Karanlık düşman değil: Doğum, karanlığın dayanılmaz olduğu yerde başlıyordu
Aslında bu yazı Sevgililer Günü hakkında olacaktı ama hayat planlar yaparken, başımızdan geçenlerdi ya, işte yine öyle oldu!
Kocaman büyük bir acı…
Bir günde değişti hayatlarımız,
Acı geldi, oturdu kalbimizin ortasına…
İnsan bu kadar acıyı nasıl sindirir?
Hiçbirimiz iyi değiliz, arkadaşlar! Bırakın biraz iyi olmayalım,
Beraber iyi olmayalım,
Beraber sarılarak, ağlayarak, birbirimizle bağımızı koparmadan tutalım yasımızı!
Seneler önce kişisel hayatımda kalbime yine böyle bir acı konmuştu! Nereye koyacağımı, ne yapacağımı bilmez haldeydim acıyı! Çaresiz, korku içinde ve umutsuz yolda yürürken başımı kaldırdığımda, merdiven basamağında açan bir çiçek görmüştüm.
Ölümün olduğu o yerden yaşam bulup açan çiçek,
Karanlığın nefesi,
Ölümün doğurduğu doğum!
Demiştim ki kendime:
Neden olmasın?
Ben de deneyebilirim!
Ben de açmanın “mümkün” olmadığı yerde açabilirim!
Ben de tüm olasılıklara, şartlarla beraber açabilirim!
Çünkü çiçek biliyordu:
O çiçeğin açmasını sağlayan, güneş kadar,
Bitmeyeceğini sandığı soğuk gecelerdi,
Çiçek, soğuk gecelerle savaşmıyordu!
Biliyordu, onun açmasını sağlayacak burasıydı, karanlıktı!
Karanlık, düşman değildi!
Çiçeğin, kötülüğünü istemiyordu!
Aslında onun bir parçasıydı,
Ya ona kafa tutacak ve solup gidecek ya da onu dışlamak yerine kapsamayı öğrenecekti!
Karanlık, düşman değildi!
Çünkü, doğum karanlığın dayanılmaz olduğu yerde başlıyordu!
Doğum, karanlıktan geliyordu!
İlginizi çekebilir: İkili ilişkilerde değersiz hissettiren darbeler: Love bombing, gaslighting, ghosting