X

Karantina yorgunluğu: Durağanlıkla gelen yorgunluğa karşı birkaç öneri

Karantinalardayız…
Daha az aktif olmak, daha az hırslı hissetmek mevsim kışa döndüğünde aslında normal olandır. Yükümlülüklerimiz, sorumluluklarımız değişmeyip aynı kalsalar da kış dinlenme isteğinin, dinlenmenin önemli olduğu zamandır. Bizler direniyor olsak dahi, beden bizden bunu talep eder.

Bu zamanlarda sabah uyanma saatimiz değişemiyorsa zaman zaman geceleri daha erken yatağa gider, uyku süremizi uzatırız. İmkan olan zamanlarda, örneğin hafta sonları battaniye altında yarı uykulu haller ruhu da bedeni de dinlendirir. Bazılarımızda kış dendiği zaman iştahlar, hatta kilolar artar, hareket miktarı azalır. Tüm bunlar sayesinde baharla beraber bize yüzünü daha fazla gösteren güneşin ışığına, yazın enerjisine hazırlanır bedenlerimiz. Kadim klasik Çin Tıbbı metinleri de bizlere mevsimlerle uyum içinde ilerlememizi tavsiye ediyor.

Doğal akışta olanlar budur, buna benzer. Buna benzerdi.
Peki ya şimdi ne yaşıyoruz biz?

Güneş yüzünü göstermeye başladı bile. Ama evden çıkamıyoruz, hareket miktarımız az, bazılarımızın iştahı hiç kapanmadı, sürekli uyuma isteği üzerimizde. Ter dökerek hareket ederek yorulamamış bedenlerimizde hiç bitmeyecekmişçesine ağır bir yorgunluk hissi. Saatlerce uyusak da bir türlü gelmeyen o dinlenmişlik hali.

İhtiyacımız olan ne?

Vitaminler, gıda takviyeleri, egzersiz, meditasyon, sanat, eğlence… Biri veya hepsi. Belki bazıları var hayatlarımızda ama yine de yetmiyor, bir şeyler eksik. Eksiğin ne olduğunu biliyoruz belki, kendimizce hepimizin durumu tanımlayacak bir veya daha fazla cümlesi var elbette. Ne yazık ki sonuca etki edemedikçe sıkışmışlık hissini artırmaktan, yorgunluklarımıza yorgunluk katmaktan ileri taşıyamıyorlar bizi.

Çin tıbbı yorgunluk halini ikiye ayırmış: Tükenme hissiyle gelen ve durgunluk neticesinde ortaya çıkan. Günün sonunda her ikisinde de yorgun hissediyoruz. Gidiş yolu belki dönüşe de yardım eder niyetiyle, gelin bir bakın isterseniz sizin yorgunluğunuz hangisine benziyor.

İlk sebep tükenmişlik.

Biraz uyuduğunuzda, kendinize kaliteli bir zaman ayırabildiğinizde bu iyi hissettiriyorsa, yaşam pilleriniz aslında hala şarj olmak için hazır demek olabilir. Daha iyi hissetmeye karşı bu çabayı desteklemek için dengeyi korumaya yardımcı olmak iyi bir fikir. Kan şekerinizin dengesini, dolayısıyla modunuzun dengesini bozacak şekerli ve karbonhidratlı seçimleri azaltıp doğası gereği tatlı olan sebze ve meyvelerden destek alabilirsiniz.

Ruhlarımız ve bedenlerimiz birbirinden ayrı değiller. İçinde yaşadığımız süreci, gıyabımızdaki seçimleri sindirmek kolay değilken sindirim sistemini de zorlamak zaten ucu ucuna yeten enerji bataryalarında alarm ışığını yakacaktır. Bu dönemde sindirimi kolay, sonrasında şişkinlik yapmayan, yumuşak ve kolay hazmedilen yiyeceklere yönelmek işleri kolaylaştırabilir.

Peki ya durgunluk temelli yorgunluk yaşıyorsak?

Belki öncesinde de yaşam tarzınız durgundu, ancak içinde bulunduğumuz bu süreçte sizin bile öncesinde tahmin edemeyeceğiniz bir seviyeyi deneyimliyorsunuz. Bilge bedenlerimiz dışarı çıkmak, gezmek, eğlenmek, hareket etmek, iş ve özel hayatlarımızda yeni şeyler deneyimlemek için hazır.

Ancak bir kez daha karantinadayız. Hareket alanımız kısıtlı. Uyku uyumak, koltukta dinlenmek çabası ağzına kadar su ile dolu bardağa daha fazla su eklemek gibi. Bir işe yaramadığı gibi ziyana sebebiyet veriyor sanki. Şimdi hareket etme zamanı. Mümkün olan en çok şekilde. Zihnen, bedenen, ruhen hareket…

Yorgun zihin, zaman zaman vicdan yükü, zaman zaman kaygı ve endişe yağmuru ile buna izin vermek istemese de, bir süreliğine sistemi kapatıp yeniden açmak en güzeli. Eğlenceli, güldüren şeyler izlemeye, dinlemeye izin vermek bu durumda yerini bulamamış, fazlasıyla birikmiş yaşam enerji depolarındaki yükü biraz azaltabilir.

Hareket demişken zaten egzersiz yapan biriysen ve eskisi kadar fayda sağlamadığını hissettiğin bir yere geldiysen şimdi egzersiz planını biraz daha yumuşak hale getirmek bir seçenek olabilir. Yumuşatmak, daha keyif veren bir hale getirmek, ama yapmak, mutlaka yapmak. Müzik ve/veya dans eklemek ama mutlaka yapmak ve yapmaya devam etmeye söz vermek işe yarayabilir. 

Tanımlara bir de karma versiyon eklemek istiyorum. “İşte bu benim, işte en beteri bu” diyebilirsiniz. Hem çok yorgun hem çok enerjik. Evet, bu mümkün, hele ki şu zamanlarda. Gevşemek ve rahatlamak ihtiyacı var; mümkün değil. Koşmak, coşmak, yaşamak, üretmek isteği, gerekliliği var; mümkün değil.

Geceleri uyuyamamak, sık sık uyanmalar, ağız kuruluğu, sinirli ve endişeli ruh hali, konsantrasyon zorluğu, zaman zaman imkansızmış gibi olması, bu ve benzerleri sizde de varsa aynı şeyden bahsediyor olma ihtimalimiz yüksek. Her ne kadar hayatlarımız çok pasif ve sessiz geçiyormuş gibi hissettiriyor olsa da, gerçek manada sessiz bir vücudun içinde yaşamayalı çok oldu belki de. Ruh, beden, zihin üçlüsü birbirinden besleniyor. Birinde olan iyi bir şey diğer ikisini, birinde olan kötü bir şey diğer ikisini etkisi altına alıyor.

Ne kadar zor olsa da olabildiğince açık havada bol oksijenli sokak yürüyüşleri yapmak, kendinize ait bir zaman ve odada meditasyon, yoga, dua, huzur veren, sevdiğiniz bir ritüel, herhangi bir el işi, zanaat veya sanat çalışması öz benlikle yeniden baş başa olmayı ve tekrar bağ kurmayı sağlayabilir.

Bir ihtimal daha var ki günü hafif geçirmek adına destek aldığımız keyif verenlerle, onların uyarıcı etkileri birbirine karışmış olabilir. Kahve içmek, TV izlemek, sosyal medyada zaman geçirmek. Hemen hemen tüm günü aynı alanda geçirdiğimiz şu zamanlarda günlük yaşam çizelgemiz şaşmış olabilir. Bizi hayata bağladığını düşündüğümüz sınırlı sayıdaki zevkimizi korumak, doğal olarak onlara sarılmak istiyor olabiliriz. Ancak bir adım geri çekilip bakınca her şeyin fazlasının zarar olduğunu hatırlamak, toksik zehirlenmeye girmeden molalar vermek, kullanım sıklıklarını azaltmak, üzerimizdeki uyarıcı, gerginlik yaratıcı etkilerini azaltarak aldığımız faydayı arttırabilir.

En zor kısım… Bu değişiklikleri yapmaya başlamak. Yorgunluğun en kötü etkisi yeni bir şey yapmaya başlamanın, var olan rutini dönüştürmenin, hatta tümüyle vazgeçmenin kolay olmayacakmış gibi hissedilmesi.

Eğer içinizde bir ışık uyandıysa yukarıdaki önerilerden size en kolay geleniyle başlayın derim. Kendinizi biraz olsun daha iyi hissetmeye başladığınızda diğer adımları atmak daha mümkün gelecektir. Tüm alanlarda hepimizi zorlayan bu süreci hep birlikte ruh, beden, zihin sağlığı bütünlüğü ile atlatmamız dileklerimle.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Yoga felsefesini hayatınıza ne kadar dahil edebiliyorsunuz?

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale