X

Kampa gitmeden önce mutlaka yapmanız gereken hazırlıklar

Bildiğiniz gibi ben sadece bir koşucu değilim. Doğayı ve doğada olmayı çok seviyorum.

Çocukluğumdan beri çadırda kalmaya alışığım. 7-8 yaşlarındayken yazın oturduğumuz evin bahçesinde çadır kurardık. İsviçre’de genelde anne babalar erkenden çocuklara doğayı ve özgürlüğü öğretmeye çalışır. Hala iyi hatırlıyorum, çadırda ilk kaldığım gece saat iki veya üçte eve dönmüştüm. Bir yerden ses gelmişti ve ben çok korkmuştum. Ama ertesi gece tekrar çadırda kaldım ve bu sefer bütün gece çadırda uyudum.

Çadırda uyumak herkesin yaşaması gereken deneyimlerden birisi olabilir

Yıllar geçti ve üniversitedeyken İtalya’ya ve İspanya’ya tatile gittiğim zamanlar hep çadırda kaldım. Öğrenciyken böylece daha ekonomik bir şekilde tatil yapabiliyordum.

Son aylarda da birkaç kez çadırda kaldım. Önce Mayıs sonu gibi Kaçkar dağlarında trekking yaptım. Farklı bir deneyim oldu çünkü 6 gün boyunca kamp malzemesi ve yiyeceklerimizi taşıdık. Ondan birkaç hafta sonra DASK’a (Anadolu Dağ Maratonu) katıldım. Orada da kendi kamp malzememizi ve yiyeceklerimizi taşıdık. Ama bu etkinliklerin birbirinden farklı olduğunu söyleyebilirim. Birisi 6 günlük bir yarışken, diğeri 2 günlük bir geziydi. Sık sık kamplara katıldığım için, arkadaşlarım da bazı şeyleri merak ediyor. Cora neler götürmeli? Kaç farklı kıyafet alıyorsun? Makyaj alıyor musun? Genellikle bu tip sorular duyuyorum.

Bu tarz soruları olanlara cevap verebilmek adına, bugün sizlerle hem bir malzeme listesi paylaşacağım hem de bazı tavsiyelerimi aktaracağım.

Kamp yapmak için malzemelerinizin tam olması gerekiyor

Kamp için gerekli malzemeler: 

1. Çadır
2. Uyku tulumu
3. Mat
4. Kafa feneri ve yedek pil

Çadır olarak çift katlı çadırı tercih etmenizi öneririm, çünkü bu şekilde buğulaşma daha kolay dışarı çıkıyor. Bu olmazsa sabah kalktığınızda çadırın içini nemli bulabilirsiniz. Uyku tulumunu doğru seçmek için hangi yükselikte ve hangi mevsimde kampı yapacağınız önemlidir. Uyku tulumlarında sıcaklık değerleri yazıyor. Üşümemek için mat üstünde yatmak çok önemli olabilir. Aslında mat sadece üşümemek için kullanılmaz. Özellikle konfor istiyorsanız mat çok önemlidir. Doğada zemin sert olduğu için, trekking yaptıktan sonra ya da yorucu bir koşudan sonra rahat bir uyku çekmeniz sizin için iyi olabilir. İyi bir şekilde uyumazsanız, gündüz efor yaptığınızda performansınız düşebilir. Yanınıza yastık da götürebilirsiniz. Ben yastık götürmüyorum ama sırt çantamı ya da kıyafetimi kullanıyorum.

Zorlu doğa şartların iyi bir şekilde uyuyabilmek için matınızı yanınızda bulundurmalısınız

Çanta bir kampın en önemli malzemesidir

Malzemeler içerisinde de bana göre çanta en önemli olanıdır. Hem bütün malzemenizi içinde olması lazım hem de bütün gün sırtınızda onu taşıyacaksınız. Hafif ve anatomik yapısı olan sırt çantalarını tercih edin. Doğru seçim yapabilmek için bu konuda uzman olan yerlerden faydalanabilirsiniz. Karaköy’de ve Kadıköy’de outdoor malzeme satan çok fazla yer var. Genel olarak 30 litrelik bir çanta 5 veya 6 gün için yetiyor. İki kişi trekking yapıyorsanız bir kişi, çadırı taşıyabilir ve diğer kişi de uyku tulumlarını. Ayrıca iki kişi olduğunuzda yiyecekleri de paylaşarak taşıyabilirsiniz.

Doğada yürürken ya da koşarken eşyalarınızı rahat bir şekilde taşıyabilmeniz için çanta tercihinizi doğru yapmanız gerekebilir

Yemek konusunda üç önemli kural var: Uzun süre bozulmaması, fazla yer kaplamaması ve besin olarak kaliteli olması. Birkaç örnek verecek olursam, taze meyveleri yanınıza alamazsınız. Buzdolabı olmadığı için bir kaç saat içinde bozulurlar. Kuru et, hazır çorba ve konserve tercih edilebilir. Besin olarak kaliteli gıdaları tercih edin. Gofretlerden veya şekerli bisküvilerden ziyade kuru yemiş tercih edebilirsiniz.

