kalsiyum denildiğinde akla ilk gelen besinlerden olan süt ve süt ürünleri kemik ve kas sağlığının desteklenmesi için gerekli olan proteinlerce de son derece zengindir. Kas ve kemik sağlığınızı desteklemek için yoğurt, kefir, peynir, süt gibi hayvansal protein kaynaklarını öğünlerinizde günlük olarak tüketmeye dikkat etmelisiniz. Hayvansal ürünler tüketmiyorsanız, bitkisel bazlı protein kaynakları aracılığıyla da kalsiyum ve protein ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Ancak bitkisel bazlı kaynakların kalsiyum ve protein oranlarının hayvansal bazlı ürünlerden farklılık göstereceğini ve tüketmeniz gereken miktarın değişebileceğini unutmamalısınız. 

İlginizi çekebilir: Laktozsuz süt hakkında merak edilen her şey: Neden laktozsuz süt?

Yumurtanın faydaları

Yumurta ortalama 6 gram protein içerir ve vücudun ihtiyacı olan esansiyel aminoasitlerin karşılanmasına yardımcı olur.  Sadece içerdiği yüksek protein değil selenyum, fosfor, kolin, B12 gibi vitamin ve mineralleri de içeren yumurta en kaliteli protein kaynaklarının da başında geliyor. Omega-3 içeren, D vitamininin bağırsaklardan emilmesine ve kemik hücresi üretiminde kullanılmasına yardımcı olan yumurta, uzun süre tokluk hissi verdiği için diyet yapanların da rahatlıkla tüketebileceği besinlerin başında geliyor. 

İlginizi çekebilir: Bol proteinli kahvaltılar: Yumurta ile yapabileceğiniz 7 farklı tarif

Sonuç olarak sağlıklı bir iskelet sisteminin ve kemik, kas ve eklem sağlığının korunmasının ne yediğinizle doğrudan bağlantısı bulunuyor. Daha sağlam kemikler, daha güçlü kaslar ve eklemler için protein, sağlıklı yağlar, vitaminler ve mineraller açısından dengeli bir beslenme düzeni izlenmesi gerekiyor. Beslenme alışkanlıklarınız nedeniyle kas ve iskelet sistemi için gerekli olan besin öğelerini doğal kaynaklardan karşılayamıyorsanız ya da vücudunuzda besinlerin emilimiyle ilgili bir problem varsa, doktorunuza danışarak besin takviyeleriyle de bu besin öğelerini vücudunuza alabilirsiniz. 

Kaynaklar: BASF Nutrition, Spine Health, Health Line

 

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale