Kalp çakra üzerine çalışmalar 5: “Olmayanı” da sevebilmek mümkün
“Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.”
Şems-i Tebrizi
Kalp ile istenen her şey er ya da geç karşımıza çıkar. Kalpten söylenen tek bir kelime, inançsız söylenen sayfalarca söze bedeldir. Bazen dil susar derler, evet, kalp konuşur. Bazen bir kelimeye bile gerek olmadan kalpten hissederiz karşımızdakinin heyecanını, üzüntüsünü, sevgisini ve yeri geldiğinde yıkılmışlığını… İşte kalp böyle “nelere kadir” bir organımızdır…
Kalp çakra ile ilgili meditatif çalışmalarımıza geçmeden önce, bu yazımda sizlerle birlikte çok önemli bir başlığa daha eğilelim istiyorum. Aslında sevgiye giriş yapıyoruz. Kalp çakranın en önemli konusu sevgi algısı, sevgi anlayışı, sevgi temeli. Sevgi şeklinin nasıl olduğu ve neye dayandığı… “Sevginin şekli mi olur?” diyeceksiniz, evet, var. Örneğin bazılarımız sevdiği zaman o kişiye bunu göstermek için önüne bir sürü hediyeler serer. Ve o diğerinin sevgi anlayışı ise hediyelerden geçmemektedir. O kişi, örneğin kendisi ile ilgilenilmesini, kendisi ile konuşulmasını, kendisi ile fiziksel anılar paylaşılmasını ister. Ve bu iki kişi sevgi alış verişinde geldikleri “uzlaşamama” noktasında ayrılırlar. Çünkü karşılarındakini “kendilerinin sevilmek tanımına” göre sevmektedirler.
Peki ya sevgi bu kadar şekilsel midir? Yani X olunca teşekkür etmek doğrudur da, X olmadığında ne yapmalıdır? O zaman hayatı sevemeyecek miyiz? Örneğin A kişisi bizimle beş sene geçirdikten sonra, “Ben gidiyorum” dediğinde artık sevilmeye değmemekte midir? Yanımızda kalmak şartını sağlamadığında sevilmeyecek bir insan haline mi gelir? O bir anda içimizdeki muhteşem sevgiler bitebilir mi? Bir kişi sırf bizim istediklerimizi yapmıyor diye veya hayat o an istediğimizi bize getirmiyor diye teşekkürü hak etmemekte midir? O istediğimizi “düşleyebilmemiz bile” bir şey değil midir? Ya gökyüzünde yüksek bir apartman katı istiyorsak, düşünün ki gözlerimiz hiç görmeseydi bu hayale ulaşabilir miydik? Eğer ki görmek şansı bizlere bahşedilmeseydi böyle bir düş kurabilir miydik? İşte bunun için de sevmek, bunun için de sevgiyle teşekkür etmek gerekmiyor mu?
Sevgilerimizi şartlara bağladığımızda, memnuniyetimizi şartlara bağladığımızda, kalbimizin önüne bariyerler öreriz. Kalp ayrımcı değildir, sevgi ayırmaz, sevgi hor görmez, sevgi aşağı görmez, sevgi ve gerçek sevgi her daim güzel olanın kendisiyle olduğunu bimektir. Şartlara bağlanan sevgi ise er ya da geç gerçeği kendine çeker. O şart bozulur ve sevgi biter. Peki ya sormak isterim; gerçekten orada mıdır? Ortada olan gerçek sevgi midir? Bu kadar hızlı bitebiliyorsa? Bu kadar hızlı gözden çıkartılabiliyorsa?
Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız gerçek sevginize, nasıl sevdiğinize, sevmeyi bağladığınız şartlara bakmanızı dilerim. Kalbinizin önünde hangi duvarlar örülü? Koşulsuzca sevebilmeniz için yeri gelip de affedebilmeniz, yeri gelip de hala sevdiğinizi, her ne olursa olsun en güzeli istediğinizi itiraf edebilmenizin önünde duran kim? Siz değil misiniz?
İlginizi çekebilir: Kalp çakra üzerine çalışmalar 4: Hayata izin vermek