dummy

Kaizen felsefesiyle her zaman daha iyiye ulaşın!

Japonya, farklı felsefeleriyle ün salmış bir ülke olarak biliniyor. Ikigai, danshari, hara hachi bu ve kintsugi gibi Japon felsefeleri hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair çok fazla ipucu veriyor bizlere. İşte, kaizen de bu felsefeler gibi büyük bir mesaj ile insanlara ulaşan ve yaşam standartlarını yükseltmeye odaklanan önemli bir Japon felsefesi. Şimdi, kaizen felsefesinin detaylarını sizlerle paylaşarak bu felsefeyi benimsemenizi kolaylaştıracağız!

dummydummy

Kaizen felsefesi nedir?

Bu felsefe, ‘değişim’ anlamına gelen ‘kai’ ve ‘iyi’ anlamına gelen ‘zen’ sözcüklerinin birleşmesiyle adını alıyor. Bu iki kelimenin anlamlarından da yola çıkabileceğimiz gibi, Kaizen felsefesi temelde ‘sürekli iyileştirme’ manasına geliyor. Japonlar, bu felsefeyi iyiye doğru gelişim şeklinde açıklıyorlar ve iş hayatından insan ilişkilerine kadar her alanda bu felsefeyi benimseyerek hareket etmeye çalışıyorlar.

Sürekli daha iyiye ulaşma amacıyla izlenen Kaizen felsefesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bir süre sonra ünlü bir danışman olan Masaaki İmai tarfından ortaya atıldı. Bu savaştan sonra, çeşitli Japon firmaları işleri her zaman yürütüldüğü gibi yapmanın mantıksız olduğunu keşfettiler. Bu firmalar, rekabetçi bir ortamın doğması için kapı aralayabilecek daha iyi yollar olduğunu fark ettiler ve bu yollar sayesinde daha iyiye ulaşmanın mümkün olduğunu gördüler. İmai de bu firmaların keşfiyle yola çıkarak Kaizen felsefesini tüm dünyaya anlattı.

Bu felsefe, temelde iş süreçlerine ve iş hayatına odaklanıyor. Kaizen’e göre, istenilen sonuçların alınması ve başarıyla buluşulması için çalışanların verimliliğinin, ürünlerin/servislerin kalitesinin ve iş süreçlerinin sürekli daha iyiye ulaşması gerekiyor. Tabii, daha iyiye ulaşma amacı bir iş yerinde bulunan tüm üyeleri kapsıyor. Bir başka deyişle, herhangi bir şirketin tüm çalışanlarının bu felsefeyi benimsemesi ve herkesin kendi daha iyisini keşfetmesi büyük bir önem taşıyor.

‘’En iyi, iyinin baş düşmanıdır.’’ sloganıyla yola çıkan Kaizen felsefesi, herhangi bir alandaki problemlerin anlaşılmasının çok önemli olduğunu vurguluyor. Bu felsefeye göre, bir problemin bulunmadığı bir yerde gelişim gözlemlemek de imkansız. Kısacası, var olan durumun korunma ve geliştirilme süreci ilk önce problemlerin tanımlanmasıyla başlıyor. Bu problemlerin tanımlanmasından sonra da daha iyiye ulaşma amacıyla gerekli adımlar atılıyor.

Bir ürünün üretilme sürecini örneklendirerek Kaizen felsefesini somut bir şekilde sizlere aktarmak istiyoruz şimdi. Örneğin, bir kulaklık üretecek olalım ve bu üretime atılmadan önce çeşitli sorularla bu süreci detaylandıralım. Soracağımız ilk soru, büyük ihtimalle bu kulaklığın ses kalitesinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili olacak. Bu sorudan sonra türeteceğimiz diğer sorular kulaklığın rengine, şekline, farklı cihazlarla uyumluluğuna ve başka etkenlere dayalı olacak. Aklımızdaki ürün ile ilgili sorduğumuz sorular sizlere Kaizen felsefesinin soru cevaplamaya yönelik olduğunu düşündürtebilir ama aslında gerçeklik bu şekilde değil. Bu felsefe, çeşitli soruların sorularak zihinde yatan düşüncelerin geliştirilmesine dayanıyor. Anlayacağınız, buradaki amacımız sorduğumuz sorulara kesin cevaplar vermek yerine bu sorulardan ilham alarak üretim sürecini geliştirmek. Bu amaç doğrultusunda daha iyiye ulaşma şansını elde edebiliyoruz ve attığımız her adımda üretim sürecine katkı sağlıyoruz.

Kaizen felsefesinin 5 temel aşaması

Kaizen felsefesinin temel aşamaları PDCA döngüsü olarak biliniyor. Bu döngüde ‘P’ harfi planlamayı, ‘D’ harfi uygulamayı, ‘C’ harfi incelemeyi ve ‘A’ harfi de harekete geçmeyi temsil ediyor.

İlk aşama olan planlamada herhangi bir fikrin nasıl iyileştirilebileceğine dair planlar çiziliyor. Bu aşamada yukarıda verdiğimiz örnekteki gibi fikre yönelik farklı sorular sorulabiliyor. Ne kadar çok soru türetilirse o kadar çok dallanıp budaklanma gerçekleşiyor. Tabii, buradaki dallanıp budaklanma durumunu karmaşıklığın büyümesi olarak düşünmemelisiniz. Aslında, bu söylemle gelişimin genişlemesinden bahsediyoruz.

İkinci aşama olan uygulamada ise ortaya çıkartılan planın küçük ölçekte uygulanması gerekiyor. Bu aşamanın hemen arkasından inceleme geliyor; üçüncü aşamada küçük ölçekli uygulamanın ne tarz bir sonuç doğurduğu inceleniyor ve bu uygulamanın tüm ayrıntıları göz önünde bulunduruluyor. Son aşamada da küçük ölçekli uygulamanın başarılı olması durumunda ilk başta çizilen plan tüm sürece adapte ediliyor. Bir başka deyişle, fragmanı izlenen başarılı uygulama tüm iş sürecine entegre edilerek daha iyiye ulaşma hedefine gerçeklik kazandırılıyor.

Kilo vermekten yeni bir dil öğrenmeye kadar her eylem için bu felsefe benimsenebiliyor. Eğer bir düşüncenizi daha iyiye ulaştırmak istiyorsanız bu felsefenin bilimsel yöntem basamaklarına benzeyen sıralamasının üzerinde durabilirsiniz. Kaizen felsefeni uygulamak için ilk önce sahip olduğunuz problemi kabul etmelisiniz. Daha sonra, bütçenizi çok fazla zorlamayacak alternatifleri düşünmelisiniz ve başkalarının problemlerini kendi felsefik sürecinize dahil etmemelisiniz. Bunların arından, planlamadan harekete geçmeye kadar uzanan beş temel aşamayı uygun bir şekilde yerine getirmelisiniz. Son olarak, probleminiz için doğru sayılabilecek çözüm araçlarıyla buluşmaya özen göstermelisiniz.

İlginizi çekebilir: Sabah insanı olmak için 3 adımda Japonların güne iyi başlama sanatını keşfedin

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp