Hayat hiçbir zaman planladığımız gibi gitmez, değişir ve dönüşür. Önemli olan o değişirken hoşumuza gitmeyen şeylere ne kadar uyum sağladığımızdır. Senelerdir çıkamadığım tatile çıktım! Hindistan, GOA’ya aşık oldum! Arkasında sevdiği adamı bırakmış kadınlar gibi kalbim orada kalarak döndüm! Tatilin üçüncü gününden sonra kaza geçirdim ona rağmen bunları yazıyorum.
Uçak yolculuğu
İstanbul’dan Goa’ya tek uçuş yok! Aktarmalı neredeyse 10 saati bulan bir yolculuk yapmak zorunda kalıyorsunuz. GOA havaalanından Arambol’de kalacağımız yere ulaşmak için taksi ile birkaç saatlik yol gittik! Yani her güzel şey gibi Goa’ya gitmek emek ve sabır istiyor!
Yaşam nasıl?
Türk parası orada çok değerli! Yemekler, kıyafetler buradaki fiyatlarla kıyaslarsak çok ucuz kalıyor… Atm’lerden rupi olarak para çekebilirsiniz ama ben çekmek istediğimde kendi bankamın güvenlik önlemi olarak hesabım bloke oldu. Hesabınızın yurt dışı ayarlarını açmalı ve bankanıza danışmanızda yarar var.
Evet, kaldırım yok, trafik lambası yok! Arabalar, motorlar aynı anda hareket ediyorlar. Ve yol olmadığı için aynı anda gelip gidiyorlar. Mekanlarda Hint motifleri ya da kendi inanışlarını simgeleyen figürleri görmeniz mümkün.
Yemekler nasıl?
Biz hep çok güvenilir yerlerde yedik. Ve çok güzeldi. Özellikle buz ve sudan mikrop kapma olasılığınız var. O yüzden güvenilir, belki biraz daha pahalı yerlere gittik.
Doktor var ama oradaki halkın bile haberi yok!
Orada ufak ama ciddi olabilecek bir kaza geçirdim. İlk yaptığım eczaneye gitmek ve yardım istemekti ama kurallar gereği yardım etmediler. Doktora yönlendirdiler. Ama orada doktoru bulmak da maalesef ayrı bir konu.
Mutluluk var!
Tüm kaosun ortasında herkes mutlu. Dilenciler gülümsüyor. O kadar fakirliğe rağmen halkta anlayamadığınız garip bir şükran duygusu var.
Evet, ülke pis!
Evet, yollardan geçerken burnunuza sürekli farklı kokuların gelmesi çok olası. Baharat kokusu başta olmak üzere keyifli ya da pis birçok kokuya sarılmış bir ülke GOA.
İnsanları çok samimi
Dükkanlarda satıcılarla yoga ve meditasyona dair sohbet edebiliyorsunuz. Herkes sizi gülümseyerek karşılıyor. Hele namakaram diyerek onları karşılıyorsanız çok mutlu oluyorlar.
Hayat orada hep yavaş!
Şehrin doğası gereği olan koşturma burada hiç yok, her şey yavaş. Bize temizliğe gelen ablanın bir yerden bir yere yürüyüşündeki yavaşlığı başta hiç anlamamıştım. Goa, sizi yavaşlatıyor. Olması ya da yapmanız gerekenler diye bir şey yok, her şey orada shanti shanti akışında oluyor. Akışa çok güveniyorlar, inanıyorlar.
Orayı neden bu kadar çok sevdim?
Bir düzen yok, çok güzel bir binanın yanında hemen harabe bir yer görebilirsiniz. Ortalık yerlerde bitmeyen pislikler görmeniz de mümkün. Yollarda zaten düzen yok ama arkadaşlar oradaki sıcaklık, samimiyet ve özgürlük hissinin güzelliğini anlatamam. Bu ülkede sürekli anlaşılamama sorunu yaşayan ben, ilk kez görüldüğümü ve olduğum gibi kabul edildiğimi hissettim. Bu dünyalara bedeldi.
Ve hayatımda ilk kez zihnim tamamen orada boşaldı. Okyanus kıyısında güneşin altına uzanmak, bazen Hindistan cevizinin suyunu içmek, bazen boş boş ufka bakmak… Bana boşluk çok iyi geldi, bir şey yapmaya çalışmaktan vazgeçmek…. Oh! Tüm bunlara rağmen geçirdiğim kaza okyanusa girmemi, yoga yapmamı, dans etmemi vs. hep engelledi. Bacağımı sürekli uzatmak zorunda kaldım. Halen bu yazıyı yazarken uzatıyorum. (Kaza da başka yazının konusu.)
Canım GOA, biliyorum yeniden buluşacağız, o zamana kadar…
İlginizi çekebilir: Hayat, susadığımızda su içmek kadar basit olabilir ama biz zorlaştırmayı seviyoruz