X
    Kategoriler: FEEL UP

Keloid Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?

İnsan cildi yaralandığında, yaranın üzerinde yara dokusu adı verilen fibröz bir doku oluşur ve böylelikle yara bölgesinin korunması ve onarılması sağlanır. Bazı vakalarda ise fazladan yara dokusu gelişir ve bunun sonucunda keloid adı verilen pürüzsüz, sert oluşumlar ortaya çıkarlar.

Keloidler orijinal yaradan çok daha büyük olabilirler. Genelde göğüs, omuz, kulak kepçeleri ve yanaklar gibi bölgelerde ortaya çıkarlar fakat bedenin herhangi bir yerinde de ortaya çıkabilirler.

Keloidler sağlığa zararlı değillerdir ama bazı estetik kaygılara sebep olabilirler.

Keloid Belirtileri

Keloidler yara dokusunun aşırı gelişiminden kaynaklanırlar. Yaranın kendisinden çok daha büyük hale gelme eğilimleri vardır. Tamamen gelişmeleri haftalar ve hatta aylar sürebilir.

Keloid belirtileri şöyledir:

  • et rengi, pembe veya kırmızı lokal bir bölge
  • deri üstünde çıkıntı yapan kitleli bir görünüm
  • yara dokusuyla zaman içerisinde gelişim ve büyüme gösteren bir bölge
  • deride kaşıntılı bir fazlalık

Keloid yara izleri kaşıntılı olabilirler ancak genelde sağlığa zararlı değillerdir. Rahatsızlık, gerginlik veya kıyafetlerin bir şekilde sürtünmesinden dolayı tahriş hissedebilirsiniz.

Keloid yara izleri bedende çok geniş bir alan kaplayabilirler ancak bu genelde nadirdir. Olduğu zaman sertleşmiş ve sıkı yara dokusu hareketliliği kısıtlayabilir.

Keloidler genelde sağlık değil de estetik probleme sebep olurlar. Çok büyükse veya çok görünür bir yerdeyse moralinizi bozabilir.

Keloidin Sebepleri

Pek çok cilt yaralanması keloid tipi yara izlerine sebep olabilir. Bunlar arasında şunlar var:

  • sivilce yaraları
  • yanıklar
  • su çiçeği izleri
  • kulak deldirme
  • sürtmeler
  • cerrahi kesik bölgeleri
  • aşı bölgeleri

İnsanların %10’u kadarının keloid sahibi oldukları tahmin ediliyor. Erkek ve kadınlarda ortaya çıkma oranları eşit. Koyu ten rengine sahip insanlarda ortaya çıkma ihtimali daha fazla.

Keloid oluşumu ile bağlantılı diğer risk faktörleri şöyle:

  • Asya kökenli olmak
  • Latino kökenli olmak
  • hamile olmak
  • 30 yaşından genç olmak

Keloidlerde kalıtımsal bir faktör de vardır. Yani ebeveynlerinizden bir veya iki tanesinde varsa sizde olma ihtimali de daha fazladır.

Yapılan bir çalışmaya göre AHNAK olarak bilinen bir gen kimlerde keloid ortaya çıkıp çıkmayacağı konusunda belirleyici rol oynuyor. Araştırmacılara göre AHNAK genine sahip olanlarda keloid tipi yara izi ortaya çıkma ihtimali daha fazla.

Eğer keloide eğiliminiz olduğunu biliyorsanız gereksiz ameliyatlardan, piercing gibi ürünlerden ve dövmelerden kaçınmak isteyebilirsiniz.

Keloid ve Hipertrofik Yara İzlerinin Farkı

Keloidler bazen hipertrofik adı verilen diğer yara izi türü ile karıştırılır. Bunlar pembe ile kahverengi renklerine sahip olabilen düz yara izleridirler. Keloidin aksine hipertrofik yara izleri daha küçüktürler ve zamanla geçebilirler.

Hipertrofik yara izleri etnik köken veya cinsiyet farketmeksizin eşit oranda görülürler ve çeşitli fiziksel ve kimyasal kaynaklı yaralanmalardan dolayı oluşabilirler.

Keloid İçin Evde Tedavi Nasıl Olur?

Keloid tedavisi kararı zorlu olabilir. Keloid genelde bedenin kendini tamir etme çabasının bir sonucudur. Keloid alındıktan sonra yara dokusu tekrar gelişebilir ve bazen eskisinden daha da büyük hale gelir.

Herhangi bir tıbbi operasyona girmeden önce evde tedaviyi deneyebilirsiniz. Nemlendirici yağlar dokunun yumuşak kalmasına yardımcı olabilirler. Bunlar yara izininin daha kötü hale gelmesine engel olabilir ve boyutunun küçük kalmasına yardımcı olabilirler. Keloidlerin zamanla küçülme ve düzleşme eğilimleri vardır ve tedavi olmaksızın bile kendi kendilerine iyileşebilirler.

Doktorunuz ilk olarak silikon pedler, basınç uygulayan kıyafetler, iğneler gibi çok müdahaleci olmayan yöntemleri önerecektir. Özellikle yeni yara izlerinde çok müdahaleci olmak gerekmez. Bu tedavilerin etkili olmaları için düzenli ve dikkatli şekilde uygulanmaları gerekir ve tedavi süreci genelde en az üç ay sürer.

Keloid Ameliyatı

Çok büyük keloid vakalarında veya eski keloid izlerinde cerrahi operasyon tercih edilebilir. Ancak ameliyattan sonra keloidin geri dönme oranı yüksektir. Fakat faydaları risklerinden daha fazla olabilir.

Kriyocerrahi keloid için en etkili operasyon türlerinden birisidir. Temel olarak keloid dokusunun sıvı nitrojen kullanılarak dondurulması mantığıyla çalışır.

Doktor ameliyattan sonra inflamasyonu azaltmak ve keloidin geri dönmesine engel olmak için kortikosteroid iğneleri kullanmanızı da önerebilir.

Keloid İçin Lazer Tedavisi

Keloid gibi bazı yara izi türlerinde doktor lazer tedavisi önerebilir. Bu tedavide keloid ve çevresindeki deri bölgesine yüksek enerjili ışınlar gönderilir ve böylece daha yumuşak, rengi daha uygun bir görünüm elde edilmesi hedeflenir.

Ancak lazer tedavisi kızarma yapabilir ve yara izinin daha da kötüleşmesine sebep olabilir. Bu nedenle belli risklere sahiptir. Yan etkileri bazen orijinal yara izinden daha iyi görünse de, yine de bir miktar yara izi kalacağını kabullenmek gerekir.

Keloid Önlenebilir mi?

Keloid tedavisi zor olabilir ve her zaman da etkili olmaz. Bu nedenle keloid tipi yara izlerine sebep olabilecek cilt hasarlarından kaçınmak gerekir. Yaralanmadan sonra silikon jel pedleri kullanmak veya basınç pedleri kullanmak keloid oluşumuna engel olabilir.

Güneşe maruz kalmak da yara dokusunun renk değişimine uğramasına sebep olabilir ve bu nedenle yara izi çevresindeki dokudan daha koyu renkte olur. Bu da keloidin dikkat çekmesine yol açar. Güneşte yara izinizi kapatarak bu renk değişimini önleyebilirsiniz.

Uzun Vadedeki Görünüm

Keloid nadiren yan etkiye sebep olsa da, görünümünden hoşnut olmayabilirsiniz. Keloid tedavisi herhangi bir anda uygulanabilir ve bazen yıllar sonra bile güzel sonuçlar almak mümkün olur. Eğer yara iziniz sizi rahatsız ediyorsa, bir cildiye uzmanına görünebilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.



21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale