dummy

Karmaşık olan karşımızdakiyle değil de, kendimizle ilişkimiz olabilir mi?

Evet, hepimizin ilişkilere dair buluştuğu ortak bir görüş var: İlişkiler karmaşıktır ve her ilişkinin kendine özgü farklı dinamikleri vardır. Fakat farklılıklar ne olursa olsun tüm ilişkilerde temel birleştirici noktalar karşılıklı anlayış, uyum ve güvendir. Bunları sağlamak için de iletişim elzemdir çünkü şeffaf ve nazik bir iletişim içinde olmak, gerçekten karşımızdaki insanı dinlemek ve saygı duymak anlayış, uyum ve güvenin sağlıklı bir şekilde gelişebileceği zemini sağlar.

dummydummy

Her şeyin giderek daha da karmaşık bir hal aldığı günümüzde ise bir ilişkideki en önemli güç olan iletişimi ne yazık ki sıklıkla görmezden geliyoruz. Genellikle o an hissettiğimiz duyguyu açıkça tüm şeffaflığıyla paylaşmak yerine kalıplarımızdan, inançlarımızdan ve yargılarımızdan doğan eleştiri oklarını ve tepkileri karşımızdakine yönlendirerek sağlıklı iletişim yolundan uzaklaşıyoruz. Karşımızdaki kişi ve olaylar hakkında durmaksızın tahminler yürütüyor ve kafamızda durmaksızın kurduğumuz denklemler bazında sonuçlara varıyoruz çünkü kusur bulmak ya da suçlamak istedikten sonra gerçekten çok kolay.

Peki, neden duygular yerine bu eleştiri okları ve tepkilerimiz iletişimimizi yönetiyor? Bunun en önemli sebeplerinden biri çoğunlukla tepkilerimizin altında yatan travmalardan, kalıplardan, inançlardan doğan duygularımızın farkında olmamamızdır. Yani biz bile neye kızdığımızın, neyi eleştirdiğimizin, hangi duygumuzun tetiklendiğinin tam olarak farkında değiliz. Halbuki kişisel bir zorlukla karşılaştığımızda sevdiğimiz insana kendimizi açabilmemiz ve sürecin bir parçası olmasını da sağlamamız gerekir. Kimse hissettiğimizi veya duyduğumuz ihtiyacı bizden daha iyi bilemez.

Partnerlerimize gerçek hislerimizi açamamamızın bir diğer önemli sebebi ise genellikle anlaşılmayacağımız, desteklenmeyeceğimiz, kabul görmeyeceğimiz ve dolayısıyla savunmasız kalacağımız yanılgısıdır. Bu yanılgıyla gerçek hislerimizi paylaşamazken, söylenmeyen düşünceler ve duygular –ister olumlu olsun, ister olumsuz– bizi cendereye sokarak öfke, sinir gibi istenmeyen yollarla kendilerine yol bulmaya başlarlar.

İşte mindfulness’ın ilişkilere sağlayacağı katkı tam da burada devreye giriyor. Çünkü karşımızdaki insanların, sevgilimizin, eşimizin, iş arkadaşımızın bizi anlamasını beklerken, aslında öncelikli olarak kendimiz yaşadığımız olay ve duyguların bilincinde olmalıyız. Farkındalık; duygularımızı, düşüncelerimizi, vücudumuzun bunlara verdiği duyumları dinlemeye, anlamaya, onlara alan açmaya izin verirken, kendimizi sürekli suçlamaya, kendimize kızmaya ve yargılamaya da şefkatle son vermeyi sağlıyor. Ve sonrasında bilinçli bir şekilde olanı olduğu gibi ifade etmemizi sağlıyor. Sinirle bir tepki vermek yerine, “Üzgünüm çünkü aslında yaşadığım şey beni korkutuyor” diyebilmek içten ve şeffaf bir iletişimde çok önemli. Düşüncelerimizi, duygularımızı ve bedenimizi dinlemeyi mindfulness ile keşfetmek, ne hissettiğimizi, neye ihtiyacımız olduğunu ve ihtiyacımız için ne yapmamız gerektiğini görmemizi sağlıyor.

Bu nedenle, partnerimizle duygularımızı paylaşmak ilişkinin önemli bir unsurudur. Duygularımızı ve düşüncelerimizi ifade etmek, bunun için zaman ayırmak, aradaki bağı anlayış ve güven ile daha güçlü kılar. Duygularımızı açmak ve paylaşmak ne kadar önemli ise, partnerimizin duygularına da aynı şekilde alan açmak, dinlemek ve ona saygı duymak da bir o kadar önemlidir.

Kendinizi daha iyi dinleyip karşınızdaki insana da anlatmaktan çekinmeyin. Belki de karmaşık olan ilişkiler değil, kendinizle olan ilişkinizdir!

Tuba Müftüoğlu: Ankara doğumlu Tuba Müftüoğlu, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirip, Amerika’da Uluslararası Hukuk alanında burslu yüksek lisansını tamamladı. Yurt dışında Marka ve Strateji üzerine on yıldan fazla çok uluslu şirketlerde çalıştıktan sonra ise Türkiye’ye kesin dönüş yaparak bir holdingte üst düzey yönetici olarak çalışmaya başladı ve halen de bu görevine devam ediyor. Evli ve bir erkek çocuk annesi olan Müftüoğlu, koşuşturmalı bir hayat tarzının ve gitgide artan bir iş temposunun hakim olduğu, kendinden kopuk, yaşam kalitesinin gitgide düştüğü, daimi yorgun, keyifsiz ve tatminsiz hissettiği uzun yıllarının sonunda bu otopilot döngüsünün daha fazla içinde kalamayacağına karar vererek, bu durumu değiştirmek için bir çözüm aramaya başladı. Mindfulness, şefkat, nöroplastisite, yoga, koçluk gibi pek çok alanda yolculuğuna başlayan Tuba Müftüoğlu, aldığı eğitimler ve gerçekleştirdiği grup çalışmaları sayesinde hayatının tamamına sirayet edecek dönüşümler yaşadı. Keşif yolculuğuna ilk günkü heyecanla hala devam ederken kendisine iyi geleni daha çok insana ulaştırmak amacıyla Talk TuBaNa çatısı altında, kurum ve kişilere eğitimler aracılığıyla ihtiyaçları olan çözüme gidecek yolda mentörlük sağlayıp, bireysel seanslar veriyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp