X

Kaybetmenin acısını cesaretle kabul edebilmenin gücü

“Her oyuncu hayatın ona kardığı kartları kabul etmek zorundadır. Fakat bunları bir kez eline aldığında kazanmak için nasıl oynayacağına karar vermek sadece ona kalmıştır.”Voltaire

Oldukça zorlu bir süreçtir… Kabul ediyorum burada 1000 kelimeyi aşan bir yazı yazacağım, siz okuyacaksınız; belki de o kadar da zor değildir diye düşüneceksiniz. Ben bugün size bunu düşündürmeyi veya “zor olmadığına” inandırmayı istemiyorum. Kesinlikle tek istediğim kaybetmekle yüzleşmiyorsanız, buradan çıkışın ancak bu yüzleşme ile başlayabileceğini yürekten anlamanız…

Evet, hemen en zorlu olandan başlayalım; biz istemesek de bitmiş olan bir ilişki, örneğin sevgilimiz ayrılma kararını açıkladı veya eşimiz daha fazla bu evliliğe devam edemeyeceğini paylaştı. İşte bu durumda ne olması gerekiyor? Süreç ilerliyor evet ayrılıyoruz. Peki içimizde neler kalıyor, şu sözleri sıklıkla işitiriz “ben üzülmedim zaten, o beni istemiyorsa ben onu hiç istemiyorum, zaten ben ona muhtaç değilim, bu ilişki çoktan bitmişti”… Şimdi bir de dönelim gerçekten kalbimize yani ta “içimize” soralım istiyorum; gerçekten ne hissetmektesin, ne için saklanmaktasın, dışarıya karşı güçlü durmaya çalışırken aslında kendi kendine ne yapmaktasın, kendi duygularına kendi “acı çekmek” hakkına bu güzelim sürece neden kapılarımızı kapatırız, neden “yokmuş” gibi davranırız, neden bizler “insanüstü” bir varlıkmışız kaybedemezmişiz, depresyona giremezmişiz, acı çekemezmişiz gibi davranmak durumundayız?

Cevabımız oldukça açıktır; “kaybetmeyi kabullenmek”… Aslında bu şöyle de açıklanabilir; ortada bir acı vardır, bu acı bizim öz acımızdır, biz kabullenmedikçe sanki kapağını açıp da içine bakamadığımız bir hatıra kutusu gibi içimizi kemirir durur… Gerektiği şekilde üzülemediğimiz için belki içimizi kinle, belki intikam hırsıyla, belki hatırladıkça ağzımızdan çıkan birkaç “kötü” söz ile ve en üzücü olanı da “geçmişe dönüp dönüp” yeniden baktıran “beni mutsuz etti o daha çok mutsuz olsun” gibi “karşılaştırma” unsuru da içeren fakat bugünümüze ve hatta yarınımızı da hiçbir katkısı olmayan bir noktaya saplanıp kalırız…

İşte tam olarak bu noktada sürece dışarıdan ve tarafsızca yani “egonun” kalıplarını ezip geçerek bakabilmemiz gerekir. Eğer “üzülmek hissiyatımız var ise” gerçekten giden bir adamın, terk eden bir sevgilinin veya bir eşin arkasından “ağlamak” ihtiyacındaysak, gerekirse bir yıl iki yıl veya üç ay depresyona girecek kadar kötü hissedeceksek, bunu “kabul etmemiz” gerekir. Kötü hissetmek de aynen çok neşeli olmak, çok gülmek kadar “normal” bir histir, o da bizim içindir. Kaybetmek, yani sevdiğimiz bir şeyden mahrum kalmış olmak gerçeği evet acı verici olabilir. Bunda utanılacak veya “kabul edilmeyecek”, sırf dışarıdan güçlü gözükmek için öyle değilmiş gibi yapacağımız bir davranış gerekliliği yoktur. Asıl önemli olan bu sürece ve can-ım akışa direnmeden evet her insan gibi her yaradılan gibi “üzüleceksek” bu üzülmek halimize tam anlamıyla izin verebilmemizdir…

Biz bundan kaçtıkça, bu hislerimizi yadsıdıkça, hakkını vererek üzüntümüzü, acımızı, kayıplarımızı yaşamadıkça daha sonra bu yitirilmişler tekrar tekrar önümüze çıkacaktır. Sürekli geçmişte yaşayan çoğumuzun asıl sorunumuz zamanında veya halen gerektiği kadar içimizde bu “geçmişte olmuş bitmiş” olanları yaşatmamıza sebep işte gerektiği kadar bunu yaşayamamış ve artık bundan sonra yeni bir adıma hazır hale gelememiş olmamızdır.

İşte kaybetmek sürecimizin ertesinde “yeniden yola çıkmak” zamanımız tam olarak buradan başlar. Yeni bir yol ancak biz onu “görebildiğimizde” oluşur, fakat bunu görebilmek “geçmişe” değil bugüne bakmamızı gerektirir. Evet, kaybetmek acımızı sonuna kadar yaşamaya gönüllü olduğumuzda, yaşayıp yanıp kül olduğumuzda ve içimizde artık pişman olacak, keşke diyecek veya tekrar tekrar sorgulayacak noktalarımız kalmadığında bizler yeni bir yola çıkmaya hazır hale geliriz…

Bakın sevgili Sharon Wegscheider-Cruse “Kıymetinizi Bilin! Kendini Sevmeyi Öğrenmek” eserinde “Kayıp ve Yastan Geri Dönüş” isimli bölümünde bu süreci şöyle yorumluyor:

“…Çıktığımız bütün yolculukların en güçlerinden, fakat aynı zamanda en önemlilerinden biri de kayıp ve yastan geri dönüştür. Birçok kayıp, hayatın doğal bir parçası olarak beklenir… Sağlıklı bir özdeğer geliştirmişsek doğal ve önlenemez kayıplarla baş etmenin yollarını da öğreniriz.

…Elizabeth Kübler-Ross, ölüm ve yas konusunda klasik eseri On death and Dying (Ölüm ve Ölmek Üzerine) ile paylaştığı çığır açan bir araştırma gerçekleştirmişti. Bize yasın beş aşamasından geçmemiz gerektiğini gösterdi: İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul. Bu aşamaların her biriden geçip hayatta kalacağımızı bir kez öğrendiğimizde iyileşmenin başladığını görüp hissedebiliriz. Bu yas süreci modelini özümsemek bize hayat boyu birçok şekilde yardımcı olacaktır. Olabildiğince erken ve iyi öğrenmenin önemli olduğu bir süreçtir bu. En iyisi kayıp acısını hissetmek, yası yaşamak ve yola ancak bundan sonra devam etmektir.

…Birini sevdiğinizde onsuz yaşamı hayal etmek zor, kalp kırıcıdır. İşin kötüsü, belirli bir ilişkinin üstesinden hiç gelemeyebilirsiniz. Bununla birlikte hayatınızı dolu dolu yaşayabilecek, hatta yeniden sevecek kadar iyileşebilirsiniz.

…Kaybın acısını (bir süre) hissetmekte sorun yoktur. Kayıp hissi doğrudur. Size “artık aş bunu” diyenler olursa kulak ardı edin. Kendi zamanınızda iyileşeceksiniz. Yitirdiğiniz insan sizin için önem taşıyan bir ilişkinin parçasıydı; yas sürecini aceleye getirmenize gerek yok. Süreç içinde ilerlediğinizi bilin, yeterli. Önemli bir kaybı BAŞTAN SAVAMAZ, ANCAK YAŞAYARAK BİTİRİRSİNİZ.”

Bugün bu yolculuğumda bana eşlik eden sevgili sen, belki kaybettiğine ağlamaktan utandın, bir arkadaşın sordu “evet mahvoldum, çok üzüldüm, öldüm bittim” diye cevap veremedin, gurur yaptın “geçti gitti” dedin… Kimse görmeden göz yaşı dökmektesin, veya yalnız başına yürümeye bile katlanamıyorsun, sadece ağlamak geliyor içinden… İşte tüm bu durumları sevgiyle, aşkla ve samimiyetle kabullenmeni diliyorum; çünkü iyileşmek, yeniden güneşe dönmek ve yepyeni bir yol çizmek ancak ve ancak kendine kabul vermenden geçiyor. Bugün bu yazı senin için yazıldı, bu kelimeler bu anlamlar bu mesajlar senin için…

Yeni bir yol yürümeye hazırsan, eski sende ölmen lazım gelir; ölmek demek “tam anlamıyla yaşamak” demektir, o eski sende “olmak” demektir. Yeni yolunu yürümeye hazır mısın?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale