“Her yürek, kendinin kaderidir…”
Anonim
Her daim görünen ile karar vermeye çalışırız. Hayatımızı görünen yönetir. Örneğin olasılıklara göre bir şeye başlamak, yani risk almak zordur. Realiteye bakarız. Çıktılara, elle tutulabilene. Bugün görebildiklerimize. Ve bunların hepsi ne yazık ki yarını yapmamız konusunda bize “biraz” olsun yön verir. Tabi ki yarın için yapamadıklarımızla birlikte. Çünkü bugüne göre odaklarız. Bugün olmayanlara takılarak yarın ne istediğimizi unutur ve hatta hemen, hızlıca vazgeçeriz…
Bugün bize verilmeyene saplı kalıp, yarın hangi yolları yürüyebileceğimizi hayal bile etmeyiz. İşte bu beyin ile gidilen yolculuğu anlatmaktadır. Peki biraz olsun kalp ile çalışmaya başlıyorsak bugüne, bugün olmayanlara, görünmeyene biraz olsun “kalp” ekleseydik manzaramız nasıl olurdu?
Yeşil çimlerle kaplı bir bahçe mi istiyorum? O zaman neden hayal kurmak bana zor olsun, neden imkansız olsun? Eğer kalpten düşlersem olmayacak hiçbir şey yok… Evet, çok ama çok basit. Neden bugün olmadı diye o yeliş çimlere basmak, o bahçede çok ama çok mutlu dakikalar geçirmek, orada çocuklarımızla yuvarlanmak ve belki de en sevdiklerimizi ağırlamak hayalimizden vazgeçiyoruz?
Neden yapabileceklerimizin gerisine düşüp de, olmadı, oldurulamadı, gelmedi, gelmeyecek diye kapılarımızı kapatıyoruz? Kalbimizi açıverseydik o çok istediğimiz arabanın içinde olduğumuzu hayal etmek bu kadar zor veya zorlayıcı olur muydu? O araba kalbimize yakın oldukça yepyeni koltuklarının kokusunu, o güzelim rengini, onunla ailemizi ve kendimizi memnun edebilmek üzere yapabileceklerimizi bir düşünseydik? En azından bu düşten kendimizi ayırmasaydık, kalbimizi orada sıcacık tutsaydık nasıl olurdu?
Bir de farklı bir açıdan bakalım: Nedir içimizdeki ateşleri yakan? Nedir bizi en zirveye taşıyan? Nedir hayatın anlamı? Nedir hayatı yaşamamızın ve gerçekten yaşamamızın sebebi? Kalpten istenilenler, düşlenenler, hayal edilenler, yani bugün “görünmeyenler” değil midir? Bugün görünmeyenler yarını muhteşem kılabilecek olanlar ve hepimize belki en uzak gözüken olasılıkta bile en yakın duranlar değil midir? Bugün görünmeyenler, yarının dağlı taşlı yollarını aşmamıza yardımcı olmayacaklarsa, yani bize olması, bizi bulması bu kadar uzaksa, o zaman bize gelir miydi? Kalbimize girebilir miydi?
Kalp çakra ile meditatif çalışmalarımız bu yazım ile başlıyor olacak… Son aşamayı da bu yazımda sizlerle paylaştım. Kalbimizi görünmeyene, bugün olmayana açalım. Tüm olasılıkları, hatta düşünebildiğimizden çok daha iyilerini ve hatta bugün aklımızın hayalimizin alabileceğinden çok daha ötesini kabul edelim, bekleyelim, isteyelim, hayal edelim –kalbimize bu hayali, bu isteği, bu dileği yakın tutalım…
Çünkü hayat görünmeyenden de ibarettir, çünkü görünmese de kalbimize gelen, bize gelmeye, yani hayatımızda görünür olmaya can atmaktadır!
İlginizi çekebilir: Kalp çakra üzerine çalışmalar 9: Dalgalar gibi önce çekilmek, sonra taşmak