X
    Kategoriler: EXPLORE UP

Kapadokya Günlükleri: KaFadokya

Kapadokya

“Geze geze buraları dolaşıyorum” diye diye kendimi dünyanın bir ucundan diğer ucuna savururken, birden durdum ve “Biraz da güzel yurdumuzu gezelim!” dedim. Bunun üzerine güzeller güzeli, tarihin bağrından kopup gelen, bünyesinde inanılmaz doğa harikalarını, farklı kültürleri ve farklı hikayesi olan insanları barındıran Kapadokya’ya doğru yola çıktım. Yaklaşık 20 yıl önce, ailecek gidip büyülendiğim Kapadokya, bu yaşımda da beni büyüleyerek içimde bambaşka duygular uyandırdı. Seyahate beraber çıktığım kadim dostum Ceylan’ım; bu yaşına kadar bu cenneti görmediği için kendine çok kızdı. Kızılmayacak gibi de değil.

Ceylan&Irmak zıpp!

60 milyon yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küller; milyonlarca yıl içinde yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılarak “Bak sen şu Allahın işine!” dedirtecek bir yapı oluşturuyor. Paleolitik dönemde başlayan insan yerleşimiyle birlikte Kapadokya, Hititlere ev sahipliği yaptıktan sonra Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri oluyor. Roma İmparatorluğu’ndan kaçan Hristiyanlar; kayalara oyulan ev ve kiliseleri bir sığınak haline getiriyorlar.  Yerin metrelerce altındaki komün ve sığıntı hayatı düşündükçe insanın tüyleri diken diken oluyor gerçekten de! Onca insan yetmiyormuş gibi, bir de hayvanları da içeri alıp, kilometrelerce devam eden tüneller ve sığınaklar yapmakla kalmamışlar, bir de oralarda yaşamışlar. Sizleri majör tarihi ve jeolojik bilgilerle baymayacağım korkmayın! Ama belli başlı bir iki noktaya değinmeden de edemezdim. Zaten insanın duydukça dinleyesi, milyonlarca yılı bir anda öğrenesi geliyor.

 

Pers dilindeGüzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Kapadokya; başta Nevşehir olmak üzere, Kırşehir, Niğde, Kayseri ve Aksaray illerine yayılmış bir bölgeyi kapsıyor. Peri bacalarını, uzaktan bir köşeden tüm heybetiyle size bakan, karlı Erciyes Dağı’nı, muhteşem gün doğumu ve günbatımını gördükten sonra, sadece Nevşehir’le kalmayıp, etraftaki tüm illeri göresi geliyor insanın. Ben kendimi doğada kaybedip, peri bacalarının arasında hayallere dalarak, tertemiz havayı içime çekerek daha fazla gün geçirmek istedim Kapadokya’da. “Allahım bitmesin, bitmesin bu rüya” tadında oraya yerleşip, bir daha hiç dönmemek istedim bu cennetten. Tabii bunun tek sebebi de doğa harikaları ve marikaları değildi! Zengin tarihin yanı sıra, kendine has, modern, donanımlı, içinde bambaşka hikayeler barındıran, birbirinden karakteristik insanlarla tanışmamız da bizi ayrıca büyüledi ve nam-ı diğer “Kafadokya”ya bir kez daha hayran bıraktı!

Farkımız: tarzımız

Yapmadan, etmeden, yemeden, görmeden olmaz ve daha bir sürü şey…

Hayallere uçuyoruz

Yerli turistlerin olduğu kadar, yabancı turistlerin de görmeden dönmemesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum Kapadokya’nın. Hem tarihi bu denli hissedebilecekleri, hem bu kadar kültür mozaiğini bir arada bulabilecekleri, hem de çeşitli enteresan atraksiyonu böyle bol bir yer daha varsa söyleyin bana! Sabah gün doğumuyla birlikte bölgenin en kral balon şirketi Royal Balloon’ un sizi otelinizden alıp hayallere uçurmasına izin vermelisiniz. Korkunuz varsa da bir kenara koyun ve kendinizi Royal Balloon’un deneyimli pilotlarının ellerine bırakın. Bizim pilotumuz Suat Ağabey, içinde tek Türk’ün ben ve Ceylan olduğu 12 kişilik balon ekibimizi esprileriyle kahkahalara boğarken, peri bacalarının büyüleyici atmosferi içinde hepimize inanılmaz bir deneyim yaşattı! Balon yolculuğumuzun ardından, sabahın 07:30’unda ikram ettikleri şampanyayla da bizi mutluluk sarhoşu yaptılar. Yani neymiş? Kapadokya’ya gidip de balona binmeden dönerseniz gözüme görünmeyin!

Tatlı pilotumuz Suat Ağabey’le şampanya keyfi

Muhteşem balon turunun ardından, bir kuple dinlendikten sonra güne devam edin derim. Zira o kadar erken kalkmak insanı ilerleyen saatlerde bayağı bir yoruyor. Anahita Tur’la birlikte Kapadokya’nın gelmişini geçmişini masal gibi anlatacak, anlattıkça hiç susmasını istemeyeceğiniz, tarih ve kültür patlaması yaşarken bir yandan da kendi hikayesiyle kültür şokuna düşürecek efsane rehber Ali Ağabey’den başkasıyla da Kapadokya’yı gezmek olmaz. Yeraltışehri, Göreme Müzesi, gün batımında Kızılçukur ve Avanos’u Ali Ağabeysiz gezmeyin derim ben. Kültürü, bilgisi, donanımı ve maceralı hayatıyla Kapadokya’nın cevherlerinden biri kendisi. Bu arada, Hindistan serisinde o kadar Dünya Mirası anlatırken “Bizim başımız kel mi?” diye bayağı bir kompleks edinmeye başlamıştım ki, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya’nın kayalık bölümleri; UNESCO Dünya Mirasları Listesine girerek yüreğime su serpti. Zaten milyonlarca yıllık tarihe ev sahipliği yapmış, akıl almayan doğa harikası yapılar Dünya Mirası olmayacak da neresi olacaktı!

Göreme Müzesi’nden
Ali Ağabey ve Ceylan Kızılçukur’da

Bunca yer gezip, kültür patlaması yaşadıktan sonra şöyle bir Kayseri mantısı, efendime söyleyeyim bir Çömlek Kebabı yemek için, Avanos’ta, Kızılırmak kenarındaki Kavi’de bir öğlen yemeği patlatıp, lezzetten patlamalı.

 

Kavi

Biraz doğa, biraz hayvan sevgisi, biraz spor, keyifli sohbet ve adrenalin diyorsanız Dalton Brothers at çiftliğine uğramalı ve at binmenin ne harika bir şey olduğunu deneyimlemelisiniz. Sadece at binmenin değil, “peri bacaları arasında at binme”nin ne harika, insanı ne kadar dinlendiren, huzura erdiren bir şey olduğunu anlamanızı gerçekten çok isterim. Belki de öyle her hafta yaptığım bir atraksiyon olmadığından diyeceğim ama ilgisi yok. Gerçekten bu büyülü atmosfer içinde yapılacak en efsane hareketti benim için. Bir yandan zınk diye çimleri yemeye başlamak için duran atı kontrol etmeye çalışmak, bir yandan uçurum kenarına gelip de “Acaba duracak mı?” adrenalinini yaşamak, düşmeyeyim diye debelenirken, peri bacalarına ve Rose Vadi’ye bakarak hayallere dalmak paha biçilemez bir Kapadokya atraksiyonu! Çiftlik sahibi Kovboy Ekrem Ağabey’in hoşsohbeti ve misafirperverliği de yanında hediye.

Heidi Irmak
Kovboy Ekrem Ağabey ve dostlarımız

Kapadokya’da trekking için özellikle ayrılmış alanları görünce de bayağı bir şaşırdım. Bu atmosferi iliklerinize kadar hissetmeniz için gereken her şeyi düşünmüşler. At binmek kadar olmasa da, Kapadokya’yı hissetmek, temiz havayı ciğerlerinize çekerek uzun yürüyüşler yapmak ve ATV’ye binip, maceralı bir yolculuk yapmak da güzel atraksiyonlar arasında. Biz gün boyu bu aktivitelerle kendimizi yorduktan sonra “Durmak yok, yola devam!” diyerek akşam yemeği için bölgenin en cool restoranlarından Ziggy’ye gittik. İki katlı taş binanın üst katı, onu diğer restoranlardan ayrıştıran zevkli dekorasyonu ve zevkten dört köşe olacağınız yemekleriyle Ziggy, hayatımın akşam yemeklerinden birini bana sunarak tatilimize adını altın harflerle yazdırdı gerçekten de! Gün boyu yemek yemeyip, tatlıyla beslenebilirim diyen ben; garsonlara “Ağabey gözünü seveyim tatlı getirme!” diye yalvardım. Öyle bir yedim ki, nefes alamayacak haldeydim. Ve eğer tatlıyı getirselerdi dayanamayıp onu da yiyerek, mide fesatından hastaneye kaldırılabilirdim. Sodanın bile ağır geldiği noktadaydım, artık nasıl yediğimi siz düşünün! Bu sebepten dolayı kendi tarihimde bir ilki gerçekleştirerek, tatlı getirmemeleri için yalvarmak zorunda kaldım. Yaprak ciğeri, tavuk şişleri, dev patatesleri, küçük küçük mezeleri ve daha bir sürü şeyleriyle Ziggy, benim Dünya Mirasları Listem’e ilk sıradan girdi. Binanın alt katındaki tatlı dükkandan Ziggy’nin sahibi Nuray Hanım’ın kendi elleriyle yaptığı harika takı ve aksesuarlardan almadan dönmemelisiniz.

Ziggy
Nuray Hanım ve harikaları

Zengin tarihi, kültür mozaiği, farklı insanları, enteresan hikayeleri, akıl almaz oluşumları, lezzetli yemekleri, eğlenceli atraksiyonlarıyla, Anadolu’nun İncisi Kapadokya’yı görmeli, görmeyenlere anlatmalısınız. Buranın şanı, şöhreti dağları aşarak bilmeyen, bilip de değerinin farkında olmayan herkese ulaşmalı. Benim huzur bulup, paralel evren Kafadokya adını koyduğum bu muhteşem yer; benim için en güzel yurt dışı seyahatinden daha da güzeldi. Benim gönlüm Kapadokya’da kaldı ve siz bu yazıyı okurken ben tekrardan buralarda olacağım. Hadi atlayın, gelin…

 

Önemli Detaylar:

  • Kıymalı tatlı olur muymuş hiç?” demeyin. Hanım evladı olmayın. Ayva dolması tatlısında, ayva, kıyma ve kaymağın kulağa nahoş, damağa mayhoş gelen benzersiz tadını denemeden etmeyin!
  • Bir Ibiza olmasa da Nevşehir de eğlenmeyi seviyor. Nevşehir gençliği Joy Bar’da patlıyor. Bir bakın bakalım, eğleneceksiniz… Yok efendim ben canlı müzik dinlerim, Anadolu’yu ciğerimde hissetmek isterim derseniz de Heybeli’ye buyurabilirsiniz…
  • Ben hayatımda yediğim en güzel Kayseri Mantısını Kapadokya’da yedim. Her yerde mantı yiyebilirsiniz. Gitmeden önce artık Dukan Rejimi mi yaparsınız, ne yaparsınız bilmem ama bünyeyi karbonhidrata hazırlayın derim…
  • Tanışacağınız Nevşehirli, Göremeli, Kapadokyalı dostların hepsinin birbirinden orijinal, bir o kadar marjinal hikayesi olacağının altına imzamı atar, kaşemi basarım. Hikayelerini dinleyin, herkese anlatın, kulaktan kulağa dolaşan efsaneler arasına sokun…
  • Kapadokya’yı Merve gibi bir kadim dostunuz yoksa bu kadar iyi gezmek mümkün değil! O nedenle Merve beni gezdirdi, ben de size anlattım. Hadi yine iyisiniz!
Irmak Ceylan’ı kapsıyor

 

Yazarın tüm yazıları için tıklayın

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale