X

Kaygı çağı: Yaşamın getirdiklerine nasıl mutluluk katabiliriz?

“Yaşam acıyı kendiliğinden getirir, size düşen ona mutluluk katmaktır.”
Milton H. Erickson

Erickson’un bu uyandıran sözünün kapsamını biraz genişletmeme izin verin. Haddimi aşmamaya çalışarak bir deneme yapacağım. Bu sözü yeniden şöyle söylemek isterdim: Yaşam bize kaygıyı, yozlaşmayı, güvensizliği, çıkarcılığı, düşmanlığı, umutsuzluğu kendiliğinden getirir, bize düşen onlara güven, saygı, bağlılık, özen ve sevgi katmaktır.

Heyhat gelin görün ki kaygı çağında bu katkıları sağlayamadığımız gibi elimizde halihazırda var olanları da yitirdik, yitirmekteyiz. Neden bu hale geldiğimizi gerekçelendirmek çok büyük çaba gerektirmese de bu gerekçelere sığınıp olup biteni yok saymak büyük ayıp gibi duruyor. İnsanlık bir açıdan tarihinin en kolay, bir açıdan da en zor dönemlerini yaşıyor. Kavgalar hep vardı ama biz haberdar değildik, yapılacak işler hep vardı ama biz bu kadar sorumlu değildik, tehditler hep vardı ama biz farkında değildik. Herkesin kendi küçük kasabasında, şehrinde yaşayıp gittiği, kendi düzeni dışında dünyada olup bitenlerden pek de haberi olmadığı dönemler bitip de tüm dünyanın derdi, tasası önümüze dökülünce yükü de omuzlarımıza bindi. Kaynakların tükendiğini, iklim krizi diye bir şeyin varlığını fark edip bunların somut sonuçlarını deneyimlemeye başlamamız, küresel ve ulusal ekonomik krizleri art arta yaşamamız, savaşları canlı yayından izler hale gelmemiz, tüm dünyadakileri topladığımızda ağırlığı bir gram dahi olmayan bir virüs tarafından felce uğramamız zaten kaygı üretmeye meyyal olan zihinlerimizin ayarını hepten bozdu. Kafamızın içindeki film stüdyoları sürekli olumsuz senaryolar yazarak kendini kaygıdan kaygıya sürüklemeyi, korku filmlerinin en korkunçlarını bize izletmeyi başarmakta.

Bu kaygı bombardımanın da çeşitli yan etkileri oldu elbette. Rayımızdan çıkmamıza neden olan gerekçeler de burada gizli. Panik, korku, kaygı gibi duygular hayatta kalmakla ilgili bir sorunumuz olsun veya olmasın bizi hayatta tutmaya yönelik olarak bize bahşedilmiş içgüdülerimiz. Bu güdüler devreye girdiğinde ise ilkel beynimizin buyruklarına teslim oluyor ve “vahşi” varlıklara dönüşebiliyoruz.

Doğayı, çevreyi, insanı tehdit altında algılayışımız zannettiğimiz veya umduğumuz şekilde “bir ders çıkarmak”la sonlanmadığı gibi bizleri avdan bir parça daha koparmak için etrafındakileri alt etmeye çalışan yırtıcılara benzetti. Pandemi başladığında insanlığın bu deneyimden büyük kazanımlar sağlamasını, yeni bir başlangıç yapmasını umut etmiştik. Bir şeyler değişir, dönüşür sanmıştık. Ama görüyoruz ki savaşların, açlığın, doğa katliamının sonu gelmemiş ve gelmeyecek gibi duruyor. İnsan evladının hırçınlığı tüm hızıyla sürüyor.

Bu saydıklarım işin makro boyutu. Bir de gündelik yaşamımızdaki mikro boyutu var. Kaygı ve panik bizi nezaketten, diğerine saygı duymaktan, güvenmek ve paylaşmaktan alıkoyuyor. Yırtıcılar gibi ava saldırmasak da herhangi bir risk anında market raflarını ardımızdan gelen kişiyi hiç düşünmeden alışveriş sepetine indirmemiz, trafikte birine yol vermeyi yenilgi sayıp canına kastedercesine üzerine sürmemiz, komşumuzu sudan bir sebeple şikâyete gitmemiz, patronumuza sadece patron olduğu için kin duymamız, çalışanımızı servetimize göz dikmiş arsızlar gibi görmemiz, bizden farklı düşüneni düşman bellememiz, yaşamımızdaki kadınlara, erkeklere, partnerlere bizim istediğimiz gibi olsun diye yapmadığımızı bırakmamamız…

Epeydir kimselerin vakti yoktu durup ince şeyleri anlamaya. İnce şeylerden vazgeçeli hatırı sayılır bir zaman olmuştu. Şimdi ise insanın insana, çevreye ve kendine en çok düşman olduğu, zarar verdiği zamanlarda biçare ve şaşkınız. Birbirimizin kurdu olmak belki de hep doğamızda vardı. Ancak umuda sığınacak saf bir yanımız da vardı. Belki de hala var. Ancak umut bir strateji değildir. Birbirimize kucak açmadıkça, yalnızlaştıkça, ıssızlaştıkça, huysuzlaştıkça kaygı derinleşir, derinleşen kaygı yıkıcı, bölücü terör örgütleri gibidir. İç ve dış tüm savaşlar da bundan beslenir. Bu nedenle yeni bir stratejiye hemen, şimdi ihtiyacımız var.

Tıpkı Erickson’un söylediği gibi yaşamın getirdiklerine teslim olmadan ayağa kalkmak, harekete geçmek, kendimize ve insan olmaya dair en önemli sorumluluğumuz. Topyekûn bir insanlık hareketi başlatamayabiliriz. Ama bu adım, bu yazı biter bitmez ayağa kalkıp bir iş arkadaşına sarılmak, yalnız bir komşuyla ilgilenmek, uzun zamandır hatırını sormadığınız bir dostu aramak, bir sivil toplum kuruluşuna bağışta bulunmak, tökezleyen birinin elinden tutmak, bir komşunun ağır alışveriş poşetlerinden birini taşımak için uzanmak, trafikte canımızı sıkan birine selamet dilemek kadar küçük, naif bir adım olsa da atılmalıdır… Neden mi? Söylemeye gerek var mı tüm büyük hedeflere böyle küçük adımlarla varıldığını?

İlginizi çekebilir: Savaşın elli tonu ve kişisel savaşlarımız

Ela Uysal: Hacettepe Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra global firmalarda çeşitli görevler aldı. Kurumsal kariyerine devam ederken bir yandan kişisel gelişimle ilgili çalışmalara başladı. 2000’li yılların başında, Türkiye’de eğitimler veren İngiliz Psikolog Stephen Bray’in eğitim tercümanlığını ve 2005 yılında Amerikan The Coaching Institute’un Türkiye’deki eğitimlerinin çevirilerini yaparken ilişkilerin insan mutluluğundaki temel fonksiyonunu derinden sorgulamaya başladı. 2007 yılında bilişsel-davranışçı ekol ve felsefi danışmanlık gibi etkili sonuçlarını gördüğü metotlarla tanıştı. Felsefenin Pratiği, Davranış ve Duygu Değiştirme Teknikleri, Alışkanlık Değiştirme, Davranış Teorileri, 16 PF Kişilik Envanteri, Stresle Başa Çıkma, Aşılama Teknikleri, İlişkilerde Davranışçılık gibi teorik ve uygulamalı dersler aldı. Bireysel terapi seanslarına co-terapist olarak katıldı. Stonebridge College – Advanced Life Skills Coaching / İleri Yaşam Becerileri Koçluğu ve Psikoterapi diplomalarını aldı, Princeton University "Modern Psikoloji ve Budizm" ve "Uygulamalı Etik" (online) sertifikasyonlarını tamamladı. Gelişim ve bilgelik yolunda çok değerli bulduğu nefes ve mindfulness öğretilerini derinleştirmek için Türkiye'de ve dünyadaki ünlü nefes okullarından (Buteyko, Breatheology, Nefes Okulu) nefes eğitimleri aldı, Mindfulness Academy uluslararası akredite mindfulness eğitmeni oldu. Eğitim, seminer ve atölyelerlerle pek çok kurumsal ve bireysel ortamda ilişkiler, mindfulness, duygu ve davranış değişimi hakkında bilgi ve deneyimini aktardı. 2016 yılında "Mutluluk Atlası" 2020'de "Bulut Olmak" kitapları ile okurlarıyla buluşturdu. Kurucusu olduğu Ela Uysal Pozitif İlişkiler Akademisi’nde (PİA) daha iyi ilişkiler için çalışıyor ve ilkeli, itibarlı ve yetkin ilişki koçlarını dünyaya kazandırmak için eğitim programlarını sürdürüyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale