X

Karantina yazının en az riskli ve en güvenilir tatil trendi: Kamp yapmak

Evde geçmek zorunda kaldığımız tatil günleri, havaların gün geçtikçe daha da güzelleşmesi ve yazın gelmesiyle birlikte dışarı çıkacağımız günleri her geçen gün artan bir heyecan ve büyük bir umutla bekliyoruz. Normalleşme sürecine girilmesiyle birlikte herkesin ilk merak ettiği konulardan biri de bu yaz turizm sektörü açılmış olsa bile tatile gitmenin güvenli olup olmadığı.

Vaka sayısının azalması nedeniyle normalleşme sürecine gidiliyor olsa da, aşı bulunana kadar virüsün varlığını sürdürecek olması kaçınılmaz bir gerçek. Bu nedenle yasaklar kalksa da, hem kendi sağlığınızı hem de başkalarının sağlığını riske atmamak için bu süreci mümkün olabildiğince güvenilir ve fiziksel mesafelenmeye uygun şartlarda gerçekleştirmeniz son derece önemli. Uzmanlar, bu süreçte tercih edilebilecek en güvenilir ve en az riskli tatil alternatifinin, kamp yapmak olduğunu söylüyor.

İlginizi çekebilir: Kampa gitmeden önce mutlaka yapmanız gereken hazırlıklar

Kamp yapmak neden daha güvenli?

Açık havada, mümkün olabildiğince gözden uzakta ve küçük bir grupla kamp yapmak, bu yazın en popüler tatil trendi olacak gibi görünüyor. Genelde tanıdığımız insanlarla birlikte, kapalı gruplarda kamp yaptığımız için enfeksiyon ve yayılma riskini de en aza indirmiş oluyoruz.

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri olan ABD’deki Georgetown Üniversitesi Küresel Sağlık Bilim ve Güvenlik merkezi direktörü Rebecca Katz NPR’a verdiği röportajda, virüsün yayılma şekli ve bulaşma riski göz önüne alındığında yaz aylarında tercih edilebilecek en güvenilir alternatifin kamp tatili olduğunun altını çiziyor. Katz, aynı çadırda uyumak, kamp malzemelerinin ortak kullanımı gibi virüsün yayılmasına neden olabilecek risklerin hala bulunabileceğini vurguluyor ve kamp alanlarında fiziksel mesafelenmeye ve gerekli hijyen kurallarına mutlaka uyulması gerektiğini söylüyor. Kamp yapmak dışında yaz aylarında, fiziksel mesafelenme ve hijyen koşullarına dikkat etmek koşuluyla, açık hava sporları yapmak, kalabalık olmayan sahillerde ya da havuz kenarında vakit geçirmek de uzmanların önerdiği, görece düşük riskli aktivitelerden bazıları.

Koronavirüs sudan bulaşıyor mu?

St. Louis’te bulunan Washington Üniversitesi Pediyatrik Bulaşıcı Hastalıklar uzmanı Dr. Andrew Janowski NPR’a yaptığı açıklamada, havuz ve deniz gibi bol miktarda suyun bulunduğu geniş bir alanda seyrelecek olan virüslerin birkaç gün içinde işlevini yitireceğini ve bu nedenle suyun enfeksiyon bulaştırabilecek bir kaynak olmadığını belirtiyor. Denize ya da havuza girmek konusunda tereddütteyseniz, ya da ‘Korinavirüs sudan bulaşır mı?’ sorusuna cevap arıyorsanız, uzman görüşüne dayanarak, şimdilik virüsün sudan bulaşma riskinin çok çok düşük olduğunun müjdesini verebiliriz. Bu aktiviteler dışında gece kulübü ya da bar, toplu olarak ibadet edilen mekanlar ve AVM gibi kalabalık ve kapalı ortamlarda bulunmak yüksek riskli aktiviteler arasında yer alıyor.

İstanbul’a yakın kamp alanları

Her şey normale döndükten, kamp alanları ve şehirlerarası ulaşım açıldıktan sonra, karantina sürecine biraz ara verip birkaç günlüğüne de olsa doğa içinde kendini kaybetmek istiyorsanız İstanbul’a yakın kamp alanlarına göz atabilirsiniz. Hazır zamanınız varken çadırınızı ve çantanızı şimdiden toplayabilirsiniz 🙂

İlginizi çekebilir: İstanbul’a yakın kamp alanları

Kıyıköy, Kırklareli

Hem denize girmek hem de doğayla iç içe olmak isteyenlerin tatil rotası olarak tercih edebileceği Kıyıköy son derece güzel bir alternatif. Kırklareli’ye bağlı Kıyıköy İstanbul’a 150 km mesafede, Karadeniz kıyısında bulunan ve el değmemiş doğasıyla kamp severlerin en çok ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor. 

İğneada Longozu, Kırklareli

Kıyıköy’e çok yakın bir mesafede bulunan İğneada Langozu, dünya üzerinde sayılı olan longoz ormanlarının birisine ev sahipliği yapıyor. Yeşilin binbir tonuyla ziyaretçilerine görsel bir şölen yaşatan bu tabiat harikası kamp alanı, temiz havasıyla doğayla iç içe bir tatil yapmak isteyenlerin mutlaka birkaç gün geçirmesi gereken bir bölge. 

Ağva, İstanbul

Doğa içinde geçirilecek kısa bir hafta sonu tatili için tercih edilebilecek en uygun kamp bölgelerinden biri olan Ağva İstanbul’a en yakın ama ortamıyla da İstanbul’dan bir o kadar uzak olan yerlerden biri. Yaklaşık 1 buçuk saatlik bir yolculuktan sonra ulaşacağınız Ağva, şehrin kamp alanı bakımından en zengin yerlerinden biri. 

Uçmakdere, Tekirdağ

Adını daha çok yamaç paraşütü etkinlikleriyle duyduğumuz Uçmakdere Tekirdağ’ın Şarköy ilçesine bağlı, oldukça rüzgarlı kamp alanlarından biri. İstanbul’a yaklaşık 3 saat mesafede olan Uçmakdere’de çadırınızı dilerseniz sahile dilerseniz de kamp için ayrılmış bölgelere kurabilmeniz mümkün. 

Pürenli Yaylası, Düzce

El değmemiş doğasıyla dikkat çeken kamp alanlarından biri olan Pürenli Yaylası, Düzce’nin Gölyaka ilçesinde bulunuyor. Yaylaya ulaşmak için Gölyaka’ya vardıktan sonra 1500 metre yükseklikte yer alan yaylaya tırmanmanız gerekiyor. Tırmanış esnasında doğanın birbirinden güzel renkleri dikkatinizi çekerken temiz havayı da aynı anda hissedeceksiniz. Yaylada çadırınızı kurmanız için bolca alan bulunuyor.

Ballıkayalar Tabiat Parkı, Gebze

Balkayalar Tabiat Parkı, kamp yapmanın yanında uzun doğa yürüyüşlerini sevenler için ideal yerlerden biri. İstanbul’da 2 saat uzaklıkta olan Ballıkayalar Tabiat Parkı, kanyon özelliklerini taşıyor ve içerisinde bolca engebeli yol barındırıyor. 

Mudurnu Sülüklügöl, Bolu

İstanbul’un hemen yanı başında olmasa da ulaşımın kolay olduğu Mudurnu Sülüklügöl, Bolu’da yer alıyor. Mudurnu ilçesine yaklaşık 70 kilometrelik bir mesafede bulunan Sülüklügöl’ün en büyük avantajı ise göl kenarında kamp yapmaya olanak sağlaması. Bir noktadan sonra araçlarınıza veda ederek uzun bir yürüyüş yapmanız gerektiğini de şimdiden söyleyelim.

İlginizi çekebilir: İyi bir kamp ateşinin olmazsa olmazları

Ayrıca hem bu bölgelerdeki hem de Türkiye’nin farklı yerlerinde bulunan yüzlerce kamp alanına, Kampyerleri.org sitesi tarafından hazırlanmış olan haritadan ulaşabilirsiniz:

 

 

Kaynaklar: 

Matador Network
Npr.org
Kampyerleri.org

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale