Sonbahar artık geldi fakat tipik bir yaz insanı olarak, mevsim değişikliğine inat, hala tiril tiril elbiselerle ortalıkta gezinmeye devam ediyorum. Benim gibi yazın bittiğini kabullenmek istemeyen bir ruh hali içinde olanlarınız varsa, sizlere mekanların açık kısımlarında yemek yemenin son zamanları olduğunu hatırlatırım.
Yaz kış müdavimi olduğum yerlerden biri olan “Karaköy Lokantası” bugünkü adresimiz. Karaköy semtinin tam ortasında yer alan, deniz görmeyen fakat iç dekorasyonunu turkuaz renkli seramik döşemeler ile süsleyerek misafirlerine adeta deniz manzarası görüntüsü sunan mekan, rakı muhabbetleri için son derece ideal bir yer.
Fakat belirtmekte fayda var, eğer kalabalık bir grup olarak gitmeye niyetliyseniz, rezervasyonunuzu mutlaka hafta başında yaptırmalısınız. Hoş, ben son anda arayarak mekandan rezervasyon yaptırma talibinde bulunup, yedek listeye yazılmama rağmen, her zaman o listeden bir masa bulabilen şanslılardanım. Üstelik bu şansım, yaz mevsiminde mekanın açık kısmındaki sayılı masalardan yer kapma konusunda da geçerli.
Birçok sektörden tanınmış simaların ve tabi ki turistlerin olduğu bu mekanın benim için de ayrı bir yeri var çünkü oraya her gidişim, uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaşmam anlamına geliyor, şu ana kadar restorana gidip de eskilerden biriyle karşılaşmama gibi bir durum söz konusu olmadı, ilginç gerçekten.
Gelelim bizim gecemize. Yemek yemeye ve sohbete düşkün bir ekip olarak, son dakikada dış kısımda bulduğumuz masada yerlerimizi aldık. Rakılarımızı söyledik.
Sıra ne yiyeceğimize geldi ve tabi her seferinde mezelerden ana yemeğe geçmeye fırsat bulamayan ben ve ekiptekiler, en az 10 meze; Topik, buğday salatası, levrek marine, börülce, patlıcan közleme (biberli olan), salatalık turşusu, zeytinyağlı dolma, hamsi marine, roka salatası, ıspanak kavurma ve tabi ki demir başımız beyaz peynir), birkaç tane ara sıcak ( Pastırmalı humus, karides güveç ve paçanga böreği) söyelerek yine ana yemeğe geçme kıvamına gelemedik. Tabi ki bu belirttiğim durum biz kızlar için geçerli, erkekler ana yemeklerinin siparişlerini hemen verdiler ve biz de eksik kalmamak adına bir iki çatal ile ana yemeklerin tatlarına baktık.
Umarım sarımsak ile aranız oldukça iyidir şayet bu yediklerimizin ana malzemesi sarımsaktı, dolayısıyla oldukça lezzetliydi. Kişisel favorilerime gelince, topik şekeri, tarçını ve soğanı ile tam kıvamındaydı, özellikle son derece güzel marinlenmiş olan soğanı yerken neredeyse içinde olduğunu anlamıyorsunuz. Malzemelerden de anlaşılacağı gibi değişik bir meze olduğu için herkese hitap etmedi ama ben tam anlamıyla bayıldım, ve şimdiden sizlere tavsiye ediyorum.
Olmazsa olmaz yoğurtlu mezelerden biri olan buğday salatası oldukça güzeldi. Ne fazla diri ne de fazla pişmiş, tam kıvamında olan börülce salatası ise üzerinde ki bolca sarımsak ve zeytinyağı ile enfesti.
Bir Türk mutfağı klasiği olan zeytinyağlı dolma, çoğu yerde içi çok pişmiş olarak servis edilir, fakat buradaki her şeyi ile tam yerindeydi, kısacası perfetto! Genelde balık tercih etmeyen biri olarak yediğim köri soslu levrek marine muhteşemdi. Özellikle köri sosu, levreğin lezzetini ortaya çıkarmış.
Ara sıcaklara gelince, genelde birçok restoranda yağlı olarak servis edilen pastırmalı humus, burada oldukça az yağlı ve hafifti. Humus sevenlerden ama kalorisinden ötürü yemekten kaçınanlardansanız, mutlaka denemelisiniz derim.
Tatlı kısmına gelince, ne yazık ki mönünün en zayıf kısmı burası diyebilirim. Zaten çok fazla tatlı seçeneğiniz yok, üstelik olanlarında pek lezzetli olduğunu söyleyemem fakat illa ki ağzımız tatlansın diyorsanız sakızlı muhallebisini önerebilirim.
Mekanın eleştirebileceğim tek yanı; servis elemanlarının güler yüzlerinin eksikliği. Bu kadar hoş ve sizi başka bir havaya sokabilen atmosferde yemek lezzetleri kadar, servisin de çok önemli olduğu kısmı atlanıyor hissindeyim. Malesef, tüm çabalarıma rağmen,yüzlerde tek bir gülümseme yakalayamadım. Bu konuyu da ele alırlarsa, 10 tam puan kesinlikle onlarındır.