X

Karadeniz’de melankolik ve masmavi bir şehir: Sinop

Zaman enterasan bir ölçü birimi insan için. Kendi ritmimizi bulmak için kendimize koyduğumuz sınırlardan en acımasızı. Onun için takvimler, saatler yarattık. Adım adım sona gidişimizin tik taklarına çok da anlam yükledik hatta…

Şimdi benim için mesela zaman bir mesele değil, akıyor sadece. Koşturmuyorum yetişmek için. Hatta o bana yetişme derdinde bence duran ben olduğuma göre. Bendeki “an”lar arttığından beri, yani “şimdi”ler… Bu da bir geçiş dönemidir belki kim bilir, yaşayıp göreceğiz.

Böyle bir akan zamanda benim bu yazıyı sizlerle buluşturmam da şimdi bakınca aylar almış. Bana göreyse tam zamanı. Oluruna bırakınca kelimeler hazırsa kendileri ortaya çıkmak istiyor zaten.

Hatta 2019’daki ilk yazım olacak bir de iyi mi? Arayı kapatacağız. Net. Çünkü yazmayı çok özlemişim; hep benimle olan kelimeleri klavyeyle buluşturmayı yani… Okuyanlara şifa olsun.

Fotoğraf: Hometurkey.com

Haydi başlayalım. Bu sefer neredeyiz mi? Sinop! Birçoğumuzun rotasında pek olmuyor, yani direkt orası yer almıyor. Benim de olmazdı kabul, eğer yakın arkadaşım orada yaşamasaydı. O yüzden bu gezi oldu. Çok da güzel oldu. Çok sevdim. Bu melankolik şehre iyi ki gelmişim. Neden mi melankolik? Anlatacağım.

Bir, iki gece kalacağım şekilde Sinop’a geldim.A ma ne gelmek! Uçak çok güzel indi. Tabii ben bunu sıradan bulmuştum, ta ki arkadaşım, hava şartlarının ani değişimine göre bazen uçağın Samsun Havaalanı’na inebildiğini söyleyene kadar. Neyse ki olmadı. Dönüş de rahattı. Bu bilgi yine de burada dursun. Başından böyle macera geçenler bana yazsın! Merak ettim bak.

Karadeniz’de olmamız dolayısıyla yağmur eksik olmadı pek. Bahar yaşamak imkanı vermedi. Olsun, keyfimiz yerindeydi hep.
İlk akşam güzel bir otelin akşam yemeği programına dahil olduk. Canlı müziği olan, denize sıfır bir mekan. Sinop’ta bu sıradan belki ama ortam güzeldi. Sevdim. Yer aynı zamanda yazın güzel bir plaj. Akşam görme şansım olabildi sadece. Anlatılanlar böyle. Zaten şehirde her yer plaj. Burası zaten internette de arattığımızda coğrafi konumu olsun, doğası olsun ve tarihi geçmişi olsun çok değerli bir şehir. Listeye ekleyin ve bence yazın gelin!

Güzel bir akşamdan sonra sabah erken kalkıp kahvaltı yapmaya yine deniz kenarında bir yerdeyiz. Burada fark ettiniz mi, her şey deniz kenarında? O iyot kokusu seninle hep. İnsan nasıl dertlenir burada dedim, yine de havasından mıdır nedir, enerjisi ağır. Belki o Sinop Cezaevi bende bu etkiyi yarattı. Sabahattin Ali etkisi.

Evet Sinop’ta ilk günümüz soğuk, yağmurlu başladı ama rota güzel. Benim için günün en güzel anı Sinop İnceburun deniz fenerini görmekti. Ne de olsa Türkiye’nin en kuzey ucu kendisi. Melankoli buradan hissedilmeye başlıyor kanımca. Terk edilmiş ve yalnız bir fener ama hala ayakta! Karşısında azgın Karadeniz dalgaları ve fırtınasına rağmen hem de. “Dışarıda deli dalgalar, gelir duvarları yalar” sözlerinin Sabahattin Ali’ye nasıl ilham olduğunu kendimce böyle anlıyorum.

Dedim ya hüzünlü ama huzurlu bir şehir burası… Hazır Sabahattin Ali’den giriş yaptık, 1 yıl kaldığı Sinop Cezaevi de görülmeliydi tabi ki. Artık kimsenin hüküm giymediği bu yer turistik amaçlı gezilebiliyor. Zor bir andı kendi adıma. Şartların, kötü koşulların izleri hala duruyor.

Gittiğim her yerde yurtiçi/yurtdışı fark etmez illa ki kazı alanı, arkeoloji müzesi gezmeyi listeye eklerim. Burada da vardi Arkeoloji Müzesi ve çok önemli bir detaydı bu şehirde yapılacaklar içinde.

Gölge etme başka ihsan istemem”sözünü nerdeyse hepimiz biliriz, bu sözün sahibi Diyojen (M.Ö. 413-327) Sinop’ta doğmuştur. Nasıl muhteşem bir detay bu. Şu zamana kadar kim biliyordu? Ben orada öğrendim.Vuruldum resmen. Yeni bir bilgi öğrenmenin ve keşfetmenin hazzı paha biçilemez. Hele ki böylesi… Kendisi benim de hayatımda son yıllarda çabaladığım şeyin öncüsü taa ne zamanlardan beri. Sadelik ve kendine yeterlilik. Gelenekçiliğin karşısında yer alan bu muhteşem insan kendine gölge bile etmeyi bırakıp akışında zamanın yaşamak istediğini böyle duyurmuş çevresine… Hem de o zamanlarda.

Müze çok keyifli, mutlaka görün. Sinop’ta fener için, evet, araba şart; onun dışında her şey merkezde… Bu arada araba derken yine doğma büyüme metropol insanı olmanın getirdiği alışılmış o karmaşaya karşılık inanamadığım bir detay var bu şehirde. Sıkı durun açıklıyorum: Trafik lambası yok! Evet şehirde yok. Korna da çalan yok. Herkes bu düzene alışmış. İşte hayat da böyle. Ne düzen kurarsan ona uyumlanırsın. Hayat akar gider. Peki senin düzeninde akmayan ne var ki tıkanıyor trafik? Düşündüğüm bu soruydu benim, cevaplar da gecikmedi. Farkındalık anlamında her gezi bir şey katıyor insana.Bakış açısına yeni bir soluk katmak da cabası.

Evet Sinop’ta ikinci akşamımız şaşırtmadan yine deniz kenarında keyifli bir balıkçıda son buldu. Karadeniz havası mıdır ya da o hüzünlü tarihi yapılar mı yordu nedir, gece iyi bir uyku hemen yakaladı.

Artık son güne uyandım. Sabah -yine ev konumu denize bakıyor tabii, Sinop’ta artık bu normal- denize günaydın selamı verip, yine kahvaltı yollarına düşüldü. Mümkün (maddi olarak ve ulaşım olarak uyum anlamında zor) tabii… İstanbul’da böyle denize sıfır mekan bulacaksın da, yer olacak da, sessiz olacak da, uğraşmak lazım… Böylesine bir yer Sinop’ta normal. Her yer senin gibi. İnsanlar sıcacık. İşte pazar günlerinin uzun kahvaltılarında ömür böyle uzuyor. “Aldırma gönül” diyorum.Sen de kendine böyle anlar hediye ediyorsun; hiç olmamasından iyidir ne de olsa… Teselli edelim kendimizi. Sinoplular şanslısınız. Unutmadan bunu da belirtelim.

Güzel ve uzun kahvaltımızdan sonra merkezde bir dolaşıp o merak edilen Sinop mantısına doyulup (tabii süperdi, deneyiniz) aksam uçağına binildi.

Böyle bir gezi yaparsanız her yer kahvaltı edilebilir ve akşam yemeği yenilebilir konumda. Benim bir yer seçip, orası iyi demem hakaret olur buraya.

Havasındaki o hüzne kalbinizde yer açın yeter. Empatisiz zaten bu şehirde pek adım atılamıyor. O rüzgarı illa ki bir dize getiriyor kulağa… Bilmediğiniz bir şey zaten size gelmez… Sadece unutmuşuzdur. Hatırlanmak isterler o kelimeler de. Sizi Sabahattin Ali’nin melankoli şiirinin son dörtlüğü ile baş başa bırakıyorum:

Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli…
Beni sarar melankoli:
Kafamın içerisi ölür.

İlginizi çekebilir: Midilli notları: Ben bugün o dünkü ben değilim

Pınar Cengizoğlu: Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir şeyler yazma serüveni başladı. Olay sadece gezmek değilmiş ki; kelimeler bir yerlere sürükledi diyorum şimdi... İlham mi deniyor buna bilmiyorum ama yazıya dökülecek bir konu, bir olay, çekiyor seni yazmaya diyelim. Uplifers ailesinde yazmaya devam ediyorum bu yüzden seve seve .. Hepimize bol okumalar!

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale