X

Keçi sütlü sabunun 6 şaşırtıcı faydası

Satın alabileceğimiz o kadar çok sabun seçeneği var ki, hangisinin cildimize en iyi geleceğini tahmin etmek oldukça zor. Buna ek olarak pek çok ticari sabunun aslında gerçek sabun olmadığını eklemek gerek. Zira bu ürünlerin büyük kısmı sentetik deterjan ürünleri denilebilir. Doğal sabunlara karşı artan ilgi sebebiyle son dönemlerde keçi sütlü sabun hem yatıştırıcı etkileri hem de az sayıdaki bileşeni ile dikkatleri üzerine çekmeye başladı.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Keçi sütü sabunu nedir?

Keçi sütü sabunu temel olarak adından da belli olduğu üzere keçi sütünden üretilir. Yakın zamanda popülerlik kazanmış olsa da keçi sütü veya başka yağ türlerini kullanmak binlerce yıldır doğal sabun üretiminde en temel yöntem.

Keçi sütlü sabun geleneksel sabun yapım süreçleri ile üretiliyor. Asit, yani yağlar, kül suyu ile birleştiriliyorlar. Çoğu sabunda kül suyu su ve sodyum hidroksitin kombinasyonu ile elde ediliyor. Ancak keçi sütlü sabunda su yerine keçi sütü kullanılıyor ve doğal yağlardan dolayı daha kremamsı bir dokusu var.

Keçi sütü hem doymuş hem de doymamış yağlar bakımından zengin olduğundan sabun üretimine çok fayda sağlar. Doymuş yağlar sabunun köpüklenmesini arttırırken, doymamış yağlar ise nemlendirme ve besleme imkanı sağlarlar. Ayrıca sağlıklı yağlar bakımından zenginleştirmek için içerisine zeytinyağı veya Hindistan cevizi yağı da katkı olarak eklenebilir.

Keçi sütlü sabunun faydaları

Keçi sütü sabununun cildinize iyi gelecek bazı faydaları var. Bunlara bir göz atalım.

1. Nazik bir temizleyicidir

Çoğu ticari sabunda cildin doğal nem ve yağını alan sert maddeler bulunur ve bunlar cildinizin sıkı ve kuru hissettirmesine sebep olurlar.

Cildinizin doğal neminin korunması için cilt bariyerini oluşturan doğal yağların silinmediği bir ürün kullanmak gerekir.

Keçi sütü sabununda yağ bol miktarda olduğundan, özellikle kaprilik asit bol olduğundan, cildin doğal yağları kaldırılmadan kirlerin temizlenmesi mümkün olur.

2. Besin bakımından zengindir

Keçi sütü yağ asitleri ve kolesterol bakımından zengindir ve bunlar cildin de yapısının büyük kısmını oluştururlar. Bu bileşenlerin bulunmaması ciltte kuruluk ve tahrişe yol açar.

Buna ek olarak süt iyi bir A vitamini kaynağıdır ve bu yağda çözünen vitaminin yaşlanma karşıtı etkilerinin olduğu belirtiliyor.

Ayrıca iyi bir selenyum kaynağıdır ve bu mineral cilt hücrelerinin sağlıklarını korumalarına yardımcı olur. Hatta kuru cilt gibi sedef belirtilerini bile iyileştirebilir.

Ancak keçi sütündeki besin düzeyleri temel olarak içine ne kadar süt katıldığına göre değişir. Ayrıca araştırmaların eksikliğinden dolayı bu besinlerin ne kadar etkili olduklarını tahmin etmek zor.

3. Kuru cildi iyileştirebilir

Cilt kuruluğu, ciltte yeterince su bulunmamasından kaynaklanır.

Normalde cildimizin yağ katmanı nem kaybını yavaşlatır. Dolayısıyla bu lipidlerin düşük düzeyde olması nem kaybına ve kuruluğa, tahrişe ve cildin fazla sıkılığına sebep olabilir.

Belli cilt kuruluğuna sahip insanlarda, örneğin egzama ve sedef sahibi olanlarda, lipid düzeyi genelde düşüktür. Bu lipidler arasında kolesterol, yağ asitleri ve seramidler vardır.

Cilt kuruluğunu daha iyi hale getirmek için bu yağ bariyeri tamir edilmeli ve tekrar nemlendirilmelidir. Keçi sütlü sabunun kolesterol ve yağ asidi düzeylerinin yüksek olması nedeniyle eksik yağları tamamlaması ve nemlendirici etki göstermesi mümkündür.

Ayrıca sert sabunlar cildin doğal nemini alırlar ve bu da kuruluğu kötüleştirir. Yumuşak ve yağ zengini bir sabun kullanmak cildin nemini geri kazanmasına yardımcı olur.

4. Doğal bir peeling ürünüdür

Keçi sütlü sabunda cilde peeling etkisi yapan belli bileşenler vardır.

Alfa hidroksi asitler, yani AHA, yara izleri, yaşlılık lekeleri gibi çeşitli cilt rahatsızlıklarının tedavisinde soyucu etkilerinden dolayı kullanılabilirler.

Keçi sütünde doğal yoldan oluşan bir AHA olan laktik asit, cildin üst ölü katmanını yumuşakça temizler ve böylece alttaki taze hücrelerin ortaya çıkmasını sağlar.

Ayrıca laktik asit en yumuşak AHA’lardan birisidir ve bu nedenle hassas cildi olanlar da kullanabilirler.

Ancak keçi sütündeki AHA miktarı tam olarak belli olmadığından peeling etkisinin ne kadar iyi olacağını tahmin etmek zor. Bu nedenle daha fazla araştırma gerekiyor.

5. Sağlıklı bir cilt ortamını destekler

Keçi sütlü sabun cildin yüzeyinde bulunan sağlıklı bakteri ortamının korunmasına yardımcı olabilir.

Kirleri yumuşakça temizlemesinden dolayı doğal yağları ve faydalı bakterileri ortadan kaldırmaz. Cildin bu mikrobiyomunun korunması onun zararlı bakterilerden korunmasına yardımcı olur ve sivilce, egzama gibi rahatsızlıkları önleyebilir.

Ayrıca keçi sütünde laktobacillus gibi probiyotikler vardır ve bunlar laktik asit üretirler. Beden ve cilt üzerinde inflamasyon karşıtı etkilerinin olduğu belirtiliyor.

Ancak keçi sütlü sabun ve cilt mikrobiyomu üzerinde doğrudan bir araştırma bulunmuyor. Yine de bu yumuşak sabunu kullanmak cildin doğal bariyerini yok eden sert sabunlardan çok daha mantıklı olacaktır.

6. Sivilceleri önleyebilir

Laktik asit içeriğinden dolayı keçi sütü sabunu aknelerin önlenmesine yardımcı olabilir.

Laktik asit ölü hücrelerin dökülmesini sağlayan doğal soyucu bir üründür ve bu da gözeneklerin açık kalmasını sağlayarak sivilce oluşumuna engel olabilir.

Ayrıca keçi sütü sabunu yumuşak olduğu için cildin nemini korumasına da yardımcı olur. Pek çok sert cilt temizlik ürünü cildi kurutur ve bu nedenle fazla yağ üretimine sebep olarak gözeneklerin tıkanmasına yol açar.

Fakat sivilce tedavisi genelde kişiden kişiye değişir. Bu nedenle cildiniz için en iyi ürünü kullanmak üzere cilt doktorunuza ulaşabilirsiniz.

Sonuç olarak keçi sütlü sabun yumuşak ve geleneksel bir sabundur ve pek çok potansiyel faydası vardır. Kremsi dokusu egzama, sedef ve cilt kuruluğu gibi rahatsızlıklara iyi gelebilir, cildi nemlendirir ve besler.