Kampa götürülebilecek yiyecekler

1. Hazır çorba
2. Paketli kuru et
3. Kavurma
4. Poşetli ton balığı
5. Hazır makarna
6. Ceviz, fındık, kuru üzüm
7. Lavaş
8. Poşet çay ve kahve

Su konusunda yolda veya dağlarda genelde su bulabilirsiniz. Taşımak için mataralar ya da su torbası tercih edebilir. Dağlarda ve yaylalarda sular genellikle temiz oluyor. Ancak bazen yaylalarda tuvalet suları suya karışabilir. Buna dikkat etmenizi öneririm. Yine de paniğe gerek yok. Kaçkar dağlarında 6 gün boyunca dereden su içtik ve kimse hasta olmadı.

Kıyafet konusunda, spor yaptığınız zamanki gibi pamuklu olmayan kıyafetleri tercih edin. Terlediğiniz zaman daha hızlı kurur ve daha az üşürsünüz. Bir de akşam kıyafetlerıiniz yıkamak isterseniz o zamanda da daha hızlı kuruyacaktır. Kişisel malzeme olarak dış fırçası ve küçük dış macunu almayı unutmayın. Onun dışında güneş kremi, yüz için krem, deodorant ve ıslak mendil kullanışlı olabilir.

Kızlar; dağlarda makyaja gerek yok. Doğada olmak doğal olmak demektir. Köklere dönmek hem vücut hem de ruh için önemlidir.

Güzel bir kamp yaparak doğada olmanın keyfine varabilirsiniz

Çadırda kalmayı ve kamp yapmayı yaşamadan anlatması çok zordur. Akşam gün batımını izlemek, yıldızlara bakmak ve doğayı dinlemek. Belki biraz meditasyon yapmak. Sonra yavaş yavaş çadıra girmek ve uyumak. Uzaktan ormanı sesini dinlemek ve belki bir hayvan sesi de duymak. Sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanmak. Uyku tulumdan çıkıp hemen doğanın içine girmek.

Coraline Chapatte: İsviçreliyim ama neredeyse 10 senedir Türkiye'de oturup çalışıyorum. Neuchatel'de 4 sene ekonomi okudum. İsviçre'de doğan her çocuk bütün sporları küçük yaşta öğrenir. Bu yüzden spor hayatım çok yönlüydü ve çok erken yaşta sporcu beslenmesi, dinlemesi ve yaşam felsefesi gibi konular, her çocuk gibi bana da öğretildi. Mezun olduktan sonra dalmaya başladım ve çok hoşuma gitti. İsviçre'de üst düzey bir yöneticiyken her şeyi bırakıp dalmaya gittiğim Kaş'tan çok etkilenip Kaş'a yerleştim ve deniz rehberliği ve sualtı fotoğrafçılığı yaptım. 2011'de İstanbul'a taşındım. 2013 ve 2015 arasında birçok uzun mesafe (50 km ve 80 km) koşu yarışlarına katıldım. Her koşudan yeni şeyler öğrendim. Uzun koşularda kaçış noktası ve erteleme şansı yoktur. Başlarsınız ve bitirirsiniz. Bu, benim için yaşam felsefesi oldu. Ekim 2015 de “Likya Yolu Ultra Maratonu”na katılıp 6 günde 250 km koştum. Bu yolda tek başınadır herkes. Bu yolculuk sadece fiziksel değildir. Vücut ile başlar ama zihinle biter. Mayıs 2016 ilk triatlon yarışına katıldım ve 3. oldum. Dört ay sonra Eylül ayında Kuşadaşı'nda Türkiye Triatlon Şampiyonası'nda 30+ yaş kategorisinde üçüncülüğü kazandım ve Ekim ayında Antalya'da Gloria Ironman 70.3 yarışında 5. oldum. O kadar kısa bir sürede böyle sonuçlara ulaşmak disiplin, azim, sağlıklı ve dengeli bir beslenme ve iyi bir planlama ister. O dönemde istediğim sağlıklı tatlıyı bulamadığım için kendi keklerimi yaratmaya ve pişirmeye başladım; glütensiz ve rafine şekersiz "Cora'nın Kekleri” macerası bu şekilde başladı. Beş dil (Fransızca, Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca) konuşuyorum. Çeşitli konularda motivasyon seminerleri veriyor, şirketler için ve bireysel spor koçluğu yapıyor, koscora.com blogunda (Avrupa'nın en iyi 3 koşu blogu arasına seçildi) ve Türkiye'de ve İsviçre'de spor ve sağlıklı yaşam konularında yazılar yazıyor, sosyal medya danışmanlığı yapıyor ve ayrıca çeşitli dillerde tercümanlık yapıyorum. Eylül 2016'den itibaren Marmara Üniversitesi'nde Spor Psikolojisi ve Spor Yöneticiliği yüksek lisans yapıyorum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale