Her çocuk ayrı bir değer, her değer aile ağacınının bir yansımasıdır. Karar vermek, seçim yapmak, verdiğimiz kararların arkasında durmak, olumlu veya olumsuz sonuçları kabul etmek… Söylendiği kadar kolay mıdır bu süreç? “Bu kararı sen verdin, sonuçlarına sen katlanacaksın.” cümlesi kadar gerçek midir? Biz yetişkinler bile zaman zaman sorumluluk almaktan kaçınırken, aldığımız kararların sorumluluğu omuzlarımıza yük gibi binerken, çocuklarımıza; ‘Karar ver, seçim yap’ demek ne derece mümkündür? Çocukların da karar verip, sorumluluk alan bireyler olması için onların yetişkin olmalarını beklemek mi gerekir? Anne-baba olarak onlar adına en iyi kararı verebilecek kişi bizler miyiz yoksa çocuklarımız da aslında karar verebilme becerisine sahipler mi?
Öyleyse, kendi kararını kendi veren, doğru seçimler yapabilen çocuklarla tanışmaya hazır mısınız?
Gelişim süreci; becerilerimizi, uygun dönem içerisinde kullanabilmemizi, bir sonraki süreçte karşılaşacağımız daha üst gerekliliklere karşı ön koşullarımızı oluşturmamızı sağlar. 2 yaşındaki bir çocuğun konuşmaya başlayıp, 2-3 yaşında kendi isteklerini dile getirmesi gibi, 5-7 yaşındaki bir çocuk da sırasıyla harfleri tanır, sesleri öğrenir ve okumaya başlar. 2 yaşındaki çocuğun konuşması, iletişim ve etkileşim becerisinin ön koşulunu oluşturduğu gibi, harfleri ve sesleri tanımak, okuma becerisinin ön koşulu niteliğindedir. Her dönemin kendine özgü beceri grupları vardır. 4 yaşındaki bir çocuktan matematik problemleri çözmesi beklenmezken, 15 yaşındaki bir çocuğun sayıları tanıma becerisini çalışması beklenmez. Önemli olan, doğru yaş aralıklarında, öğrenilmesi gereken beceri gruplarının ön koşullarını tamamlamış ve yeni bir beceriyi öğrenmeye hazır hale gelmiş olmaktır.
Karar verme ve seçim yapma becerisi de aynı diğer beceri grupları gibi öğrenilebilen davranışlardır. Neden-sonuç ilişkisi kurabilmek, kavramsal algıyı kullanabilmek, düşünceyi sentezleme ve öğrenilen bilgiyi değerlendirme önemli ön koşul becerilerindendir. Küçük yaş grubundaki bir çocuğa tercih yapması için soru yöneltildiğinde, çocuk genellikle sunulan iki seçenekten de vazgeçmek istemez, birini seçse, ‘Acaba diğerini mi seçseydim?’ diye kafa karışıklığı yaşar ve sonucunda oyuncakçı gibi çok sevilen yerlerde ailelerin sıklıkla karşılaştığı, kendini yere atma, bağırma, ağlama, isyan etme gibi birçok öfke davranışını sergilediği gözlemlenir. Yetişkinler tarafından, zaman zaman “şımarık” olarak adlandırılan bu çocukların ortak özelliği; düşünce becerilerinin gelişmekte olup, olayı nasıl yönetebileceklerini bilmemelerinden kaynaklı, içgüdüsel davranış şekline başvurmalarıdır.
Çocuklarımıza doğru yaşta doğru karar almayı, kararları için seçim yapabilmeyi nasıl öğretebiliriz?
1. Seçimlerimizi tanıyalım.
Bazen bir konuya ilişkin, çocukların önünde iki seçenek bulunur, bazen de çok fazla seçeneği bulunur ve çocuklar, bu seçeneklerle baş etmek zorunda kalabilirler. Bu durumda, seçimlerin neler olduğunu tanımak, içeriklerini bilmek çocuklar için çok önemlidir. Örneğin; branş dersi seçiminde resim, müzik, satranç, basketbol ve drama seçenekleri arasından satranç ve dramanın ne olduğunu bilmeyen çocuk, onları tercih etme veya eleme konusunda zorlanabilir. Ona satrancın nasıl bir oyun olduğunu, dramada ne tür etkinlikler yapıldığını anlatmak, bu noktada çözümcül olacaktır.
2. Seçimlerimizi değerlendirelim.
Çocuğunuzu tanımak, ona yardımcı olmak için çok faydalı olacaktır. Çocuğunuza sunduğunuz branş dersleri arasında, kendisine en yakın olanı seçmek, aslında yeteneğini ve ilgi alanını da belirlemektedir. Çocuğunuz; kendine yakın olan bir etkinliği tercih etmesinin yanı sıra, yeni bir etkinlikte de yer almak isteyebilir. Bu durumda, çocuğunuzla birlikte “yarar-zarar” listesi yaparak, etkinliğin çocuğunuza katkılarını birlikte değerlendirebilirsiniz.
3. Yanında olduğunuzu hissettirin.
Çocuğunuza tercih aşamasında, ‘Sonuçlarına katlanırsın’ ifadesi kullanmak yerine, onun yanında olduğunuzu, her yaşantıdan bir ders çıkarabileceğini, bir sonraki sefer karar alırken eski seçimlerini de göz önünde bulundurabileceğini hatırlatabilirsiniz. Duygusal anlamda destek verilen her çocuk; yaşamsal deneyimler edinirken, stres seviyesi düşük ve sakince sonuçları değerlendiren bir birey haline gelebilir.
4. Seçim yapmalarına ve kendilerini tanımalarına izin verin.
Seçim yapmak ve karar vermek aynı zamanda sorumluluk almaktır. Kararlarının kendisine getireceklerini bilen bir çocuk seçimlerini daha çok değerlendirmeyi ve en doğru kararı vermeyi öğrenir. Bu öğrenim; aynı zamanda sorumluluk duygusunu ve doğru ile yanlış / uygun ile uygun olmayan arasındaki davranış farklılıklarını görmesini de sağlar. Anne-babaların çocuklarına seçim şansı sunmaları gerektiği gibi, onları yanlış kararlardan korumak için atabilecekleri en etkili adım ise onlara kendilerini tanımak, değerlerini anlamak ve gerekli ön koşul becerilerini öğrenmek için fırsat sunmaktır.
Seçimlerini tanıyan, değerlendiren, fikirlerini ailesi ile paylaşmaya açık olan ve karar verme güveni gelişmiş bir çocuk; aynı zamanda sorumluluk alan ve öz güveni olan bir birey haline dönüşür.