Kandırıyorum ama kimi?

En basit haliyle yalan nedir?

Bir gerçekliği olduğundan farklı şekilde kabul etme ve aktarma durumu diyebiliriz. Niye aynı zamanda kabul etme durumu dedik, çünkü yalanı söyleyen kişi bazen yalana kendisi de inanabilir. Yani başka bir gerçekliği kabul edebilir. Aslında bu durum hayat içerisinde her birey farklı algıya sahipken çok da zor olmayabilir. Bazen bilmediğimiz bazen de bildiklerimiz ile farklı gerçeklikler kabul edebiliriz. Tabii ki buraya kadar her şey normal, ancak bilinçli olarak yalan söylüyor ve kandırıyorsak burada başka durumlar olabilir. Aynı zamanda patolojik olarak da insanlar yalan söylerler ama bu bir bozukluk halidir, orası bizim konumuz değil.

Hayatta hepimiz bazı konularda veya pek çok konuda olduğumuzdan veya bildiğimizden farklı görünmeye çalışırız. Bu noktada hayatımız içerisinde hepimiz ufak tefek, büyük küçük yalanlar kullanırız. Çünkü geçen yazımızda da konuştuğumuz gibi duygularımız var ve her birey kolay yönetmeyi ve içinde kalmayı bildiği duygularla daha fazla vakit geçirmek ister. Bildiğimiz duyguların içerisinde güvende hissederiz. Hayatta kalma mekanizmamız olaylara ve duygulara iyi veya kötü, pozitif veya negatif olarak bakmaz. Acı, öfke, üzüntü, korku gibi duyguların içinde kalmayı veya sürekli neşeli, sakin, mutluluk gibi pozitif içinde kalmayı seçebilir ama bu bir görünümdür, çünkü içeride hiçbir duygudan kaçma şansımız bir süre olsa da tamamen yoktur. Sadece farklı görünebilir ve maskeler takabiliriz.

İşte bu nokta hepimizin öğrendiği yalanlardan biridir. Çünkü bize ortamlara, çevreye, kişilere göre maske takmamızı öğreten yapıyla çoğu zaman büyüyoruz. Çoğu zaman da güçlü, güçsüz, hassas, duygusal, öfkeli, sessiz, asosyal, kadın gibi, erkek gibi sınıflandırmalarla birbirimizi yaralamayı öğreniyoruz, daha çok duygularımızdan uzaklaşıyor ve daha çok maskeler doğuruyoruz. Aslında hepimiz sahip olduğumuz bu farklı yönlerle aynı anda hem güçlü hem güçsüz hem çalışkan hem tembel, bizi oluşturan ve bireye özgü yapan özelliklerimizle varız. Bu özelliklerimizle barıştıkça, öğrendikçe, kendimizi veya başkalarını yargılamadıkça gelişiyoruz.

Bunu kabul edebilmek ve içinde kalabilmek, içinde hem kendi gerçekliğimizi hem de dışarıyı kandırmamak, olduğundan farklı görünmemek özümüze ve hayatın akışına hareket etmenin en kolay yolu. Bunu yaptıkça aslında hayatta her alanda karşımıza çıkan durumların da daha rahat ve güvende hissettirdiğini fark edebiliriz. Örneğin; ben bir egzersiz uzmanıyken, aynı zamanda çok fazla yemek yemeyi ve farklı tatlar denemeyi seven biriyim. Gezerim, yerim, içerim ama bunu kendime uygun şekilde aşırı dozlara gitmeden gerçekleştiririm.

Kendimi ve insanları sürekli uçuyorum, kaçıyorum, çok sağlıklı yaşıyorum gibi kandırmacalara sokmama gerek yok. Bu beni yorar, kendimden uzaklaştırır, her insan korktuğu ve kendiyle ilgili kaçındığı bir şeylerden dolayı yalan söyler ve aslında kendini korur ama bir yandan da kandırır. Bazen belli bir süre bireyin hayatta kalması için yardımcı olabilir, ancak uzun vadede devam eden kaçılan duygular, olaylar, durumlar kişiyi kendinden çok uzağa götürür.

Bazılarınız hatırlar belki; Jim Carrey’in oynadığı Maske filmi bu konuyu güzel anlatır. Sihirli bir maske vardır, o maskeyi takmadan önce gayet sakin, düzgün bir insan olan karakterler, maskeyi taktığında içinden bütün bastırdığı duyguları ortaya çıkar ve farklı bir karaktere dönüşür. İyi ve kötü düşünmeden farklı daha özgüvenli, korkusuz, gaddar her şeyi yapabilen bir karakter olarak davranmaya başlasa da kişi, aslında kendinden çok uzak davranışlar sergiler. Sonunda da genellikle zarar görür.

Belki yazımı okuduktan sonra bu bakış açısıyla filmi tekrar veya yeni izleyebilirsiniz, eğlenceli bir filmdir. Konumuza dönersek: Dürüst olmak, şeffaf olmak zordur, sorumluluk almak gerekir, korkutur, bazen istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda bırakabilir ama her zaman sizi kendinize yaklaştırır. Gerçek güven ve cesaret de hayatta aslında o zaman gelir. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi kendinden kaçan her bireyin yolu daha acılıdır, umarım birilerinin istediği gibi görünmek yerine, kendiniz gibi olmayı öğrenir ve gerçekleştirirsiniz, yolların sizi kendinize götürmesiyle dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir beden ve sağlık anlayışı

Mert Bağ Egzersiz Uzmanı ve Nefes Koçu
Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda ... Devam