Ayrıca cildin sivilcelerden korunmasına ve genç kalmasına da yardımcı olur çünkü soyucu bir madde olan laktik aside sahiptir. Eğer cildinizi sağlıklı tutacak sert olmayan bir sabun arıyorsanız keçi sütlü sabun tercihiniz olabilir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Yeni başlayanlar için: Günlük cilt bakım rutini nasıl olmalı?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

“Migros ile İyisin”: Üreticiden tüketiciye herkese iyi gelecek bir alışveriş deneyimi

Hepimiz hayatımız boyunca hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için en iyisini istiyor, en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Her zaman doğru seçimler yapmanın ve attığımız her adımın güvenilir olmasının peşindeyiz. Bu yüzden alışveriş yaparken sahip olduğumuz standartlar oldukça yüksek. Hem kaliteli hem güvenilir ürünler bulmak hem de bütçemize dost tercihler yapmak istiyoruz. Ancak, günümüz koşullarında tüm bu standartları sağlayan alışverişler yapabilmek pek kolay görünmüyor.



Güzel haber şu ki; 70 yıllık köklü geçmişiyle Türkiye’de modern perakendenin kurucusu ve “yeni nesil perakende” anlayışının mimarı olan Migros, “Migros ile İyisin” diyerek iyi bir alışveriş deneyimi sunmanın ötesine geçiyor. “Hepimize İyi Gelecek” mottosuyla yola çıkan Migros, çalışanından müşterisine, çiftçisinden tedarikçisine çepeçevre dokunduğu herkese sesleniyor ve dokunduğu tüm paydaşlarıyla çok büyük bir ekosistem yaratıyor.

Herkes için en iyiyi sunan bir alışveriş ekosistemi

Çoğu zaman göz ardı ediliyor gibi görünse de gerçek bir alışveriş deneyiminin arkasında yalnızca tüketiciyle sınırlı kalmayan çok büyük bir ekosistem var. Bu ekosistemin bilincinde olan Migros, her paydaşın önemini biliyor ve bu anlayış doğrultusunda hareket ediyor. Üreticiden tedarikçiye, çalışanlardan müşteriye kadar geniş bir ağda herkes için en iyisini sunan Migros, 75 bin çalışanıyla, 23.500 iş ortağıyla sürdürülebilir ve güçlü bir iş birliği modeline sahip. Müşteri odaklı oluşunun yanı sıra yerli üreticilere sağladığı destekle de bu ekosistemin güçlenmesine katkı sağlayan Migros, iş ortaklarına da her zaman büyüme imkanı tanıyor.



Yerli üreticiler, ürünlerini güvenilir bir şekilde tüketicilere ulaştırmanın mutluluğunu ve rahatlığını yaşarken, tüketiciler de kaliteli, taze ve uygun fiyatlı ürünlere kolayca erişebilmenin konforunu ve keyfini sürüyor. Sunduğu geniş ürün yelpazesi, uygun fiyat politikası ve güçlü kampanyalarıyla Migros, her alışverişte müşterilerinin gönlünü fethetmeyi başarıyor. Tüm bunların yanı sıra hem doğaya hem de üreticiye iyi gelen bir anlayışla çalışan ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını, doğal kaynakların korunmasına yönelik adımları destekleyen Migros, her geçen gün ekonomiye, tarıma ve istihdama katkı sağlamaya devam ediyor.

Migros Müşteri Deneyimi Stratejisi ve Pazarlama İletişimi Direktörü Sinem Serdar da “Migros’un dokunduğu herkes üzerinde güçlü pozitif etkisi var” diyerek Migros’un tüm Türkiye’ye iyi gelen bir anlayışla çalışmalarını sürdürdüğünün bir kez daha altını çiziyor. Bu anlayış sayesinde Migros, alışverişin çok ötesinde bir değer sunarak Migros ile İyisin mottosunun arkasındaki güçlü ağı korumaya devam ediyor.

*Bu yazı Migros katkılarıyla hazırlanmıştır.





Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale