X

Karar verme anlarınızı kolaylaştıracak birkaç ipucu

Hayatımız boyunca bir sürü karar vermek zorundayız. Bu karar verme süreci bazen kolay olabilirken, bazen de ciddi anlamda bizi sıkıntıya sokacak seviyede zor olabilir. Genelde bu zor kararlar hayatımızın gidişatını büyük ölçüde etkileyecek olan kararlardır. Hatta bazı durumlarda; ”Keşke başka biri olsa da benim yerime bu kararı o verse.” demişizdir. Bazı insanlar hızlı ve kendinden emin karar alırken bazıları doğru karar vermek için herkesten daha fazla düşünür ve kaygı yaşarlar. Çünkü doğru karar vermek isterken sonuçlar büyük kaygı yaratır. Bu kaygıyı yaşayanlar karar vermekten ve harekete geçmekten kaçınırlar. Fakat işin geleceği son nokta yine o kararı kişinin kendisinin vermesi olacaktır. Kararlar yalnız alınır. Karar alırken özgürlük elzemdir. Hayatımızın ritmini bizzat kendimiz belirleyebiliriz. Çünkü insan karar verdiği zaman harekete geçer, ilerler ve gelişmesi gereken alanlarla yüzleşir ve güçlenir. Ancak insan karar vermediği zaman her gün o korkunun kaygının acısını yaşamaya devam eder, aynı yerde takılıp kalır. ‘’Beklemek iyi bir duvara has bir özelliktir.’’ İnsan ilerlemelidir. İyi olacağına inanarak risk alıp cesaretle karar alıp adım atmazsa manevi hem de maddi anlamda acısını yaşamaya devam eder.

Peki doğru bir karar alabilmek için nasıl bir yol izlenebilir?

Her şeyden önce, şunu bilmek önemli Üzerine düşünülmüş ve alınmış her karar, kararsızlıktan iyidir.’

Bir karar verme sürecindeysek, ilk şunu sormak gerek ‘gönlümden geçen, içimden gelen ne’ İkilemde kaldığımızda üzerine düşünürken bu soruyu kendimize sormak faydalı olabilir.

Korku mu sevgi mi? Bize sevgi karar aldırıyorsa içinden geçerken acı verse de sonunda iyi ki yaptım dediğimiz şeyler olur. Korktuğumuz için aldığımız kararlar çok büyük ihtimalle bizi hayal kırıklığına uğratacaktır.Düşünülmemiş dürtüsel kararlar güdüdür. Karar verirken üzerine düşünmek önemli. Ancak %100 emin olmak diye bir şey yok. Her karar bir risk barındırır ancak İyi sonuçlanacağına inandığımız kararlar %70 %80 ok’dir. Çok hızlı karar alıp harekete geçtiğimizde sonradan canımızın sıkılma oranı artar. Karala düşünme anı arasında biraz mesafe olmalı ancak çok da fazla sürmemeli. Fazla uzarsa o konuyla ilgili adım atma motivasyonumuz kaybolabilir.

Karar alırken adım adım bir süzgeçten geçirmek bizi rahatlatacaktır. Bu adımlar ilk olarak yapılacak şey ortadaki konuyu, karar verme sürecindeki problemi açıklığa kavuşturmaktır. ”Nedir?” Bir etraflıca ele alıp hangi problemle karşı karşıyayız, nelerle uğraşıyoruz sonrasında ne gibi ihtimaller var gibi her türlü olasılığı göz önüne almamız lazım. Düşünceyi kolaylaştırmak adına sakin bir zamanda önümüze kağıt kalem alarak bu problemi önümüze bir karar çarkında ortaya koyabiliriz.

Karar Çarkı Kartları – Pınar Ezici

Problemi net bir şekilde ortaya koyduk artık kafamızda bir resim ortaya çıktı. İkinci adımda yapmamız gereken şey problem hakkında maksimum bilgiye erişmek.

O konuda bir araştırma yapmak: ”Nasıl bir durumla karşı karşıyayız?” ”Neler var risk olarak karşımızda?” ”Olumlu olarak neler var?”

Karar alıp, aslında atacağımız her adım aynı zamanda bir şeylerden vazgeçmektir. Kazandığımız kaybettiklerimize değecek mi? Bunun için fırsat maliyeti yapılmalı. Fırsat maliyetini hesaba katmadığımızda doğru bir karar vermiş olamayız. Karar anında, karar verdiğimizde kazanacaklarımıza düşünmeliyiz evet ancak aynı zamanda kaybedeceklerimizi de göz ardı edemeyiz. Bir konuda ne kadar çok bilgiye sahip olursak o konuda karar verme ihtimalimiz, keskin bir karar verme ihtimalimiz o kadar artar.

Bu noktadan sonra, duygularımıza, mantığımıza, değerlerimize, hayallerimize sormak çok önemli. Sonra geçmiş deneyimlerimize ve tecrübelerimize bakmak ardından etrafımızdaki bir bilene uzmana, sezgilerimize sorup ilahi iradeye bırakıp kendi süzgecimizden geçirdiğimizde tüm alanları değerlendirmiş olacağız.

Ama burada şöyle bir ayrıntı var. Bu değerlendirmeyi yaparken, “Benim duygularım mı bu kararı aldırıyor, başkasının duyguları mı?”
“Bu karar benim için mantıklı mı? Yoksa kararı korkularım mı aldırıyor?”
“Kararın sonucunda gerçekleşmesini istediklerim benim hayalim mi? Fantezi mi?”
“Aldığım karara etki edenler benim değerlerim mi? Geçmişten gelen inanç kalıplarım mı?”
“Sezgilerim bana ne söylüyor? Bunlar sezgilerim değil de, varsayımlarım mı?”
“Geçmişte yaşadığım kötü deneyimlerim mi beni karar almaktan alıkoyuyor? Yoksa bu sesler iç parazitlerime mi ait? Ve kendimi sabote mi ediyorum?”

Karar Çarkı Kartları – Pınar Ezici

Bir uzmana danışmak çok iyi olabilir. Bununla beraber bazı insanlar çevredeki insanların fikirlerini alırken onların çok fazla etkisinde kalabilir. Ve bu onlarda çok daha fazla kararsızlığa neden olabilir. Bunun için ben bir denge noktası öneriyorum size. Diğer herkesin fikri en fazla %49 olmalı, sizin kendi düşünceniz, daha önceki adımlardan elde ettiğiniz sonuçlar en az yüzde %51 bir orana sahip olmalı. Diğer insanların söyledikleri önemli, ama asıl önemli olan sizin verdiğiniz karar ve düşünceniz. Kendimize bu süreçte, “Bir bilene mi danışıyorum, yoksa bu sesler dış parazitler mi?’’ diye sorabiliriz.

Üzerimize düşen her şeyi yaptık. Kendi cevaplarımızı aldık ve süreçle yüzleştik. Artık akışa bırakma zamanı. Tabii ki burada da “Akışa, İlahi iradeye mi bırakıyorum? Yoksa erteliyor muyum?” diye sormak ve akışta olma hali ile akışa kapılma halini birbirinden ayırt edebilmek mühim.

Belki hemen net bir karar alıp eyleme geçemeyebiliriz. Bir alışma sürecine ihtiyaç duyarsak, kademeli olarak karar verebiliriz. Suya alıştıra alıştıra girmek gibi… Olayları bazen gözümüzde çok büyütebiliyoruz. Bu tip anlarda olduğumuz yerden çıkıp bu olaya 10 yıl sonrasından bakmak iyi olacaktır. Bunu anlamak için 10 sene önce hayatının önemli anlarında aldığın kararlara dön bak. Büyük pencereden bakmak her zaman rahatlatacaktır.

Somutlaşan karar verme sürecinde sonra, olası sonuçları öngörerek, elimizden gelen ön hazırlığı yaptıktan sonra gözümüzü kapatıp kararımızı verebiliriz. Eğer veremezsek bu bir kısır döngü haline gelip kararsızlıklar üst üste gelip bizi kilitler. Eğer biz karar vermezsek hayat bizim adımıza karar verir. Bu durumun bizim için pek de istenmeyen bazı sonuçları olur. Veremediğimiz kararlarda bir başka tür karardır aslında. Her aldığımız veya almadığımız kararda yeni bir hikaye başlar. Her hayat hikayelerden oluşur, bizler ise yeni hikayelerle dönüşürüz. Alamadığımız her kararda kararsızlık bir huy ve mizaca dönüşebilir. Ve unutmamak gerekir ki, hayat her zaman risklerle birlikte ilerler. Risk olumsuz ihtimaller getirse dahi sonrasında iyi şeyler de hep risklerle gelir.

İlginizi çekebilir: Prokrastineyşın nedir: Erteleme alışkanlığını nasıl yenebilirsiniz?

Pınar Ezici: Çukurova Üniversitesinde sosyal bilimler davranış alanında yönetim üzerine doktora yapmakta olan, Pınar Ezici, almış olduğu profesyonel koçluk eğitimi ile, koç ve mentor olarak bireylere, yöneticilere ve firmalara koçluk hizmeti veriyor. Bununla birlikte, eğitmen koç olarak, kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, yeni bakış açıları kazandıran bir vizyon ve perspektif gelişimi, değerlerine uygun yaşam kurmalarını ve yaşam amaçlarını bulmalarını sağlayan koçluk eğitimleri veriyor, Points of You yetkinliğinde koçluk ve kişisel gelişim atölyeleri düzenliyor ve gönüllü sosyal yardım projelerinde yer alıyor. Yönetim alanındaki eğitimi, uzmanlığı ve deneyimini birleştiren Pınar Ezici, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor ve kurum içi koçluk uygulamalarında görev alıyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale