Kemerlerinizi bağlayın ve Swing fırtınası ile dansın büyüsüne kapılın
Şimdi gözlerimizi kapatalım ve şöyle 1950’li yılların başına gidelim. Kulağımıza hafif caz ritmi çalınsın, biraz saksafon ve biraz da trompet, sonra da davullar ve keman… Öyle bir ritm olsun ki, kalbinize sıcacık doluversin. Sanki yıllardır bildiğiniz bir ezgi duymuş gibi, bu neşeli ritme kendinizi kaptırıverin. Ve artık dansın ve müziğin büyüsüne kapıldınız, Swing yolculuğunuz çoktan başladı bile!
Swing dansı, diğer birçok dans çeşidi gibi, öncelikle müziğiyle tüm dünyada ‘’akım’’ olarak kabul edilecek büyüklükte ilgi uyandırmış bir dans türüdür. Swing müziğinin temelleri, 1930’lu yılların başında bir caz akımı olarak ortaya çıkmıştır. Müziğin sekiz notalık rahat bir ritme oturtulmuş olması, Swing dansının da temellerini atmıştır.
Swing müziğinde en fazla kullanılan enstrümanlar ise, caz müziğinin vazgeçilmezi olan saksafon, trompet ve viyoladır. Swing dansı da, aslında swing müziğindeki bu zenginlikten yayılmış bir dans olarak ortaya çıkmıştır. En bilineni ise Lindy-Hop olup, cazın kalbi Harlem’de 1950’li yıllara kadar değişimini tamamlamış tap, break dans ve serbest stil bütünüdür. Diğer bir tür ise Balboa’dır ve Afrikalı Amerikalıların etkilediği Afrikan-Amerikan Swing veya Batı Kıyısı Swing isimleri ile de bilinir.
Günümüzde Swing, 1930-50’li yıllar arasındaki popülaritesini kaybetmiş olsa da, halen disko dansları veya stil danslar için temelleri oluşturmaya devam etmektedir. Neredeyse tüm dans okullarında katılabileceğiniz Swing dansı derslerinde, özellikle caz müziğinin ritmine kendinizi bırakabilirsiniz. Hem enerjinizi yükseltmek, hem eğlenmek, hem de yeni bir hobi edinmek istiyorsanız Swing dansını kaçırmamanızı öneririm.