Kampta öğrendiklerim: Mutluluk eşittir teslimiyet
İlk günün adı, anda olmak ve teslimiyet.
Hiçbir şey yapmamışız gibi gözükse de uzun zamandır yapmadığımız, yapamadığımız “eylemsizlik” halini deneyimledik. İçimizdeki beklentileri, eleştirileri, kızgınlıkları, kıskançlıkları gördük.
Birlikte yemek yerken bile dersteydik aslında!
- Birbirimize ne kadar saygı duyuyoruz?
- Nasıl davranıyoruz?
- Yemeği ağzımızda ne kadar çiğniyoruz?
Yemek sonrası herkes kendi tabağını yıkıyordu ve ben henüz herkes yemeğini bitirmemişken, kalkıp tabağımı yıkadım. Buradan, hayatta ne kadar aceleci olduğumu görebilmeniz çok da zor olmasa gerek.
Yediğimiz yemek, aslında hayatı nasıl sindirdiğimizle ilgili! Hızlı yiyorsanız genel anlamda hayatın farkında değilsiniz diyebilirim. Koşuşturmaktan ve çabalamaktan, gelen fırsatları, mesajları, mucizeleri göremiyor, duymanız gerekeni duyamıyor, yapmanız gerekeni yapamıyor olabilirsiniz. Beklentilerinizle egonuzu besliyor olabilirsiniz.
Mutluluk = Teslimiyet
Çok hızlı hareket ediyorsanız, KONTROL etmekten, mutluluğu kaçırıyor olabilirsiniz.
Daha iyisi olmalıyım diyerek, kıyaslamalarla, öz değerinizi, öz saygınızı, öz bilgeliğinizi zedeliyor, kendinizi fazlasıyla yoruyor olabilirsiniz.
Çok hızlı davranarak, iyi bir SAVAŞÇI olabilirsiniz ama gerçek şükür duygusunu deneyimleyemezsiniz.
Çünkü gerçek ŞÜKÜR, ŞİKAYET ETMEYİ BIRAKMAK demektir. Kendinizi bu kadar yorarak, kontrol ederek, şikayet etmemeniz mümkün değil.
BEKLENTİLER daima;
- Yaralar.
- Anı elinizden alır.
- Dengeyi bozar.
- İçsel güçlenmenize izin vermez.
- Savaştırır, hırslandırır, rekabete sokar, kırar, incitir, teslimiyeti ve mutluluğu elinizden alır.
Şimdi size bir soru: Hayattan gelen deneyimleri nasıl karşılıyorsunuz?
Olumsuz olanlarla savaşarak mı, yoksa bunun bana hediyeleri neler acaba diyerek mi?
Hayatın güzelliği ve bilgeliği işte burada yatar.
Kısacası, bugünü özetle derseniz: Dur, gözlemle, farkında ol, izin ver (her ne oluyorsa), eyleme geç!
İlginizi çekebilir: Yüreğimize su serpmek için zihinsel çözüm önerileri