X

Kaygı bozukluğu ile başa çıkma yolları: Endişelerden ilham almak

Türkiye gibi olaylı ve insanın zaman zaman sabrını sınayan ülkelerde bir insanın endişeli olmaması oldukça zor. “Ne olacak bu memleketin hali?” endişesi bir yana, herkesin kendine dair soru işaretleri de var elbette; ilişki krizleri, sağlık problemleri, işle ilgili sıkıntılar…

Aslında endişe, bizi güvende ve verimli kılan bir doğal alarm sistemi ve başlı başına bir sorun sayılmaz. Sorun olan, “anksiyete bozukluğu” (kaygı bozukluğu) olarak tabir edilen kronik ve aşırı durum. Anksiyete bozukluğu, kişinin günlük hayatındaki işlevselliği ve insan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyen çeşitli korku ve kaygılara verilen genel kapsamlı bir isim. İşlevselliğin etkilenmesi de hayattan alınan zevkin azalmasına ve yaratıcılığın düşmesine sebep oluyor. Bunun fobi ve panik atak olarak kendini göstermesi durumunda ise ,profesyonel yardım almak gerekiyor.

Pek çok zihinsel durum gibi, endişe ile de başa çıkmak için gerekli olan ilk düşünce tarzı bunun kafada bittiğini kabullenmektir. Endişe, dış etkenlerden kaynaklanmaz. Dış etkenler ve onların yarattığı stres sebebiyle, kişinin kafasında oluşur ve büyür. Dolayısıyla aklımızı evhamlarla başa çıkacak şekilde eğitmek mümkündür.

İlk adım: Kendinize fazla yüklenmeyin

Çevremize baktığımızda, endişe seviyelerinin sorumluluklar arttıkça arttığını görürüz. Kişinin kendine fazla yüklenmesi olarak da tabir edilen bu durum, hiçbir şeyi tam olarak yapamadığımız ve her zaman takvimin gerisinde kaldığımız hissiyle, bilinçli ya da bilinçsiz olarak üzerimizde büyük bir baskı oluşmasına neden olur.

Zenhabits sitesinin kurucusu Leo Babauta, endişeyi azaltmanın yolunun beklentilerimizi normal seviyede tutmaktan ve günü yaşamayı öğrenmekten geçtiğini söylüyor. 

Endişeye karşı üç yanıt: Savaş, kaç, dur

Endişeyi korkudan ayıran özellik, endişenin nedeni çoğu zaman bilinmezken korkunun direkt bir hedefi olmasıdır. Örneğin, ormanda dolaşırken karşınıza çıkan bir ayı, korkma sebebidir. Bununla beraber, endişe ve korkuya verilen insani tepkiler temelde aynıdır: Savaşmak, kaçmak ya da durmak (donmak).

Ormandaki ayı örneği üzerinden devam ederek, kişinin endişeye karşı tepkileri şöyle özetlenebilir:

  1. Savaş:

    Aniden karşınıza çıkan ayıyı korkutmaya çalışmak gibi, endişeye karşı çekilmez bir insan halini almak da bir savaşma tekniğidir. Tam olarak nedenini ve hedefini belirleyemediğimiz endişe durumunda, sinirimizi yakın çevremizden çıkarırız.

  1. Kaç:

Ayıyla karşılaşıldığında kaçma tepkisi var gücümüzle koşmak iken, endişe durumunda bu, bizi endişelendiren şeyleri görmezden gelme olarak kendini gösterir. Kendimizi rahatsız olduğumuz tüm etkenlerden yalıtmaya çalışırız. Yüksek anksiyete bozukluğuna sahip insanların evlerinden çıkmamayı tercih etmesi buna bir örnek.

  1. Dur (don):

Ayının önünde ölü taklidi yaparak tehlikenin geçmesini beklemek gibi, endişeye karşı da donmak ve hiçbir şey yapmamak, işleri ötelemek ve cesur bir adım atmamak şeklinde bir tepkidir.

Bir macera kitabı olarak hayat

Karamsarlık gibi endişe de geleceğe dairdir. Kimse geçmişte olanlar için endişe duymaz. İnsan beyni yakın veya uzak gelecekte olacakları tahmin ederek çalışır. Trafikte üç araba önümüze bakmak gibi hayatımız da yaptıklarımızla sonuçları değişen bir macera kitabı içinde geçer. Akşam eve gidersek başka, dışarı çıkarsak başka bir şey olabilir; işimizi bırakırsak başka, bırakmazsak başka… Çünkü hikayenin farklı sayfalarına atlamış oluruz.

Endişeli insanlar bu maceranın mutsuz sonla biteceğini kurgular ve “ya en kötüsü olursa?” gibi bir soru sürekli kafalarını kurcalar. Geleceği düşünmekten günü yaşayamamak gibi, kendilerine güvenmemek, kontrolü ele alma isteği, yüksek beklentiler ve bunları karşılayamama korkusu da endişeyi arttıran etkenler olur. 

Endişeden ilham almak için en önemlisi günü yaşamayı öğrenmeye çalışmak, yani “şimdi, burada olmak”tır.

“Şimdiki zaman”dan ilham almak

Kanadalı öykü yazarı Alice Munro, “Free Radicals” (Serbest Radikaller) adlı öyküsünde, kanser hastası bir kadının evine giren muhtemel bir katille diyaloğuna yer verir ve “Sonra, adam eve girdiğinden bu yana ilk kez kanser olduğunu düşündü. Bunun onu nasıl özgürleştirdiğini, tehlikeden nasıl da uzak tuttuğunu.” der.

Hayatta kalma olasılığının bulunmadığı anlarda insanların kendini kabullenmiş ve mutlu hissetmesi, şaşırtıcı bir şey değil. Yarın ölecekmiş gibi yaşama fikrinin cazibesi de buradan geliyor: Elimizde olan sadece bugün olsa ve insanların tepkilerini umursamadan yaşayabilsek, bu kadar endişeli olur muyduk? Cevap, hayır.

Yarın ölmeyeceğimize göre, endişenin varlığı içinde kendimize gereken ilhamı yaratmak için daha somut yollara ihtiyacımız var:

  1. Hayatı basitleştirmek

Basit, güzeldir. Minimalizm, hemen içselleştirilemeyecek bir düşünce tarzı da olsa zaman içinde hayatın daha yaşanabilir olmasını sağlayacaktır.

  1. Yazmak 

Endişe duyulan şeyler, çoğu kez kağıda döküldüğünde önemini ve ihtişamını yitirir. Leo Babauta, fikirleri, planları ve yapılacakları yazmayı ve böylece zihni daha ferah tutabilmeyi öneriyor.

  1. Dinlenmeyi öğrenmek

Fiziksel olarak dinlenmeyi, rahatlamayı öğrenmek, uyku düzenini oturtmak endişeyle başa çıkmada önemli bir adım.

  1. Meditasyon yapmak

Rahatlamanın bir uzantısı olarak meditasyon yapmak faydalı olabilir. Bunun için illa, beklentilerinize ve takviminize bir madde daha ekleyerek bir yoga kursuna yazılmaktan bahsetmiyoruz. 1 dakikadan az bir sürede yapılabilen Üç Nefes örneğin; tamamen nefes alıp verdiğimizi fark etmeye ve zihnimizi, aldığımız nefese odaklamaya dayalı bir teknik.

Aldığımız nefes gibi, yaşadığımız ana da odaklanmayı başarabildiğimiz takdirde, endişelerimizi iç huzura çevirmemiz daha kolay olacak. İlham perisinin bizi şimdiki zamanda bulması da öyle…

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

 

Kaynaklar:

 

http://zenhabits.net/survive-and-thrive-how-to-transform-anxiety-into-inspiration/

http://tr.wikipedia.org/wiki/Anksiyete_bozuklu%C4%9Fu

http://www.webmd.com/anxiety-panic/guide/mental-health-anxiety-disorders

http://goodlifezen.com/three-breath-meditation/

 

 

 

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale