Kalıpları yıkıp kendinize hiçbir şey yapmama izni verin
Ne fena şu: “Boş oturmamalıyım, bir şey yapmalıyım, zamanımı boşa geçiriyorum, zaman kaybediyorum hayatta eyvah!” hissi…
Bugün yaptıracağım bir nefes çalışmam var 1 saat sonrası için. Tabii ki birazcık huylu ve disiplinli olduğumdan alana erken geldim. Bu sırada da sizinle paylaşmak istediğim konularım olduğundan bugünümü yeni yazacağım yazılarla değerlendiririm diye düşündüm. Buraya kadar her şey süper. Fakat gelin görün ki öyle olamadı çünkü yazmak için not aldığım konuları bulamadım, hala da bulamıyorum! “Eee ne yapacağım şimdi?” diyerekten boş boş etrafıma bakınıyorum yaklaşık son bir saattir.
Bu yazının ilk cümlesini yazmadan 5 saniye evvel boş ve rahat bir şekilde oturmamın aslında bende stres ve aksine rahatsızlık yarattığını fark ettim. Son 1 saattir düşündüğüm tek şey bir şey yapmam gerektiği, boş yere zaman harcadığım, bu sürede neler yapabileceklerim falan filan. Ne yapsam diye düşündüm iyi hoş ama inadına hiçbir şey bulamadım! Ne aklıma yazacak tek kelime geldi, ne yapmam gereken bazı araştırmalar için ilham. Sadece bir şey yapmam gerekip yapamadığım için biraz endişe, biraz suçluluk…
Ve sonunda, şu an “Ne korkunç bir his bu!” diye kendi kendime isyan edip düşünerek bulamadığım ve bulamayacağım (zaten hiçbir yazım düşünerek çıkmıyor, bu şekilde yaşadığım bir andan çıkıyor) kelimeler akmaya başladı ve o zaman bu yazıma hoş bulduk hep beraber.
Sizde de var mı şu his: “Bir şey yapmalıyım, boş durmamalıyım!”
Peki neden?
Nereden geldiğini, ne zaman başladığını bilmediğim şöyle bir bilinç gelişmiş durumda insanoğlunda günümüzde:
- Bir şey yapmıyorsam boşum, işe yaramazım.
- Ancak bir şeyler yaptığımda görülürüm, fark edilirim, önemsenirim, sevilirim, saygı duyulurum.
- Ancak bir şeyler yaptığımda değerli bir insan olurum.
Bu kalıplar etrafında birçoğumuz hayatlarımızı belki istemediğimiz, keyif almadığımız birçok şeyle heba ediyoruz gibi geliyor bana.
Kabul etmiyorum ben bu kalıpları ve meydan okuyorum!
Benim değerli olmam için mutlaka bir şeyle meşgul olmam gerekmiyor, hayır! Ben sadece nefes alarak bile zaten çok çok değerliyim. Beni sadece illa bir şeyler yaptığımda takdir eden, saygı duyan insanları da istemiyorum çevremde. Ben zaten sınırsız bir ruh olarak bu minicik insan bedeninde var olmaya çalışarak çok büyük iş yapıyorum. Sadece bu sebepten koskoca saygıyı hak ediyorum. Hepimiz aynı şekilde hak ediyoruz. Sürekli aksiyondayken beni çok seven insanları da eliyorum. Ben yavaşladığımda, durduğumda da beni aynı şekilde seven, saran insanlarla yoluma devam ediyorum.
Yani, durabilirim! Saatlerce sadece etrafımı izleyebilirim. Ağaçlara dalıp gidebilirim ya da öylece gökyüzüne bakarak sadece nefes alabilirim. Ve ben artık böyle zamanlar ve anlardan dolayı kendimi suçlu hissetmeyi bırakıyorum! Durmaya, sadece boş boş durmaya çok hakkım var ve bu anlar benim değerimden hiçbir şey götürmüyor ve götürmeyecek. İnsanım ve benim bu anlara da çok ihtiyacım var. Bu sırada geçmiş ve gelecek arasında gezinmeden, endişelenmeden, sadece an’da kalarak keyif süreceğim. Bu zamanları her fark ettiğimde kendime şefkatli, hassas yaklaşarak kendime en doğal hakkım olan hiçbir şey yapmama iznini veriyor olacağım!
Oh be! Tüm bunları hatırlamak bana çok iyi geldi! Size nasıl hissettirdi?
İlginizi çekebilir: “Ayna ayna söyle bana”: Önce kendinize inanmayı öğrenin