X

Kayıp yaşayan birine nasıl yaklaşabiliriz?

Kayıp denilince aklınıza neler geliyor? İnsan, hayvan, ev, eşya, iş, kültür, medeniyet… Kaybettik canlarımızı… Bu cümleyi yazmak o kadar zor ki benim için. Tahmin ediyorum ki okuyanlar için de durum farklı değil.

Bugünlerde en çok aldığım sorular “Kayıp yaşayan birine nasıl davranmalıyım, kayıp yaşayan sevdiğime neler söylemeliyim, onu nasıl teselli etmeliyim, ona nasıl iyi gelebilirim?” şeklinde. Belki de buna benzer daha birçok soru. Hepimiz dokunup iyileştirmek istiyoruz çevremizi. Her birimiz sözlerimizle sarıp sarmalamak istiyoruz sevdiklerimizi. Saralım istiyoruz yaralarını, saralım ki kanamasın artık için için o yaralar.

Kendimizi çok çaresiz hissediyor olabiliriz sevdiklerimizin yanında. Sevdiklerimizi rahatlatmak ya da acılarını hafifletmek istiyor olabiliriz. Bu sebeple de ne söyleyeceğimizi ne yapacağımızı belirlemekte zorluk yaşayabiliriz. Öncelikle kayıp sonrası tepkilere, duygulara ve yas dönemine bakalım birlikte. Sonra da neler yapabileceğimize.

Kayıp ve yas denilince aklımıza ilk gelen muhtemelen geri dönüşü olmayan kayıp olan ölümdür. Ölüm dışında, ev kaybı, iş kaybı, sağlık kaybı, organ kaybı, kültür kaybı da yas tepkilerini ortaya çıkarabilecek olaylardır. Yaşanan kayıplar kurulu düzeni, kişinin dengesini bozabilir. Yeni bir düzen kurmak, iç dengeyi sağlayabilmek zor olabilir. Bu düzeni yeniden tesis edebilmek için kayıp sonrası yasın tutulması gerekir. Yaşanan kayıp ya da kayıplar sonrasında birey şok tepkisi verebilir. Ağır hastalıkların söz konusu olduğu ölümün beklendiği durumlarda bile şok duygusu yaşanabilir. Cemal Süreya’nın dediği gibi aslında “Her ölüm erken ölümdür.”

Şok duygusunun yanında kayıp yaşayan kişilerde uyuşukluk, üzüntü ve çaresizlik de sıkça deneyimlenebilir. Bazen de kayıplardan sonra bireyler öfke duygusunu yaşayabilir. Öfke çevredeki insanlara, bireyin kendisine yöneltilebilir. Bu dönemde bireylerin öfkeli olabileceğini kabul ederek anlayışlı davranmak önemlidir.

Zaman zaman da bireyler sevdiklerini kaybettiğinde suçluluk duyabilir. Bu dönemde kayıp yaşayan kişinin zihninde “Keşke böyle yapmasaydım, keşke öyle söylemeseydim.” gibi pişmanlık içeren ifadeler belirebilir. Bu sebeple kayıp yaşayan kişiye bu suçluluk duygusunu körükleyecek şeyler söylenmemesi gerekir. Suçluluk ve pişmanlık duyguları ile baş etmeye çalışan kişiye “Keşke böyle yapmasaydın.” demek kişinin bu duygularını pekiştirerek onu olumsuz etkileyebilir. Suçluluk duygusu bazen afet, kaza gibi durumlarda “hayatta kalanın suçluluğu” şeklinde de ortaya çıkabilir. Bir afet ya da kaza sonrasında hayatta kalan kişi kaybettiği kişi ya da kişilerin yaşamı kendisinden daha çok hak ettiğini düşünebilir. Bu sebeple kayıp yaşayan kişiye “En azından hayattasın, haline şükret.” tarzı ifadelerle yaklaşılmaması gerekir. Çünkü kişi zaten hayatta kaldığı için suçluluk hissetmekte, hayatı vefat edenlerin daha çok hak ettiğine inanmaktadır.

Kayıp yaşayan kişiler kaybettikleri kişi olmadan hayatlarına nasıl devam edecekleri konusunda kaygı yaşayabilirler. Ya da kayıp sonrasında bireyin kendi ölümünün kaygısı da hissedilebilir. Bu sebeple bireyler kendilerini bunalmış, nefes nefese ya da daralmış hissedebilirler.

Sevdiklerini kaybeden kişilerin belki de en çok deneyimlediği duygulardan biri de özlemdir. Özlem duygusu bazen o kadar yoğun hissedilir ki kayıp yaşayanlar kaybettiği kişiyi rüyalarında ya da gerçekte varsanı şeklinde görebilirler.

Bütün bu duygular ve yaşantılar kayıp yaşayan kişilerin olağan yas tepkileridir. Her bir yas öznel olmakla birlikte kişiler genel olarak bu tarz yaşantıları deneyimleyebilir. Kayıp yaşayan kişilere destek olmak, acılarını dindirmek, sarıp sarmalamak istiyor olabiliriz. Bunu için de ilaç etkisi gösteren cümleler olsun isteriz elimizde. Ancak ne yazık ki böyle sihirli cümlelere sahip değiliz. Ancak bazı ifadeleri kullanmaktan kaçınarak da sevdiklerimizin yanında olabiliriz. Kullanmanızı önermediğim ifadeler şunlardır:

  • “Daha kötüsü de olabilirdi.”
  • “En azından sen hayattasın.”
  • “Evini kaybettin ama olsun bak sağlığın yerinde.”
  • “Keşke böyle yapmasaydın.”
  • “Haline şükret bak ailesini kaybedenler var.”
  • “Senin güçlü olman lazım, sakın ağlama, bırakma kendini.”
  • “Ölenle ölünmez, toparla kendini artık.”

Söyleyecek sihirli cümlelerimiz yok ancak yine de kayıp yaşayan sevdiklerimize destek olmamızın bir yolu var. O da onların yasını tutmalarına izin vermek. Bu dönemde kayıp yaşayan kişilerin duygularını yaşamasına izin vermeli, yasın olağan sürecini sekteye uğratmamalıyız. Bir şey söylemeden de destek olmanın yolları var. Örneğin,  kişinin izni dahilinde sıcak bir kucaklaşma ya da sessizce yanında oturup duygularını paylaşma, anlattıklarını dinleme. Bunlar belki hepimize az geliyor olabilir ancak inanın bana değil. Bu, şu anda kayıp yaşayan sevdiklerinize verebileceğiniz en güzel destek. Kişinin istediği ölçüde, istediği biçimde, ona zarar vermeden yanında durabilirsiniz.

Son sözlerimle bu yazıya veda etmek istiyorum. Hepimiz şu anda öfkeli, çaresiz, suçlu, üzgün hissediyor olabiliriz. Bu tepkilerimiz ve duygularımız oldukça doğal, normal ve insani. Şu an bu duyguları yaşamaya izin verelim. Yasımızı tutalım, kendimize engel olmayalım. Hepimizin başı sağ olsun.

İlginizi çekebilir: ‘Yürekte kırk mum’: Yas dönemi ve kederin ardından gelen kabullenme

Aytül Yüksel Düdük: Aytül Yüksel Düdük 1999 yılında Nevşehir’de doğdu. Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümündeki lisans eğitimi boyunca birçok araştırmada, projede, çalışmada, derneklerde ve sivil toplum kuruluşlarında görev alarak kendini geliştirmeyi amaçladı. Mezun olduktan sonra Bilişsel Davranışçı Terapi, Oyun Terapisi alanlarında eğitimler alarak meslek hayatına adım attı. Şu anda yurtdışı yüksek lisans hazırlıklarına devam eden Aytül Yüksel Düdük, üretmeye, yazmaya, gelişmeye ve bilgilendirmeye devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale