X

Kalp çakra üzerine çalışmalar 4: Hayata izin vermek

“Hayat sana arka arkaya dikenlerini gösteriyorsa sakın üzülme, aksine sevin. Çünkü çok yakında gülü de gösterecektir.” 
Mevlana

Kalbimiz doğruyu söyler. Kalbini dinle. Her daim kalpten gelen doğru sestir, kalbinin sesini bastırmaya çalışma. Önce hisset. Hisset ki, kalple dinle ki, kalpten iste ki, olsun!

Peki hayata gerçekten izin veriyor muyuz? Ne olacak, nasıl olacak, istediğimiz gibi mi olacak? Ya istediğimizden farklı olursa? Ya benim istediklerim zaten (!) ve her zamanki gibi olmayacak olursa? Ya ben yine üzülürsem? Ya ben yine kandırılırsam? Ya ben yine adaletsizliğe uğrarsam?

Bugün kalp çakra çalışmalarımızın bir diğer konusuna geçeceğiz sizlerle. Meditasyon ile ilgili bölüme geçmeden önce affetmeyi ve teşekkür etmeyi paylaşmıştım. Bugün sizlerle paylaşmakta olduğum “izin vermek” konusu yine çok ama çok önemli bir kavram. Kalp çakra üzerine çalışmalarımıza hazırlanırken bize ve hayatımıza yeni bir bakış açısı katmasını diliyorum…

Nefes almak işlemini düşünelim fiziksel olarak. Hava ciğerlerimizi doldurur değil mi? Nasıl bir doldurma hareketidir bu? İçimize çekeriz, havayı içimize doğru çekeriz. Havanın içimize, yani ciğerlerimize girmesine izin veririz… Havayı koklarız, sıcak hava boğazımızdan geçer ve sonunda vücudumuza, kanımıza, damarlarımıza karışır. Her şey beş saniye kadar kısa bir sürede olur ve biter. Şimdi şöyle hayal edelim. Havanın girmesine izin vermeyelim. Nefesimizi tutalım… Ne olur?

Bir tıkanıklık oluşur. Nefes alamadığımız için zorlanmaya başlarız. Nefes almaya izin vermedikçe, yani havanın ciğerlerimize dolmasına bizler izin vermedikçe oksijen kanımıza karışamaz. Giderek daha bitkin hissederiz. Sonra daha da tıkanırız. Ve sonunda son nefesimizin de yettiği noktada hayatımız son bulur. Bunun tek bir sebebi vardır; havanın içimize girmesine, ciğerlerimizi doldurmasına izin vermememiz. 

Evet, bu kadar basittir. Bu kadar basit. Hayata izin vermemekteyiz. Bize akmak isteyen bolluğa “Bana zaten gelmez” diyerek izin vermemekteyiz. Bizi bulmak isteyen aşka “Benim aşkta şansım gülmez” diyerek izin vermemekteyiz. Bize ulaşmak isteyen güzel haberlere “Bugün güzel haber almayacağım, zaten ben ne zaman mutlu olabildim ki?” diyerek izin vermemekteyiz. Kısacası hayatımıza, akışa, bize ulaşacak olanlara izin vermemekteyiz.

Bugün bir değişiklik yapalım; şimdi kalemimizi, kağıdımızı alalım ve yazalım… İzin vermediklerimizi değil de, bugün itibarıyla izin verdiğimiz her şeyi…

Ben hayatın, bu güzel evrenin tüm güzel nimetlerinin beni şu anda, şimdi bulmasına, bana ulaşmasına, bana dokunmasına izin veriyorum. Bu evrende çokça bulunan sevginin, aşkın bana ulaşmasına şimdi izin veriyorum. Bolluk ve bereketi kutsuyor ve bunların bana ulaşmasına izin vermediğim tüm düşüncelerimden vazgeçiyorum, ben bugün bana gelecek tüm muhteşem hediyeleri kabul ediyorum… Hayatın bana akmasına “izin veriyorum”…

İlginizi çekebilir: Kalp çakra üzerine çalışmalar 3: Oluşa inanmak ve teşekkür etmek

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.
İlgili Makale