dummy

Karantina yorgunluğu: Durağanlıkla gelen yorgunluğa karşı birkaç öneri

Karantinalardayız…
Daha az aktif olmak, daha az hırslı hissetmek mevsim kışa döndüğünde aslında normal olandır. Yükümlülüklerimiz, sorumluluklarımız değişmeyip aynı kalsalar da kış dinlenme isteğinin, dinlenmenin önemli olduğu zamandır. Bizler direniyor olsak dahi, beden bizden bunu talep eder.

dummydummy

Bu zamanlarda sabah uyanma saatimiz değişemiyorsa zaman zaman geceleri daha erken yatağa gider, uyku süremizi uzatırız. İmkan olan zamanlarda, örneğin hafta sonları battaniye altında yarı uykulu haller ruhu da bedeni de dinlendirir. Bazılarımızda kış dendiği zaman iştahlar, hatta kilolar artar, hareket miktarı azalır. Tüm bunlar sayesinde baharla beraber bize yüzünü daha fazla gösteren güneşin ışığına, yazın enerjisine hazırlanır bedenlerimiz. Kadim klasik Çin Tıbbı metinleri de bizlere mevsimlerle uyum içinde ilerlememizi tavsiye ediyor.

Doğal akışta olanlar budur, buna benzer. Buna benzerdi.
Peki ya şimdi ne yaşıyoruz biz?

Güneş yüzünü göstermeye başladı bile. Ama evden çıkamıyoruz, hareket miktarımız az, bazılarımızın iştahı hiç kapanmadı, sürekli uyuma isteği üzerimizde. Ter dökerek hareket ederek yorulamamış bedenlerimizde hiç bitmeyecekmişçesine ağır bir yorgunluk hissi. Saatlerce uyusak da bir türlü gelmeyen o dinlenmişlik hali.

İhtiyacımız olan ne?

Vitaminler, gıda takviyeleri, egzersiz, meditasyon, sanat, eğlence… Biri veya hepsi. Belki bazıları var hayatlarımızda ama yine de yetmiyor, bir şeyler eksik. Eksiğin ne olduğunu biliyoruz belki, kendimizce hepimizin durumu tanımlayacak bir veya daha fazla cümlesi var elbette. Ne yazık ki sonuca etki edemedikçe sıkışmışlık hissini artırmaktan, yorgunluklarımıza yorgunluk katmaktan ileri taşıyamıyorlar bizi.

Çin tıbbı yorgunluk halini ikiye ayırmış: Tükenme hissiyle gelen ve durgunluk neticesinde ortaya çıkan. Günün sonunda her ikisinde de yorgun hissediyoruz. Gidiş yolu belki dönüşe de yardım eder niyetiyle, gelin bir bakın isterseniz sizin yorgunluğunuz hangisine benziyor.

İlk sebep tükenmişlik.

Biraz uyuduğunuzda, kendinize kaliteli bir zaman ayırabildiğinizde bu iyi hissettiriyorsa, yaşam pilleriniz aslında hala şarj olmak için hazır demek olabilir. Daha iyi hissetmeye karşı bu çabayı desteklemek için dengeyi korumaya yardımcı olmak iyi bir fikir. Kan şekerinizin dengesini, dolayısıyla modunuzun dengesini bozacak şekerli ve karbonhidratlı seçimleri azaltıp doğası gereği tatlı olan sebze ve meyvelerden destek alabilirsiniz.

Ruhlarımız ve bedenlerimiz birbirinden ayrı değiller. İçinde yaşadığımız süreci, gıyabımızdaki seçimleri sindirmek kolay değilken sindirim sistemini de zorlamak zaten ucu ucuna yeten enerji bataryalarında alarm ışığını yakacaktır. Bu dönemde sindirimi kolay, sonrasında şişkinlik yapmayan, yumuşak ve kolay hazmedilen yiyeceklere yönelmek işleri kolaylaştırabilir.

Peki ya durgunluk temelli yorgunluk yaşıyorsak?

Belki öncesinde de yaşam tarzınız durgundu, ancak içinde bulunduğumuz bu süreçte sizin bile öncesinde tahmin edemeyeceğiniz bir seviyeyi deneyimliyorsunuz. Bilge bedenlerimiz dışarı çıkmak, gezmek, eğlenmek, hareket etmek, iş ve özel hayatlarımızda yeni şeyler deneyimlemek için hazır.

Ancak bir kez daha karantinadayız. Hareket alanımız kısıtlı. Uyku uyumak, koltukta dinlenmek çabası ağzına kadar su ile dolu bardağa daha fazla su eklemek gibi. Bir işe yaramadığı gibi ziyana sebebiyet veriyor sanki. Şimdi hareket etme zamanı. Mümkün olan en çok şekilde. Zihnen, bedenen, ruhen hareket…

Yorgun zihin, zaman zaman vicdan yükü, zaman zaman kaygı ve endişe yağmuru ile buna izin vermek istemese de, bir süreliğine sistemi kapatıp yeniden açmak en güzeli. Eğlenceli, güldüren şeyler izlemeye, dinlemeye izin vermek bu durumda yerini bulamamış, fazlasıyla birikmiş yaşam enerji depolarındaki yükü biraz azaltabilir.

Hareket demişken zaten egzersiz yapan biriysen ve eskisi kadar fayda sağlamadığını hissettiğin bir yere geldiysen şimdi egzersiz planını biraz daha yumuşak hale getirmek bir seçenek olabilir. Yumuşatmak, daha keyif veren bir hale getirmek, ama yapmak, mutlaka yapmak. Müzik ve/veya dans eklemek ama mutlaka yapmak ve yapmaya devam etmeye söz vermek işe yarayabilir. 

Tanımlara bir de karma versiyon eklemek istiyorum. “İşte bu benim, işte en beteri bu” diyebilirsiniz. Hem çok yorgun hem çok enerjik. Evet, bu mümkün, hele ki şu zamanlarda. Gevşemek ve rahatlamak ihtiyacı var; mümkün değil. Koşmak, coşmak, yaşamak, üretmek isteği, gerekliliği var; mümkün değil.

Geceleri uyuyamamak, sık sık uyanmalar, ağız kuruluğu, sinirli ve endişeli ruh hali, konsantrasyon zorluğu, zaman zaman imkansızmış gibi olması, bu ve benzerleri sizde de varsa aynı şeyden bahsediyor olma ihtimalimiz yüksek. Her ne kadar hayatlarımız çok pasif ve sessiz geçiyormuş gibi hissettiriyor olsa da, gerçek manada sessiz bir vücudun içinde yaşamayalı çok oldu belki de. Ruh, beden, zihin üçlüsü birbirinden besleniyor. Birinde olan iyi bir şey diğer ikisini, birinde olan kötü bir şey diğer ikisini etkisi altına alıyor.

Ne kadar zor olsa da olabildiğince açık havada bol oksijenli sokak yürüyüşleri yapmak, kendinize ait bir zaman ve odada meditasyon, yoga, dua, huzur veren, sevdiğiniz bir ritüel, herhangi bir el işi, zanaat veya sanat çalışması öz benlikle yeniden baş başa olmayı ve tekrar bağ kurmayı sağlayabilir.

Bir ihtimal daha var ki günü hafif geçirmek adına destek aldığımız keyif verenlerle, onların uyarıcı etkileri birbirine karışmış olabilir. Kahve içmek, TV izlemek, sosyal medyada zaman geçirmek. Hemen hemen tüm günü aynı alanda geçirdiğimiz şu zamanlarda günlük yaşam çizelgemiz şaşmış olabilir. Bizi hayata bağladığını düşündüğümüz sınırlı sayıdaki zevkimizi korumak, doğal olarak onlara sarılmak istiyor olabiliriz. Ancak bir adım geri çekilip bakınca her şeyin fazlasının zarar olduğunu hatırlamak, toksik zehirlenmeye girmeden molalar vermek, kullanım sıklıklarını azaltmak, üzerimizdeki uyarıcı, gerginlik yaratıcı etkilerini azaltarak aldığımız faydayı arttırabilir.

En zor kısım… Bu değişiklikleri yapmaya başlamak. Yorgunluğun en kötü etkisi yeni bir şey yapmaya başlamanın, var olan rutini dönüştürmenin, hatta tümüyle vazgeçmenin kolay olmayacakmış gibi hissedilmesi.

Eğer içinizde bir ışık uyandıysa yukarıdaki önerilerden size en kolay geleniyle başlayın derim. Kendinizi biraz olsun daha iyi hissetmeye başladığınızda diğer adımları atmak daha mümkün gelecektir. Tüm alanlarda hepimizi zorlayan bu süreci hep birlikte ruh, beden, zihin sağlığı bütünlüğü ile atlatmamız dileklerimle.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Yoga felsefesini hayatınıza ne kadar dahil edebiliyorsunuz?

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp