Karantinadayken neden mutfakta daha sık vakit geçirir olduk?

Son 1 yıldır düzenli içerik ürettiğim Instagram hesabım sayesinde, uzun yıllardır tutkunu olduğum mutfakta ve mutfakla daha sık vakit geçirir oldum.

Boş zamanlarımın neredeyse tamamını; nasıl daha iyi tarifler çıkarabilirim, şu yemeğin en sağlıklısını nasıl yapabilirim üzerine kafa yormakla ve mutfakta denemeler yapmakla geçiriyorum.

Açıyorum müziğimi, bağlıyorum hoparlörümü. Geçiriyorum üzerime rahat bir şeyler. Sessizce, bir başıma saatlerce kekler, kurabiyeler, onların süslemeleri, tabak sunumları ve fotoğraflamalarıyla uğraşıyorum. Güneş batmadan fotoğraflamayı yetiştirmek dışında hiçbir zaman kısıtım yok. Deadline yok. Yanlış yaptım derdi yok. Deniyorum, yanılıyorum. Sonra yine deniyorum; olana kadar… O gün olmadı mı? Bırakıyorum. “Bugün de böyle olsun, yarın yine denerim” diyorum.

Mutfakta geçirdiğim her gün kendimi daha da geliştirdiğimi hissediyorum. Huzurla çalışmak ortaya çıkardığım tabakların kalitesine de yansıyor.

Bana kalırsa mutfak, deneme-yanılma toleransının en yüksek olduğu yerlerden biri. Bu yüzden de buradaki yaratıcılığın sınırı yok. Üstelik sonunda ortaya çıkan şey; sadece Maslow’un piramidindeki en üst ihtiyacı değil, en temel güdüyü de karşılıyor: Yemek. Bundan daha iyisi ne olabilir?

Belki de bu yüzden, karantinada pek çok kişinin mutfakla bu kadar haşır neşir olması beni şaşırtmadı. Bir şeyler üretmenin halihazırda yarattığı doyum, mutfakta doruğa çıkıyor. Üstelik bu, karantinanın yarattığı boşluğu dolduracak kadar yüksek.

Herhangi bir kazaya yol açmamak için sadece yaptığın işe odaklanıyorsun. Bu da senin meditatif zihne geçmeni ve içinde bulunduğumuz dönemin yaratabileceği olası bir anksiyeteyi uzaklaştırmanı sağlıyor.

Ve mutfak seni yargılamıyor, sen de kendini yargılamıyorsun. Mutfakta doğru yok, lezzet var. Ve bu, her damakta farklı takdir görüyor. Ama eğer sadece sen yiyorsan, önemli olan senin damağın. O yüzden sen ortaya çıkardığın lezzetten memnun kaldıysan, başkasını hiç umursamıyorsun. Bu yüzden de mutfak sana, bana iyi geliyor. Bu karantina günlerinde, her zamankinden daha da çok.

İlginizi çekebilir: Evden çalışırken sağlıklı kalmanın 5 yolu

Destina Çavdar Alçı
Marka Müdürü olan Destina Çavdar Alçı, 1990 yılında İzmir'de doğdu. Lisansını Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde, yüksek lisansını ise İngiltere'nin Bath Üniversitesi'nde İşletme alanında ... Devam