Kronik hastalıkları olan kişilere yardımcı olabilecek Kaşık Teorisi nedir?

Eğer kronik bir hastalığınız varsa muhtemelen sınırlı ve düzensiz bir enerjiye sahipsinizdir. Ne demek istiyoruz? Örneğin bir sabah kendinizi sakin ve iyi hissederek uyanabilirsiniz. İşlerinizi eksiksiz yerine getirebilir, evinizle ilgilenebilir, hatta sosyalleşebilirsiniz. Ama başka bir sabah şiddetli ağrı, beyin sisi ve yorgunlukla uyanınca en hafif gündelik görevler bile ciddi çaba gerektirir. İşte bu tür bir tutarsızlık, hayatın içindeki gündelik işlere yetişmek konusunda umutsuzluğa düşmeye yol açabilir. Sizinle aynı şekilde hissetmeyen sevdiklerinize, yaşadığınız bu enerji gelgitlerini açıklamak da imkansız gelebilir. Eğer ilişki kurabilir ve anlamlı bulursanız kaşık teorisi, size yardımcı olabilir.

Kaşık teorisi nedir?

Kaşık teorisi kronik hastalık, kronik ağrı veya sakatlıkla yaşayan insanların herhangi bir günde görevlerini tamamlamak için harcayacakları sınırlı miktarda enerjiye (kaşıkla temsil edilir) sahip olduklarını ileri sürer. Bu, kronik sağlık koşullarıyla yaşayan insanların sınırlı enerjilerini nasıl harcayacakları konusunda zor ve enerji tüketen seçimler yapmak zorunda oldukları anlamına gelir.

Belirli bir görevi tamamlamak için kişinin kaç kaşık alması gerektiği günden güne, önemli ölçüde değişebilir. Bu da ileriki bir tarihte kaç kaşığınız olabileceğinden emin değilseniz, gelecekteki etkinlikleri planlamayı daha zor bir hale getirebilir. Bir örnekle açıklamak gerekirse, diyelim ki Sinan’ın ciddi eklem şişmesi ve ağrısına neden olan osteoartrit’i var. Bir gün için kullanabileceği sadece yedi kaşığa sahip. Sabahları duş alıp giyinmesi iki kaşık alıyor. Sinemaya gitmek gibi diğer faaliyetlerse ona daha fazla kaşığa mal olacak…

Kaşık teorisine göre, herhangi bir engeli veya kronik sağlık sorunu olmayan kişiler, günlük beklentileri karşılamaya yetecek kadar kaşıkla uyanıyor. Bedenlerine, evlerine, işlerine, okullarına ve sosyal planlarına yönelebiliyor ve enerjilerinin biteceğinden endişe etmiyorlar. Ancak kronik bir sağlık sorunu veya engeli olan bir kişi, daha önce de belirttiğimiz gibi sınırlı sayıda kaşıkla uyanıyor. Beyin sisi, kafa karışıklığı, ağrı ve baş ağrısı gibi belirtiler gün boyunca sahip olduğu bu kaşıkları da tüketebiliyor. Hatta bu kişiler sahip olduklarından daha fazla kaşık kullanmaya çalıştıklarında bitkin düşebiliyor ve daha fazlasını yapamaz hale gelebiliyorlar. Ya da aşırı kullanımın bedelini, ertesi gün daha da kötü semptomlar ve daha az kaşıkla uyanarak ödüyorlar.

Kaşık teorisi nereden geliyor?

Kaşık teorisinin kökeni, blog yazarı Christine Miserandino’ya kadar gidiyor. Lupus hastalığı ile yaşayan Miserandino, kaşık teorisini 2003 yılında bir akşam yemeğinde arkadaşına basitleştirilmiş terimlerle açıklamaya çalışırken, kronik rahatsızlıkları olan insanların her gün nasıl sınırlı bir enerji (kaşık) ile şekilde uyandıklarını açıklamaya çalıştı (Lupus, deriyi ve eklemleri etkileyen, ağrı ve yorgunluğa neden olan kronik bir hastalıktır). Peki neden kaşık?

Miserandino yaşadıklarını arkadaşına aktarmanın bir yolunu ararken onlar yemek masasındaydı. O zamandan beri kaşık teorisi, kronik hastalık ve sakatlıkla yaşayan insanların her gün sahip oldukları sınırlı enerjiyi harcamadaki karmaşık seçimleri açıklamak için kullanılıyor.

Kaşık teorisi ve ruh sağlığı ilişkisi

Kaşık teorisi, yorucu kronik hastalıkları olan kişiler için bir iletişim aracı olarak ortaya çıktı. Bazıları, zihinsel sağlık sorunlarının günlük aktivite kapasitesini nasıl sınırlayabileceğini açıklamak için de kaşık teorisini benimsiyor. İşte kaşık teorisinin zihinsel sağlık koşullarına ve nöroçeşitliliğe sahip insanlara nasıl uygulanabileceğine dair bazı örnekler:

  • Stres: Stresli koşullar altında gerçekleştirilen bir görev, sakin ve destekleyici bir ortamda tamamlanan aynı görevden daha fazla kaşık gerektirebilir.
  • Depresyon: Majör depresyonu olan biri, duş almak veya yemek yemek için yeterli kaşığa sahip olmayacak kadar ağır hissederek uyanabilir.
  • Anksiyete: Hızlı kalp atış hızı veya nefes almada zorluk, birinin vücudunu hızla tüketebilir ve onu birkaç kaşıkla bırakabilir.
  • Otizm: Bir bakkalın veya yoğun bir okul ortamının aşırı duyusal yükünü idare etmek, o gün için kişinin kaşıklarının çoğunu kullanmasını gerektirebilir.

Kaşık teorisi nasıl uygulanır?

Kaşık teorisi, özelleştirilebilir bir matematiksel metafor kullanır. Ölçüt kaşık seviyenizi bilmek, görevlere öncelik vermenize yardımcı olabilir. Bu kaşık işleminizi paylaşmak, sevdiklerinizin sınırlı enerjiyle nasıl idare ettiğinizi anlamalarına yardımcı olabilir.

1. İlerleme hızı için kaşık teorisini kullanma

İlerleme hızı için kaşık teorisini kullanma, tek seferde çok fazla enerji yakmanızı engeller. Ayrıca, öncelikli görevler için enerji ayırmanıza da yardımcı olur. Bunu yapmanın birçok yolu vardır. Bu, istediğinizden daha az ama zevk almanıza yetecek kadar da çok aktivite yapmayı içerebilir. Veya daha büyük projeleri birkaç günde yapabileceğiniz daha küçük görevlere bölebilirsiniz.

Kaşık teorisini kullanarak kendi hızınızı ayarlamak için önce, ortalama bir günde sahip olduğunuz kaşık sayısını hesaplayın. Kaşık tahmininiz, görevleri planlamanıza ve aşırı yorgunluğu önlemenize yardımcı olabilir. Örneğin, ağrı, beyin sisi, yüksek duygular veya yorgunluk gibi semptomları şiddetlendirmeden bu örnek aktivitelerden kaç tanesini yapabilirsiniz?

  • İlaç almak: Bir kaşık
  • Giyinmek: Bir kaşık
  • TV izlemek: Bir kaşık
  • Duş almak: İki kaşık
  • Okumak veya ders çalışmak: İki kaşık
  • Hafif ev işi yapmak: Üç kaşık
  • Yemek yapmak ve yemek yemek: Üç kaşık
  • Çalışma: Dört kaşık
  • Bir arkadaşı veya akrabayı ziyaret etmek: Dört kaşık
  • Bir sağlık kuruluşu randevusuna gitmek: Dört kaşık

Belirli insanların ve deneyimlerin, sınırlı kaşıklarınıza en layık olduklarını düşünebilirsiniz. Ortalama günlerde, bunlara öncelik verebilirsiniz. Semptomların yüksek olduğu günlerde ise kaşıklarınızın bittiğini kabul etmek, semptomlarınızı kötüleştiren faaliyetleri sınırlamanıza yardımcı olabilir. Ayrıca dinlenmeye ve şarj olmaya odaklanabilmeniz için kendinize şefkat göstermenize de katkıda bulunur.

2. İletişim için kaşık teorisini kullanma

Yorucu kronik hastalıkların değişen sınırlamalarını anlamak sevdikleriniz için zor olabilir. Kaşık teorisini nasıl açıklayacağınızı anladığınızda, kaşıkları başkalarıyla bir tür iletişim dili olarak da kullanabilirsiniz:

  • “Bugün bunu yapacak kadar kaşığım yok.”
  • “Çok zorladım ve kaşıklarım bitti.”
  • “Bunu zaten planladım. Bu yüzden bunu yapmak için yeterli kaşığım olmayacak”
  • “Bana bu konuda yardımcı olabilir misin? Bunu seninle yapmaktan daha çok zevk alabilmem için bana birkaç kaşık kazandıracak.”
  • “Bugün için planlarımızı iptal etmek zorundayım. Dün çok fazla kaşık kullandım, bu yüzden bugün için yeterince kaşığım yok.”

Bir kaşıkçı olup olmadığımı nasıl anlarım?

Kronik bir hastalık, zihinsel sağlık durumu veya sakatlıkla başa çıkan herkes kendini kaşıkçı olarak tanımlayabilir. Kronik yorgunluk, tüm hastalıkların ve uzun süreli sakatlıkların bir belirtisi değildir. Ancak enerjiyi sınırlayanlar şunları içerir:

  • Lupus, multipl skleroz (MS) ve romatoid artrit (RA) gibi otoimmün hastalıklar
  • Miyaljik ensefalomiyelit (ME), tedavi sonrası Lyme hastalığı sendromu (PTLDS) ve uzun süreli COVID gibi post-viral ve post-bakteriyel hastalıklar
  • Fibromiyalji
  • Kronik migren
  • Postural ortostatik taşikardi sendromu (POTS) gibi otonomik disfonksiyon
  • Depresyon gibi zihinsel sağlık koşulları
  • DEHB ve otizm gibi nörogelişimsel farklılıklar
  • Kronik ağrılar

Sonuç olarak birisi size “kaşıkçı” olduğunu söylerse, herhangi bir göreve ayırabilecekleri enerji miktarının sınırlı olduğunu unutmayın. Kaşık teorisini kullanmak, kronik hastalığı olan birinin, bu tür kişisel ayrıntıları paylaşacak kadar size güvendiğini gösterirken, ihtiyaçlarını ve sınırlarını belirtmesinin de etkili bir yoludur.

Kaynaklar: verywellhealth, goodrx

İlginizi çekebilir: Mutlu ve sağlıklı ilişkilerin sırrı: Öpüşüp Barışma Teorisi (Kiss and Make Up Theory)

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!