Hepimiz yalan söyleriz. Bu, yalanları saptamakla ilgili bir yazı için kinayeli bir başlık gibi görünse de, gerçek maalesef bu. Bunlar beyaz yalanlar olabilir; sosyal hayatta ilişkileri sürdürmek için söylenen “Hayır şişman değilsin, hayatım!” ya da “Bu kampanya iyi bir fikir olabilir, patron…” tarzı, kısa vadede günü kurtaran yalanlar da olabilir ama sonuçta yalandır.
Sürekli yalan söylediğinden şüphelendiğimiz insanlar ise güvenimizi sarsar, emin olmadığımız için de mesafemizi ayarlamakta zorlanabiliriz. Bu durumda önemli olan, bize veya başkalarına gerçekten zarar verecek yalanları saptama konusunda olabildiğince gelişmek. Bu konuda pek çok yalan saptama uzmanının verdiği tüyoları siz Uplifers okurları için derledim.
Yalan, isteklerle buluştuğunda inandırıcıdır
Uzun yıllar yalan saptama araştırmaları, sorgu teknikleri ve mikro-ifade üzerine eğitim gören ve “Liespotting” (Yalanı Tespit Etmek) kitabını yazan Pamela Meyer, insanların neden yalan söylediği konusunda şu yorumda bulunuyor: “Herkes, neyin eksikliğini hissediyorsa bu konuda bir şeyler duymaya açtır; ama bunu her zaman itiraf edemez. Daha zengin, daha uzun, daha iyi bir eş, baba, anne…. Yalan, bu boşluğu doldurur; olmak istediğimiz insan fikrine bizi yaklaştırır.”
Quantified Communications şirketinin kurucusu ve CEO’su Noah Zandan da, “Language of Lying” (Yalan Söylemenin Dili) adlı animasyon videosunda Meyer’i destekliyor ve “Psikolojik anlamda, fantezilerimizi olduğumuz insandan daha çok, olmak istediğimiz insana bağlayarak bir ölçüde kendimizin daha iyi bir resmini çizmek için yalan söyleriz” diyor.
Zandan’ın oldukça açık örneklerle yalan saptayıcı teknikler konusunda bilgi verdiği, oldukça keyifli animasyon videonun tümünü izlemenizi öneririm:
Yalan söylendiğini anlamanın yolları
Birinin yalan söylediğini anlayabilmek için çeşitli ipuçlarından faydalanılabilir:
1. Göz temasından kaçınmaları
Yalan söyleyen kişi, karşısındakiyle direkt göz teması kurmaktan kaçınır çünkü bakışlarının kendini ele vereceğinden korkar. Bunun altında yatan neden, yalan söyleyen kişinin farkında olarak ya da olmayarak kendini suçlu hissetmesidir.
2. Olumsuz cümleler kurmaları
Yine altta yatan suçluluk duygusu sebebiyle, yalan söyleyen insanlar genelde biçim olarak olumsuz cümleler kurmaya ya da olumsuzluğu abartmaya meyillidir. Noah Zandan bunu şöyle örneklendiriyor: Sizi geri aramadığı için basitçe özür dileyeceği yerde “Aptal telefonumun şarjı bitti, nefret ediyorum bu aletten!” diyen kişi, muhtemelen yalan söylüyordur.
3. Gergin ve endişeli görünmeleri
Ne kadar iyi bir yalancı olduğuna bağlı olarak, yalan söyleyen kişide elini kolunu nereye koyacağını bilememe, yüz kızarması, mimiklerde azalma ve surat ifadesizliği, ses tonunu ayarlayamama ya da hızlı konuşmaya başlama gibi endişe göstergeleri görülebilir. Deneyimli yalancılarda ise bu ancak üzerlerinde baskı hissettiklerinde ortaya çıkar.
4. Fiziksel olarak mesafeli durmaları
Tıpkı göz temasından kaçınmaları gibi, yalancılar hissettikleri gerginlik ve suçluluğu diğer insanların hissetmeyecekleri bir mesafede durmaya özen gösterirler. Sarılmalar, el sıkışmalar daha seyrek gerçekleşir ve kimsenin giremediği kişisel alan oldukça geniş tutulur.
5. Tutarsız söylemlerde bulunmaları
Gerçek bir olay kadar inandırıcı bir yalanı oluşturmak oldukça zordur. Yalan söyleyen kişi gerektiğinde bunu örtbas etmek için daha çok yalan söylemek durumunda kaldığından, anlattığı olay örgüsünde çoğu kez boşluklar ve tutarsızlıklar görülür. Ayrıca, insan beyninin karmaşık yalan yaratması oldukça zor olduğundan, yalancılar olayları çok daha basit terimlerle, buna karşın uzun ve gereksiz sözcüklerle dolu cümlelerle anlatmaya meyillidirler.
6. Hemen savunmaya geçmeleri
Cem Yılmaz bir gösterisinde “erkeklerin, yalanları kolayca yakalanabildiği için yalancı olarak bilindiklerinden, kadınların ise bu konuda yetişme tarzına bağlı bir uzmanlık geliştirdiklerinden” bahsetmişti. Bu yalan paradoksuna göre, bir insana yalancı demek için yalanını yakalayabilmek gerekiyordu ve bu nedenle erkekler daha yalancı olarak biliniyordu. Cem Yılmaz’ın burada verdiği ilk örnek, erkeklerin hemen savunmaya geçmeleri ve soruya soruyla karşılık vermeleriydi “Beni otelde mi görmüşler? Kim söyledi? Hangi otelde?” gibi. Bu savunmaya geçme taktiği, kolları kavuşturmak ya da yumrukları sıkmak gibi birtakım jestlerle de birleştiğinde suçu örtbas etmek için adeta bir can simidi olarak kullanılıyor.
7. Konuyu değiştirmeleri
Yalanlarının anlaşılmaması için tehlikeli sulara girildiğinde “O değil de…” diyerek konuyu uzak ve daha nötr bir noktaya çekmek, yalancıların sıkça kullandığı taktiklerden biri. Dikkat ettiğinizde bu konu değişimi oldukça açık ve gözle görülür hale gelebilir ve bunun üstüne gidebilirsiniz.
8. Hikayelerinde sonradan değişiklik yapmaları
Sorgu esnasında insanlara kronolojik olarak anlattırılan olayların bir de tersten sorulması bilinen bir taktiktir. Kişi bir akşam yaptıklarını anlattıktan hemen sonra eğer bunları tersten sayamıyor; ya da başlangıçta aktardığı detayları, örneğin hangi yolu kullanarak nereye gittiğini tekrarlayamıyorsa, muhtemelen bu gerçek değil, oluşturulmuş bir olay örgüsüdür. Çünkü gerçek olmayan bir hikayeyi aynı şekilde ve aynı detayda tekrar etmek oldukça zordur.
Kaynak