Güven duygusu, tüm canlılarda olduğu gibi insanlarda da en temel ve en önemli ihtiyaçlardan biridir. Bireyler genel hatlarıyla fiziksel güvenlik (sağlık, barınma vb.), duygusal güvenlik (sevgi, aidiyet, ilişkiler vb.), istikrar ve tahmin edilebilirlik (rutin, ekonomik güven vb.), kişisel güç ve kontrol, saygı ve değer verilme, sosyal güvenlik gibi hem içsel hem de dışsal faktörlerin bileşimleri sayesinde güven duygusuna sahip olurlar ve devam ettirirler.
Bugün dijital çağın beraberinde getirdiği internet ve sosyal medya, insanların güven duygusu üzerinde hem olumlu hem olumsuz etkilere sahip olabilir. Bireylerin dijital dünya ile nasıl etkileşimde bulundukları ve nasıl kullandıklarına göre değişkenlik gösterir. Bazı olumlu etkileri; bağlantı ve topluluk hissi, bilgi erişimi, kendini ifade etme vb. Olumsuz etkilerine ise karşılaştırma ve düşük benlik, siber zorbalık ve taciz, mahremiyet endişeleri, bilgi kirliliği ve yanlış bilgilendirme vb. bazı örnekler verebiliriz.
Temel olarak güven duygusunu insan üzerinde ele alacak olursak bedensel ve duygusal güvenlik olarak ayırabiliriz. Zihin ve beden işleyiş sistemi, daha önce de konuştuğumuz gibi aslında basit bir amaç uğruna çalışır; gelişmiş sistemler bu kodu besler. Bu basit kod ise hayatta kalma kodudur. Bu kod da direkt olarak güven duygusuyla bağlantılı çalışmaktadır. Bugün bedenimiz veya zihnimiz kendini güvende hissetmediği anlarda kendini korumak adına basit veya karmaşık tepki ve davranışlar oluşturabilir.
En ilkel tepkilerimizden biri fiziksel olarak kaçmak veya donmaktır. Fiziksel veya duygusal olarak bir stres faktöründen ve olaydan kaçmak tepki ve davranışların en basit halidir. Bugün daha kompleks tepki ve davranışlar geliştirebilir veya çeşitli duygularla bağlantılı hareket edebiliriz. Güvende hissetmediğimiz anlarda saldırgan, öfkeli, üzgün vb. duyguları kullanarak korunmaya çalışabiliriz. Her birey çeşitli duygular ile farklı baş etme yöntemleri öğrenir ve zaman içinde geliştirir. Burada her bireyin duygularını doğru tanıması, sözlü ve davranışsal olarak ifade edebilme ve yönetebilme farkındalığını kazanması gerekir.
Zihnimiz, bedenimiz, kaslarımız veya organlarımız da güvende hissetmediğinde, dayanamayacağı uyaranlara maruz kaldığında kendi içlerinde de çeşitli koruma yollarına gidebilir; bunlar karşımıza bazen bir ağrı, hastalık, kramp, kusma, ishal vb. gibi çeşitli şekillerde çıkabilir. Sürekli olarak güvensiz hissetmek, vücutta kronik stresin tetiklenmesine neden olabilir. Bu durum uzun vadede endokrin sistemimiz ve hormonlarımız üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Bu etkilerden bazıları:
- Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Ekseni Aktivasyonu
- Kortizol seviyelerinde artış
- Adrenalin ve noradrenalin artışı
- Tiroid fonksiyonları üzerindeki etkiler
- İnsülin direnci
- Östrojen ve testosteron seviyeleri gibi sistemlerin vücut dengelerini bozabilir.
Güven duygusu aile, iş, eş, çocuk, maddi kaygılar, travma, beklentilerin karşılanmaması, stres, toplum, hareketsizlik, yetersiz beslenme, duygusal ihtiyaçların karşılanmaması, sağlık sorunları vb. birçok faktör tarafından negatif etkilenebilir, birinde başlayan durumlar birbirleri üzerinde etkileri tetikleyebilir. Bu noktada bir bölümden başlayarak güven duygusunun geri kazanılması gerekir. Kişinin bedensel ve duygusal açıdan güven kazanmaya çalışması binanın tamamında sorunların çözümüne yardımcı olacaktır, binanın temelinin güçlendirilmesi gibi etki sağlayacaktır. En kolay şekilde etki sağlamak için hareketli bir beden, sürdürülebilir ve sağlıklı yeme alışkanlıkları ve kişinin duygularını ve kendini tanımasıyla gerçekleşebilir. Bu noktada tek başınıza adım atmakta zorlanıyorsanız egzersiz uzmanı, psikolog, beslenme uzmanı gibi sizi ihtiyacınız olan konularda destekleyecek uzmanlardan en azından bir süre yardım almanız, size disiplin ve motivasyon konusunda yardımcı olacaktır. Bugün her anlamda güvende hissetmemizin gerçekten zorlaştığı bir dönemde, bireylerin özüne ve bedenine aykırı davranmadan saf ve dürüst şekilde hareket etmemiz, duygusal ve fiziksel sağlamlık yolunda ilerlememiz dileğiyle…
Son olarak da sizlere daha detaylı beden sinyallerinizi dinlemeniz ve özümüze aykırı ilerlemenin ne gibi durumlara ilerleyebileceğini görmeniz için okumak isterseniz Gabor Mate’nin Vücudumuz Hayır Diyorsa adlı kitabını öneririm.
İlginizi çekebilir: Bir bulabilsem ah nerede?